Konuşma nedir, Konuşma ne demek

"Konuşma" ile ilgili cümle

  • "Hurşit hiç karışmıyordu konuşmaya." - A. Kulin
  • "Bu konuşmaya nihayet verirken okumak terbiyesinden bahsetmek lazımdır." - Y. K. Beyatlı

Gösteri Sanat terimi olarak anlamı:

Bir oyunda iki kişinin birbiriyle konuşması.

Gramer anlamı:

Düşünceyi sözle ifade etme işi. Aynı dili konuşan bireyler arasında sözle anlaşma biçimi.

Edebi terim anlamı:

Bir konuyu, iddiasız olarak inceliyen söylev.

Tiyatro'daki terim anlamı:

Bir oyunda iki kişi arasında söylediği, oyuna göre düzenlenmiş sözler.

Sosyoloji'deki anlamı:

İnsanın, dili kullanma yoluyla çevresindekileri iletişimde bulunması, onlara kendi düşünce ve duygularını bildirmesi.

Bilimsel terim anlamı:

Azerbaycan Türkçesi: danışıg; Türkmen Türkçesi: gepleşik; Gagauz Türkçesi: konuşmak ~ lafetmäk;Özbek Türkçesi: sozlaşuv; Uygur Türkçesi: sözlişiş; Tat: söyläşü ~ süz alışu ~ söyläm; Başkurt Türkçesi: höyläşew; Kmk: söylew ~ lakır; Krç.-Malk.: söleşiw ~ uşak; Nogay Türkçesi: söylesüw; Kazak Türkçesi: söylesuw; Kırgız Türkçesi: süylöşüü; Alt:: kuuçın-ermek; Hakas Türkçesi: çooh; Tuva Türkçesi: çugaa; Şor Türkçesi: çook ~ çooktaş; Rusça: razgovor

 

Bilim savı taşıyan ve bir konuyu inceleyen söylev.

İngilizce'de Konuşma ne demek? Konuşma ingilizcesi nedir?:

dialogue, speech

Fransızca'da Konuşma ne demek?:

conférence

Osmanlıca Konuşma ne demek? Konuşma Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

musahabe

Konuşma hakkında bilgiler

Konuşma, insanların belirli bir dili kullanarak sesli şekilde iletişim kurması. Birçok hayvan duygularını dile getirecek çeşitli seslere sahiptir ancak insanlar bu sesleri gırtlak ve ağızda değiştirerek anlaşılabilir ve kompleks bir konuşma diline çevirmeyi öğrenmişlerdir.

Konuşma özünde insanın doğal vücut fonksiyonlarının bir yan ürünüdür. Solunum amacıyla ciğerlere doldurulan hava, karbondioksit yüklü şekilde boşaltılır. Normalde nefes alıp verme sessiz şekilde gerçekleşir; ancak insan, vücudunu çeşitli şekillere sokarak, ses yolundaki organ ve yapılara müdahale ederek, vücuttan çıkan (egresif) havaya şekil verir ve çeşitli sesler çıkarır. Bu sesler, belirli bir düzende, konuşma birimlerinin oluşturulmasında kullanılırlar.

Konuşma ile ilgili Cümleler

  • Ali bana konuşması gerektiğini söyledi.
  • Konuşma!
  • Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.
  • Tom'la onun hakkında konuşmak zorunda kalacağım.
  • Konuşma diğer konulara geçti.
  • Konuşma.
  • Ali seninle konuşmakta ısrar ediyor.
  • Konuşma dili ve yazı dili birbirinden çok farklıdır.
  • Dürüstçe konuşmak gerekirse, o Grand Prix'de Vettel bir çaylak gibi sürüyordu.
  • Soğuk algınlığım hakkında konuşmak istemiyorum.
  • Gerçekten Tom'la konuşmamız gerekiyor.
  • Konuşma biçimini beğeniyorum.
  • Sanırım tapmak isteyebileceğin ilk şey Tom'la konuşmaktır.
  • Konuşma, beynin değerini açığa vurur.
 

Konuşma tanımı, anlamı:

Konuşma yapmak : Topluluk karşısında bir konuda konuşmak.

Konuşmaya dalmak : Başka şeylerle ilişkiyi keserek belli bir konudan söz etmek.

Konuşma bozukluğu : Bazı sesleri gereği gibi çıkaramamaktan ileri gelen söyleyiş, kötü telaffuz etme.

