Kurgu nedir, Kurgu ne demek
- Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, anahtar.
- Bir bütün oluşturmak için parçaları takıp birleştirme işi, montaj.
- Çatı.
- Bir filmin değişik süre ve yerlerde çekilen bölümlerini, bir uyum ve anlam bütünlüğü sağlayarak birleştirme, montaj.
- Uygulamaya geçmeyen, sadece bilmek ve açıklamak amacını güden düşünce, kuramsal araştırma, spekülasyon.
- Bir işe hazırlamak için yapılmış olan telkin.
- Gerçek olmayan olay ve kahramanlardan oluşan eser
- Zembereğin kurulmuş olma durumu.
"Kurgu" ile ilgili cümle örnekleri
- "Bankacılardan birkaçının kurgularıyla belediye başkanlığına adaylığını koymuştu." - M. Ş. Esendal
- "Demir fabrikasının kurgusu bitti."
- "Saatin kurgusu bitmiş."
Yerel Türkçe anlamı:
Ölçülüp biçilerek yapılmış olan iş.
Karşılama, tören, dini tören.
Bilişim alanındaki terim anlamı:
Değişik donanım birimlerinin birleşiminden oluşan bir bilgisayarda, birimler arasındaki, bağlantıların düzenlenmesi Ve bilgisayarın belli bir sorun üzerinde çalışabilmesi için gerekli ayarların yapılması.
Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:
(ABD'de) Görsel bir etki yaratmak üzere, kısa ve çarpıcı çekimlerin birleştirilmesi; bu birleştirmeden doğan durum (bu iş için ABD'de yalnız montage terimi kullanılır, asıl kurgu editing terimiyle anlatılır).
Mıknatıslı görüntü kuşağındaki çekimlerin uyumlu bir bütün oluşturacak yolda bir araya getirilmesi.
Bir filmin çevrilişi sırasında elde edilen filmler arasında seçim yapmak, bunları çevirim oyunluğundaki sıralarına göre dizmek, bu çekimlerin uzunluklarını saptamak, çekimlerin içerik yönünden ilişkilerini göz önüne almak, bunları belirli bir anlatıma göre düzenleme işi; böylelikle, kurgu yardımıyla, filme özgü uzay ve zamanı yaratmak, filmsel gerçeği ve evreni kurmak, filmin tartımını ve dizemini gerçekleştirmek, filmin akıcılığını sağlamak gibi çapraşık ve değişik sonuçları amaçlayan çalışma.
Sinemadaki kurgu çalışmasının çok değişik biçiminin televizyonda doğrudan doğruya yayın sırasında ve anında yapılması (bu işlem, resim seçme terimiyle belirtilir).
Bilimsel terim anlamı:
Kişiyi çevredeki uyaranlar arasından kimilerine karşı daha duyar duruma getiren, geçici ama yeniden ortaya çıkabilen bir yatkınlık durumu.
sinema: Bir filmin değişik süre ve yerlerde çekilen bölümlerini, bir anlam ve uyum bütünlüğü sağlayarak, asıl filmi ortaya çıkaracak biçimde birleştirip dizme.
Olgusal karşılığı olmamakla birlikte usalır bir durumun imgesel tasarımı.
İngilizce'de Kurgu ne demek? Kurgu ingilizcesi nedir?:
setup, montage, configuration, set, editing, (abd) montage, videotape editing, tape editing, editting, fiction
Fransızca'da Kurgu ne demek?:
abstrait, e
Kurgu hakkında bilgiler
Kurgu -tamamen veya kısmen- gerçeklere dayanmayan; yazar veya sanatçının hayal gücünün eseri olan kişi, yer ve olaylar içeren eser. Edebiyat, tiyatro, sinema ve müzikte kurgusal eserlere sıklıkla rastlanır. Kurgusal eserler -biyografi veya tarihçeler gibi- gerçek kişilere, mekanlara ve olaylara dayanan (kurgusal olmayan) eserlerle tezat oluştururlar.
