Konakçıbaşı nedir, Konakçıbaşı ne demek

Konakçıbaşı; Tarih alanında kullanılan bir terimdir.

Tarih terimi olarak anlamı:

Savaşa gitmekte olan padişahın tuğları ile otağını bir konak ileride taşıyanların en kıdemlisi olan beylerbeyi, sancakbeyi ya da kapıcıbaşı aşamasındaki yüksek görevli.

Konakçıbaşı anlamı, kısaca tanımı

Kona : Hamur tahtası, sofra: Konayı getir de yufka açalım. İki elle kavranabilecek kadar olan ot ya da çalı çırpı bağlamı. Yemek tahtası olarak kullanılan hamur tahtası. (Saraycık Bozüyük Bilecik.)

Konak : Büyük ve gösterişli ev. Kundak çocuklarının başlarında görülen kepek tabakası. Araba veya hayvanla bir günde alınan yol. İzmir iline bağlı ilçelerden biri. Gözde oluşan ince tabaka. Vali, kaymakam gibi yüksek dereceli devlet görevlilerinin resmî konutu. Yolculukta geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yer. Konakçı.

Konakçı : Toplu olarak yapılmış olan yolculukta konak yeri sağlamakla görevli kimse. Sefere çıkan askerlerin önünden gidip konak yeri sağlamakla görevli subay. Asalağın erginini veya gelişim evrelerinden herhangi birini taşıyan canlı, konak.

Baş : İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız ve benzerleri organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser. Bir topluluğu yöneten kimse. Başlangıç. Temel, esas. Arazide en yüksek nokta. Bir şeyin genellikle toparlakça ucu. Bir şeyin uçlarından biri. Kasaplık hayvanlarda ve bazı yiyeceklerde adet. Para değiştirirken verilen veya alınan üstelik, sarrafiye. 1. Bir şeyin yakını veya çevresi. “Önem veya yönetim bakımından ileride olan, en önemli, en üstün” anlamlarında birleşik kelimeler yapan bir söz. Güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş derecenin en yükseği. Çıban. Reis. Tane. Dilim: Bi baş pendir ver. İyi, güzel: Benim toklularım hep baştır. Pazartesi. [Bakınız: baş başı]. Ölçüde, tartıda tahminin üstünde çıkan kısım. Çıban, yara. Derilere tatbik edilen bir işlem (tabaklıkta). Köselecilikte bir derinin baş tarafı. Bulgur, buğday ve benzerleri kalburlandığı zaman kalburun üstünde kalan in kısım. Baş, başlangıç. Baş, reis. Baş. Üzeri, kendi. Tepe, zirve. Uç. sınır. Nezt, baş ucu. Ön taraf, ön yol. Bağış, hediye. İnsan vücudunun ağız, duygu organları ve beyni içine alan en ön bölgesi. Herhangi bir hayvanın bu bölgeye karşılık olan yapısı. Sefal, kafa. 3.Bakteriyofajlarda ikozahedral şekilli, DNA içeren kısmı. 4.Miyozinin bir parçası. Fosfolipitlerin yağ asitleri içermeyen kısmı. Spermlerde haploit çekirdeğin bulunduğu kısmı. Beyni ve duyu organlarını taşıyan vücut parçası. Yağlı güreşte ve karakucakta en büyük boy. reis (bk. başkan.). Dövme ya da darçıkım işleminde, dövme ya da itme işini gören kolun ucu. İlkel topluluklarda görülen, çok az kurumlaşmış olan ve gücü kimi kez aşırı bir başına -buyruk- yönetimin gücü biçimini alan önder tipi. İnsan vücudunun üst, hayvan vücudunun ön ucu, sefalika. Deyiş'in konu ve uyağının ne olduğunu belirten, "doğuş" un halk edebiyatındaki adı. İnsan vücudunun ağız, duygu organları ve beyni içine alan üst bölgesi; herhangi bir hayvanın bu kesime karşıt oları bölgesi. Başkan, topluluğu yöneten, komutan. (İnsan ve hayvan sayımında) Tane. Başak. Yara.

 

Sancakbeyi : Sancağın askeri ve mülki yönetiminden sorumlu olan görevli.

 

Beylerbeyi : Sancak beylerinin başı.

Kıdemli : Bir işte eski ve deneyimi çok olan. Sınıf temsilcisi, mümessil.

Padişah : Osmanlı Devleti'nde devlet başkanına verilen unvan, hükümdar, sultan.

Görevli : Görevi olan, vazifeli. Resmî görevi olan kimse, memur.

İleride : Gelecekte, gelecek zamanda. Ötede.

Taşıyan : Çek, ödek ve benzeri tecim belgitlerinden kendisine verilmiş ve aktarılmış bulunanların iyesi olan kişi.

Sancak : Bayrak, liva. Osmanlı yönetim teşkilatında illerle ilçeler arasında yer alan yönetim bölümü, mutasarrıflık. Gemilerin sağ yanı. Çoğunlukla askerî birliklere verilen yazı işlemeli, kenarları saçaklı ve gönderli bayrak.

Yüksek : Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı. Yukarıda, üst tarafta olan yer. Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan. Normal değerlerin üstünde olan. Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan. Güçlü, şiddetli. Derece ya da makamı bakımından üstün. Erdemli, faziletli. Etkili.

Padişa : Hükümdar, bk. padişah.

Beyler : Antalya şehrinde, Elmalı ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Denizli ili, Buldan belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Erzurum kenti, Narman belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge. İzmir şehri, Seferihisar ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Kastamonu kenti, İnebolu ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge. Manisa şehrinde, Gölmarmara belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Sakarya şehri, Ortaköy bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Gitmek : Bir yere doğru yönelmek. Yeter olmak, yetmek, yetişmek. Herhangi bir durumda olmak. Ölmek. Bir yerden veya bir işten ayrılmak. Dayanmak. Değerlendirmek, saymak, karşılamak. Çıkmak, ulaşmak. Götürülmek, gönderilmek. Makine, işlemek, çalışmak. Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak. Sürmek, devam etmek. Geçmek. Yürümek, yol almak. Bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak. Yakışmak, yaraşmak. Satılmak. Yapmak. Başvurmak, yapmak. Bir şey zarar görmüş olmak. Tüketilmek, harcanmak. Yok olmak, elden çıkmak.

Kapıcı : Otel, apartman vb. büyük yapılarda bekçilik, temizlik, alışveriş gibi işlerle görevli kimse. Osmanlı devlet teşkilatında saray kapılarını bekleyen görevli sınıfı.

Tuğla : Balçığın kalıplara dökülüp güneşte kurutulduktan sonra özel ocaklarda pişirilmesiyle yapılmış olan ve duvar örmekte kullanılan yapı malzemesi.

Aşama : Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye. Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale. Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap.

Savaş : Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp, cenk, cidal. Uğraşma, kavga, mücadele. Bir şeyi ortadan kaldırmak, yok etmek amacıyla girişilen mücadele.

Diğer dillerde Konak spesifitesi anlamı nedir?

İngilizce'de Konak spesifitesi ne demek ? : host specificity