Konuşma çizgisi : Uzun çizgi.

Konuşma dili : Günlük yaşayışta kullanılan ve yazı dilinden az çok farklarla ayrılmış bulunan dil, günlük konuşma, günlük dil.

Konuşma engelli : İşitemediği için söz söyleme alışkanlığı edinememiş (kimse).

Konuşma güçlüğü : Bazı konuşma organlarının gereği gibi çalışmamasından dolayı rahat söz söyleyememe, söz yitimi.

Konuşma korkusu : Tutukluk.

Konuşma merkezi : Beynin, konuşma işlevini denetleyen bölümü.

Konuşma yetersizliği : Beklenen düzeyde veya yeterli ölçüde konuşamama.

Günlük konuşma : Konuşma dili.

Teklifsiz konuşma : Senli benli, samimi, resmî olmadan konuşma ve davranma.

Yankılı konuşma : Başka birinin kullandığı söz veya cümleleri anlamsız olarak yankı gibi tekrarlama, ekolali.

Açılış konuşması : Herhangi bir kurum, kuruluş, mağaza vb.nin açılması sırasında yapılmış olan konuşma.

Açış konuşması : Bir töreni, bir toplantıyı başlatmak için yapılmış olan konuşma.

Konuş : Konum. Bütün imkânlar göz önünde tutularak kara, hava ve deniz birliklerinin yerleştirilmesi biçimi. Konma işi.

Konuşmacı : Bir topluluk karşısında etkili, açık, düzgün konuşarak düşüncesini anlatmada, duygusunu aşılamada yetenekli kimse, hatip, konferansçı.

Konuşmacılık : Konuşmacı olma durumu, hatiplik, konferansçılık.

Konuşmak : Şık ve zarif görünmek. Belli bir konudan söz etmek. Dargın bulunmamak. Geçerli olmak, etkin olmak. Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak. Konuşma dili olarak kullanmak. İlişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek. Oyuncak, hayvan vb. konuşmaya benzeyen birtakım sesler çıkarmak. Bir konuda karşılıklı söz etmek, sohbet etmek. Flört etmek. Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak. Söylev vermek, konuşma yapmak. Gizli bir şeyi açığa vurmak, ele vermek. Becermek, uzman gibi yapabilmek.

Konuşmama hakkı : Adli makamlarca suçluya tanınan ifade vermeme hakkı.

Abuk sabuk konuşmak : Ne söylediğini bilmeden, düşüncesiz, tutarsız konuşmak.

Açık konuşmak : Gerçeği çekinmeden söylemek.

Açık saçık konuşmak : Cinsel konularla ilgili sözler söylemek.

Ağzı dolu dolu konuşmak : Heyecanlı söz söylemek.

Alt perdeden konuşmak : Hafif sesle yavaş konuşmak.

Bilmece gibi konuşmak : Açık, anlaşılır bir biçimde konuşmamak.

Boş konuşmamak : Gerçekleri söylemek, bilgisine dayanarak anlatmak.

Bülbül gibi konuşmak : Kolaylıkla konuşmak, okumak. itiraf etmek.

Çıtır çıtır konuşmak : Düzgün ve uzunca konuşmak.

Dan dun konuşmak : Yerli yersiz, ileri geri konuşmak.

Dekolte konuşmak : Açık saçık konuşmak.

Dereden tepeden konuşmak : İlgisiz konulardan söz etmek.

Ezbere konuşmak : Bilmeden, aslını arayıp sormadan konuşmak.

Genizden konuşmak : Burnu tıkalı gibi konuşmak.

Harbi konuşmak : Dosdoğru, gerçeği gizlemeden konuşmak.

İçinden konuşmak : Kimsenin duymayacağı kadar alçak sesle konuşmak.

İleri geri konuşmak : Yersiz ve gönül kıracak biçimde konuşmak.

Kalbiyle konuşmak : Düşüncelerini, duygu ağırlıklı bir biçimde anlatmak.

Karnından konuşmak : Uydurarak söylemek. işitilemeyecek kadar alçak sesle söylemek.

Kelimeleri tartarak konuşmak : Sonucu hesaplayarak konuşmak.

Ortaya konuşmak : Sözü hiç kimseyi hedef almadan söylemek.

Pes perdeden konuşmak : Alttan alarak, yumuşak bir dil kullanarak konuşmak. alçak ve kalın sesle konuşmak.

Şundan bundan konuşmak : Havadan sudan konuşmak.