Realist kurgusal eserlerdeki olaylar hayal ürünü olmakla birlikte normal hayatta gerçekleşmeleri mümkündür. Kişilerin olayların veya yerlerin bir kısmı gerçek olabilir. Günümüzde yazılan ve gündelik hayata dair pek çok roman bu türe örnek gösterilebilir.
Gerçekçi olmayan kurgudaki bazı detayların gerçek hayatta gerçekleşmesi mümkün değildir. Hayalî yaratıklardan, henüz icat edilmemiş cihazlardan, evrende henüz keşfedilmemiş veya tamamen hayal ürünü olan yerlerden vs. bahsediyor olabilir. Fantezi türündeki eserler bu türe örnek verilebilir.
Yarıkurgu eserler büyük oranda gerçeklere dayanır. Gerçeklere dayanan biyografik filmler bu türe örnek gösterilebilir. Olayların, mekanların ve kişilerin neredeyse tamamı gerçek olmakla birlikte hikayeyi zenginleştirmek için kurgusal öğeler kullanılmış olabilir.
Kurgu ile ilgili Cümleler
- Ali kurgudan başka bir şey okumaz.
- Ali sadece kurgu okur.
- Her çocuk bilim kurguya ilgi duymaz.
- Kurgu peri masalları ve mitler kadar eski.
- Gelecek bilim kurgu gibi olacak mı?
- Bilim kurguyla ilgilenmiyorum.
- Bilim gerçeği, bilebilirsiniz, bilim kurgudan farklıdır.
- Bu oyun bir kurgu eseri.
Kurgu tanımı, anlamı:
Film : Fotoğrafçılıkta, radyografide ve sinemacılıkta resim çekmek için kullanılan, selülozdan, saydam, bükülebilir şerit. Sinemalarda gösterilen eser. Camlara yapıştırılarak içerinin görünmesini engelleyen bir tür ince yaprak. Bir oyunun bütününü taşıyan şerit veya şeritlerin bütünü.
Gerçek : Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici. Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan. Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, özbeöz, hakiki, reel. Gerçeklik. Yapay olmayan. Temel, başlıca, asıl. Yalan olmayan. Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat. Doğruluk. Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan.
Olay : Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka. Önemli tarihsel olgu, fenomen.
Eser : İz, işaret, im. Soyut kavramlarda belirti. Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt. Yayın, kitap, yapıt.
Kurgu bilimi : Teknolojideki gelişmelere göre ileri düzeyde sayılabilecek buluşlara bağlı kalarak düşünülen veya yapılmış olan iş.
Bilim kurgu : Çağdaş bilim verileriyle düş gücünden oluşan (film, roman vb.).
Dirim kurgu : Canlılar dünyasını özellikle beynin çalışmasını taklit eden elektronik aletlerden yararlanmayı konu edinen bilim dalı.
Kaba kurgu : Filme son biçimini vermek üzere seçilen çekimlerin, senaryodaki sıralanışa göre birbirine eklenerek oluşturulan ilk kurgusu.
Kurgucu : Kurgu işini yapan kimse, montajcı.
Kurguculuk : Kurgu işini yapma, montajcılık.
Kurgulama : Kurgulamak işi, montajlama.
Kurgulanma : Kurgulanmak işi.
Kurgulanmak : Kurgu durumuna gelmek.
Kurgulu : Kurgusu olan.
Kurgusal : Kurgu ile ilgili, düşüntülü, spekülatif.
Kurgusuz : Kurgusu olmayan.
Bilim kurgusal : Bilim kurguya ait, bilim kurguya dayalı.
Kurmak : Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak. Ortaklık sağlamak. Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek. Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek. Düşünmek. Yapmak, inşa etmek. Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek. Hazırlamak. Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek. Zihinde büyütmek. Sağlamak, oluşturmak. Aklına koymak. Yapmak, oluşturmak. Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek. Bir araya getirmek, toplamak.
Araç : Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Taşıt.
Anahtar : Herhangi bir olayda belirleyici olan. Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı, miftah, dil. Notaların müzik merdivenindeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmasını sağlamak için portenin başına konulan işaret. Vesile, araç, vasıta. Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol. Kurgu. İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, çevirici, çevirgeç, şalter, komütatör. Konserve kutularının kapağını keserek açmaya yarayan alet, açacak. Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için kullanılan çelik saplı araç.
