Kolcak nedir, Kolcak ne demek
Yerel Türkçe'deki anlamı:
[Bakınız: kolçak].
Kadınların dirseklerine kadar taktıkları basmadan yapılan süs eşyası.
Ceket, gömlek ya da elbise kol larının kirlenmesine engel olmak için bilekten dirseğe kadar geçirilen eğreti kolluk.
Kirman eğirirken kola sarılan yapağı.
Ceket, gömlek ve benzerleri giysilerin kollarının kirlenmesini önlemek için bilekten dirseğe dek geçirilen bir çeşit kolluk.
Kolcak anlamı, tanımı
Kolca : Kastamonu şehri, Azdavay ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer
Geçirilen : Mefrûgün leh.
Kirlenme : Kirlenmek işi.
Önlemek : Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak. Ortaya çıkan veya çıkacağı düşünülen bir tehlikeyi durdurmak, önüne geçmek.
Önleme : Önlemek işi.
Gömlek : Vücudun üst kısmına giyilen kollu veya yarım kollu, yakalı giysi. Göbek, batın. Kitap kapağına geçirilen kap, kılıf. Basamak, kat, derece. Kadınların giydikleri ince kumaştan yapılmış kolsuz, yakasız iç çamaşırı, kombinezon. Dosya kartonu. Vücudun üst kısmına giyilen iç çamaşırı. Memeli hayvanlarda bağırsakları dıştan saran yağlı zar. Beyaz ışık sağlamak için lambanın üzerine geçirilen amyanttan kılıf.
Kolçak : Yalnız başparmağı ayrı, diğer dört parmağı bir örülmüş yün eldiven. Kola geçirilen işaretli bağ, pazubent. Kadınların dirseklerine kadar taktıkları basmadan yapılmış olan süs eşyası. Koltuk veya iskemlenin kol konacak parçası. Ceket veya gömlek kollarının kirlenmesine engel olmak için bilekten dirseğe kadar geçirilen eğreti kolluk. Zırhın kola geçirilen parçası.
Yapağı : İlkbaharda kırkılan koyun tüyü, yapak.
Kollar : Hız yarışlarında, çeyrek-sondan sonlamaya dek, iki kez yapılan koşuların ikisine birden verilen ad. Bunların ilkine "ilk kol", ikincisine ise "ikinci kol" denir. İki yarışı da aynı koşucu kazandığında dönü atlanır. Eğer bunların birini bir koşucu, öbürünü öteki koşucu kazanırsa, bir üçüncü yarış daha yapılır ki buna da "son kol" denir.
Kirman : Elde yün eğirmeye yarayan araç. Sonbaharda biçilen ot, güz çimeni. Topaç. Yün, iplik eğirmeye yarayan araç. Güzün sulu çayırlık yerlerde yetişen körpe çimen; bunu yiyen koyunların 'kepeneyh' hastalığına yakalandığı sanılır. [Bakınız: kirmen]. Hisar, kale.
Geçiri : Vaktini geçirerek.
Elbise : Giysi.
Kolluk : Gömlek kollarının ucundaki iliklenen bölüm, manşet. Güvenliği sağlamakla görevli polis veya jandarma. İş yaparken giysiyi korumak için bilekten dirseğe kadar kola geçirilen, genellikle koyu renkli kumaştan dikilmiş parça. Kollara takılan ve dikkati çekmesi istenen görevlilerin kimliklerini gösteren şerit.
Benzer : Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil. Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.
Eğreti : Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış bir biçimde. Belli belirsiz. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış olan. Uyumsuz, yakışmamış. Üstünkörü, ciddiye almadan. Takma.
Dirsek : Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı. Bir direği veya başka bir şeyi sağlamlaştırmak için yanına eğik olarak yerleştirilen ağaç, makas. Giysi kolunda bu organa denk gelen bölüm. Boruların doğrultusunu değiştirmekte kullanılan bağlantı parçası.
Önlem : Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir.
Olmak : Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek. Bir şeyi elde etmek, edinmek. Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak. Yitirmek, elinden kaçırmak. Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur. Gerçekleşmek ya da yapılmak. Yol açmak. Sarhoş olmak. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek. Hastalığa yakalanmak, tutulmak. Yetişmek, olgunlaşmak. Bulunmak. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz. Sürdürmek, yürütmek. Herhangi bir durumda bulunmak. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak. Yaklaşmak, gelip çatmak. Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek. Bir durumdan başka bir duruma geçmek. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak. Geçmek, tamamlanmak. Uygun düşmek, yerinde görülmek. Uymak, tam gelmek.
Giysi : Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, kıyafet, esvap, libas, urba.
Eğret : Belirli bir zaman için başkasından alınan, ödünç eşya. Belirli süre için birinden ödünç alınan nesne.
Diğer dillerde Kolbıçkısı anlamı nedir?
Osmanlıca Kolbıçkısı : kollu bıçkı
Bu kısımda Kolcak nedir? Kolcak ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Kolcak tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Kolcak hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.