Üst perdeden konuşmak : Üstünlük taslayarak söz söylemek.

Yüksek perdeden konuşmak : Yapılması güç şeyleri gerçekleştirebilecekmiş gibi abartmalı konuşmak. yüksek sesle konuşmak. meydan okurcasına sert konuşmak.

Yüksekten konuşmak : Kendini çevresindekilere kabul ettirebilmek için övünerek konuşmak.

Yuvarlak konuşmak : Bir şeyin ayrıntılarını gereği gibi belirtmeden genel konuşmak.

Görüşme : Görüşmek işi, mülakat, müzakere.

Danışma : Danışmak işi, müşavere, istişare, müzakere, meşveret. Danışılan yer, müracaat, enformasyon.

Müzakere : Sözlü sınav. Etüt. Bir konuyla ilgili fikir alışverişinde bulunma, oylaşma.

Dinleyici : Kayıtlı olmadığı hâlde derslere dışarıdan devam eden kimse. Söylenen veya çalınan bir şeyi dinleyen kimse.

Bilim : Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci. Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi. Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim.

Sanat : Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü. Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık. Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım. Bir şey yapmada gösterilen ustalık. Zanaat.

Edebiyat : İçten olmayan, gereksiz, yapmacık, boş sözler. Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatı, yazın, gökçe yazın. Bir bilim kolunun türlü konuları üzerine yazılmış yazı ve eserlerin hepsi, literatür.

İnsan : Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı. Âdemoğlu, âdem evladı.

Konuşma aygıtı : (Derleme., konuşma cihazı) Konuşmada kullanılan seslerin meydana gelmesine yarayan organların tümü: Gırtlak, ses kirişleri, küçükdil, damak, dil, dişeti, dişler,dudaklar, geniz, burun .

Konuşma azalımı : Konuşma gücünün, aşırı anlak gerilikleri ya da beyin özürlerinden ötürü, düzgülü olmayan biçimde yetersizlik göstermesi.

Konuşma düzeni : Oyun kişilerinin, oyunun gelişimine yardım edecek yolda birbirleriyle konuşması. Konuşmaların düzenli bir yolda geliştirilmiş bütünü.

Konuşma eğitimi : Sağır çocuklara yaşlarına ve cinsiyetlerine uygun, iletişimi sağlayacak nitelikte bir konuşma becerisi kazandırmak için yapılan sözlü çalışmalara verilen ad. Konuşmayı, doğru, güzel ve belirgin bir biçime getirmek için yapılan eğitim.

Konuşma görevlisi : Savaşan iki güçten birinin, öteki güçle görüşmek üzere görevlendirdiği kimse.

Konuşma inmesi : Dil dışındaki konuşma ile ilgili, kaslarda inme nedeniyle ortaya çıkan konuşma güçsüzlüğü.

Konuşma kuralları : Tonlama, durak, vurgu. Oyuncunun, doğru yorumu getirebilmesi için konuşmasındaki tonlamayı saptaması; durakların ve vurguların nerelerde olması gerektiğini özenle incelemesi. Stanislavski Yönteminde tonlama, durak, vurgu.

Konuşma odası : Sanatçıların dinlenme odası.

Konuşma organı : Çeşitli hareketlerle konuşma faaliyetini gerçekleştiren diyafram, gırtlak, kıkırdaklar, ses telleri, ses yarığı, yutak, damak, dil, ağız gibi organların bütünü.

Konuşma oyunu : Sahne hareketi ve gerilimi az olan, karşılıklı nükteli konuşmaya dayanan oyun biçimi.

Diğer dillerde Konuşma anlamı nedir?

İngilizce'de Konuşma ne demek? : adj. spoken, talking

n. talking, speaking, talk, chat, conversation, speech, address, allocution, causerie, delivery, discourse, harangue, interlocution, oration, spiel, utterance

Fransızca'da Konuşma : conversation [la], conférence [la], entretien [le], causerie [la], colloque [le], délibération [la], discours [le], parler [le], parlé [le], pourparlers, propos [le]

Almanca'da Konuşma : n. Ansatz, Aussprache, Besprechung, Debatte, Diskurs, Durchsprache, Erörterung, Geplauder, Konversation, Parole, Rede, Unterhaltung, Wort, Zwiesprache

Rusça'da Konuşma : n. разговор (M), слово (N), речь (F), беседа (F), выступление (N), переговоры (PL)

adj. разговорный