Kurul : Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble.
Durum : Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Duruş biçimi, konum, tavır.
Oluşturmak : Oluşmasını sağlamak, meydana getirmek, teşekkül ettirmek, tekvin etmek.
Parça : Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Güzel, alımlı kız veya kadın. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Nesne. Müzik eseri. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Tane. Pasaj.
Tamam : Evet. Tamamlanmış, bitmiş. Bütün, tüm. Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenen bir söz. Yanlış ve yalan olmayan, doğru. Eksiksiz.
Olma : Olmak işi.
Çatı : Hikâye, roman, piyes vb. edebî türlerde olay kuruluşu, kurgu. İnsan ve hayvanda iskeletin kuruluşu. Barınılan, sığınılan yer. Bir yapının, bir evin damını kuran parçaların bütünü. Birbirine çatılmış, çakılmış şeylerin bütünü. Bir yapıyı örten ve eğik yüzeyleri olan damın tahtadan iç yapısı. Belli bir maksada yönelik kimselerin oluşturduğu birlik. Özne, nesne durumlarına göre, belirli çatı eklerinin fiil kök veya gövdelerine getirilen türev, bina: Sevinmek (sev-in-), sevdirmek (sev-dir-), sevindirmek (sev-in-dir-) gibi. Yapının tavanı ile damı arasındaki kullanılan yer.
Kurgu aygıtı : Kurgunun çeşitli işlemlerini gerçekleştirmekte kullanılan ve bakımlığın daha geliştirilmiş, ayrıntılı biçimi olan aygıt. (Bu aygıtlar çok çeşitlidir ve genellikle Moviola, Editola, vb. gibi tecim adlarıyla anılır).
Kurgu çizeneği : Belli bir bilgisayarın kurgusunu belirleyen çizenek.
Kurgu eşlemesi : Kurgu sırasında, resmin ve bu resimle ilgili sesin yan yana, aynı düzeye getirilerek yapılan eşleme. (Basım eşlemesinin karşıtı olan kurgu eşlemesinde resim-ses aralığına uyulmaz).
Kurgu eşlemi : Kurgu çalışmalarında kullanılan eşlem.
Kurgu masası : Kurgu işinde kullanılan ve kurgu çalışmalarını kolaylaştıracak aygıtlarla donatılmış özel yapıda masa.
Kurgu negatifi : Kurgu işinde kullanılan negatif film.
Kurgu odası : Kurgu işlerinin yapıldığı; bu iş için özel donatımı, araç ve gereçleri olan oda. İşliklerin kurguya ayrılmış bölümü.
Kurgu pozitifi : Filmin ince kurgusu yapıldıktan sonra elde edilen pozitif.
Kurgul : İnce, narin : Şu kurgul yüzlü kız kimin?
Kurgulamak : Parçaları belli bir plana göre düzenlemek, konuları sıraya sokmak. İlgili cümle: "Ben ne düşündüm, nasıl uğraştım, ne çileler çektim bu öyküleri kurgularken." N. Meriç. Bir filmin değişik yerlerde çekilen bölümlerini bir bütün oluşturmak için birleştirmek, montajlamak. Gevşek dokulu ve daha çok göstermeci nitelikteki oyunda, başka oyunlardan ya da sahnelerden alınmış çeşitli yerleri, durumları, kişileri, belgeleri, film ve diyaları uyumlu bir biçimde birleştirmek. Kurguyu, kurgulamayı gerçekleştirmek. Kurgu, kurgulama eylemi.
Diğer dillerde Kurgu anlamı nedir?
İngilizce'de Kurgu ne demek? : n. fiction, fantasy, phantasy, editing, winding key, clock key, watch stem, winder
Fransızca'da Kurgu : montage [le], spéculation [la]
Almanca'da Kurgu : Montage; Spekulation; Schnitt
Rusça'da Kurgu : n. завод (M), воображение (N)
Bu kısımda Kurgu nedir? Kurgu ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Kurgu tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Kurgu hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.