Kuşatmak nedir, Kuşatmak ne demek

  • Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek.
  • Kaplamak.
  • Bele sarılıp bağlanan şeyleri başkasının beline bağlamak
  • Çevrelemek, çokça bulunmak.

"Kuşatmak" ile ilgili cümleler

  • "Fabrika dumanları bütün şehri kuşattı."
  • "Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu." - N. Cumalı

Kuşatmak anlamı, kısaca tanımı:

Kuşatma : Kuşatmak işi. Bir ülkenin veya bir yerin dış dünya ile olan her türlü bağlantısını kuvvet kullanarak kesme, abluka, ihata, muhasara.

Giydirip kuşatmak : Temiz, yeni giysilerle donatmak.

Çevre : Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit. Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi. Yağlık. Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit. Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst. Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü. Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam. Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi.

Sarmak : Sözle saldırmak, tedirgin etmek. Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek. Saldırmak, hücum etmek. Sarılıp tırmanmak. Kucaklamak. Yumak yapmak. Taşıt tırmanmak, yükseğe doğru çıkmak. Şerit, ip vb. şeyler dolaşmak. Bir şeyi başka bir şeyin içine koyup onunla kaplamak. Hoşuna gitmek, zevkini okşamak. Yayılıp etkisi altına almak, kaplamak. Bir görev veya işin yerine getirilmesini başkasına yüklemek. Kuşatmak, çevirmek, ihata etmek. Örtmek. Dolayında yer almak. Kâğıt veya bir bitki yaprağıyla dürmek.

 

Çevrelemek : İçine almak. Kuşatmak, sarmak, ihata etmek. Bir konunun sınırlarını çizmek, tahdit etmek.

Çevirmek : Geri göndermek. Bir yerin çevresini bir şeyle sarmak, kuşatmak. Öteki yüzünü görünür duruma getirmek. İşlemek, yapmak. Bir giyeceği söküp iç yüzünü dışa getirmek. Bir durumdan başka duruma getirmek, dönüştürmek. Yolundan alıkoymak, yoldan döndürmek. Bir durumdan başka duruma geçmek. Durdurmak. Yönetmek, idare etmek. Bir şeyin yönünü değiştirmek. Çeviri yapmak. Çevrilemek, tevil etmek. Döndürerek hareket ettirmek. Kâğıt oyunu oynamak.

Abluka : Kuşatma.

İhata : Kuşatma. Kavrayış, anlayış.

Muhasara : Çevirme. Kuşatma.

Çokça : Oldukça fazla, aşırı miktarda, fazlaca.

Bulunmak : Bulma işine konu olmak. Herhangi bir durumda olmak. Bir yerde olmak.

Kaplamak : Doldurmak. Çepeçevre sarmak, kuşatmak. Bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak. Bir madeni bir başka madenle kimyasal bir yöntemle örtmek. Bir kimsenin veya bir şeyin nitelikleri herkesçe bilinir olmak. Her yanını örtmek, istila etmek. Kaplama adı verilen ince ağaç levhaları, değişik yöntemlerle hazırlanmış yüzeylere yapıştırmak. Doldurmak. Bir yüzeyi döşemek, başka bir nesne ile örtmek. Yayılıp doldurmak, etkisinde bırakmak.

 

Diğer dillerde Kuşatmak anlamı nedir?

İngilizce'de Kuşatmak ne demek? : n. compass

v. besiege, blockade, gird, surround, encircle, enclose, begird, beleaguer, beset, bottle up, cincture, circle, compass, embosom, encompass, engird, engirdle, envelop, environ, equip, girdle, girt, girth, hedge in, hedge round, hem about, hem around

Fransızca'da Kuşatmak : ceindre, entourer, envelopper, investir, assiéger, ceinturer, cerner, encercler, environner

Almanca'da Kuşatmak : v. belagern, bestürmen, einschließen, umgeben, umstellen, umzingeln

Rusça'da Kuşatmak : v. опоясывать, окружать, охватывать, опоясать, окружить, охватить