Kurmak nedir, Kurmak ne demek

  • Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek
  • Etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek.
  • Yapmak, inşa etmek.
  • Ortaklık sağlamak.
  • Bir araya getirmek, toplamak.
  • Hazırlamak.
  • Düşünmek.
  • Yapmak, oluşturmak.
  • Belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek.
  • Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek.
  • Aklına koymak.
  • Zihinde büyütmek.
  • Yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek.
  • Gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak.
  • Sağlamak, oluşturmak.

"Kurmak" ile ilgili cümle

  • "Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi?" - O. S. Orhon
  • "Dostluk kurmak. İlişki kurmak."
  • "Çocukça bir sevinçle kurduğun çalar saatleri çalıp duruyor." - H. Taner
  • "Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." - F. R. Atay
  • "Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak!" - R. H. Karay
  • "Divan kurmak."
  • "Çirkin yapıları örtecek güzel yapılar kuralım." - N. Ataç
  • "Turşu kurmak."
  • "Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum." - S. F. Abasıyanık
  • "Bayram Ağa, uşakların söylediklerini kurdukça kurdu." - H. E. Adıvar
  • "Teşkilatı ilçede sevilip sayılan bir avukat kurmuştu." - T. Buğra
  • "O gitmeyi bir kez kurdu mu artık durmaz."

Yerel Türkçe anlamı:

 

İnşa etmek

Atmak, salmak (balık oltası için) : Bu sabah pareketleri kurduk.

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

Zemberekli alıcılarda, motoru çalıştıran zembereği kurulu duruma geçirmek üzere kolu ya da anahtarı çevirmek.

Tiyatro'daki terim anlamı:

(Oyun):Bir oyunu bütün öğeleri ile belli bir düzen içinde oynanır hale getirmek.

Diğer sözlük anlamları:

Tasavvur etmek, tasarlamak

Tertip etmek, hazırlamak.

İngilizce'de Kurmak ne demek? Kurmak ingilizcesi nedir?:

set up, install, wind

Kurmak anlamı, kısaca tanımı:

Kurma : Prefabrik. Kurmak işi.

Ahenk kurmak : Uyuşma sağlamak, anlaşma sağlamak.

Bağdaş kurmak : Sağ ayağı sol uyluğun, sol ayağı sağ uyluğun altına alarak oturmak.

Bağlantı kurmak : İrtibat sağlamak. haberleşme sağlamak.

Barikat kurmak : Engel oluşturmak.

Dernek kurmak : Dernek oluşturmak.

Diyalog kurmak : Anlaşma ve uyum sağlayacak yolda karşılıklı konuşmak.

Dostluk kurmak : Yakınlık, ahbaplık kurmak.

Düzen kurmak : Düzenlemek. işler duruma getirmek. hileye başvurmak.

Ekol kurmak : Bir ekol oluşturmak.

Gönlünde taht kurmak : Birisi (veya herkes) tarafından çok sevilir, sayılır olmak.

Hayal kurmak : Gerçekleşmesi istenen, özlenen şeyi düşünmek.

İletişim kurmak : Bilgi, haber vb. alışverişi yapmak.

İlişki kurmak : Bağlantı sağlamak, ilgi sağlamak.

İrtibat kurmak : Bağlantı sağlamak.

Kamp kurmak : Kamp için kalınacak yerde gerekli düzeni sağlamak.

Kapan kurmak : Bir hayvanı tuzağa düşürmek için kapan hazırlamak.

Karakol kurmak : Güvenlik görevlisi yasa dışı faaliyetler yürütüldüğü belirlenen bir yerde gerekli diğer birimler gelinceye kadar beklemek. herhangi bir yerde güvenliği sağlamak amacıyla karakol oluşturmak.

 

Komplo kurmak : Bir kimseye karşı gizlice, toplu olarak zarar verici karar almak, tuzak kurmak.

Kontak kurmak : Biriyle veya bir olayla bağlantı sağlamak.

Köprü kurmak : Akarsu veya göl vb. üzerinde köprü inşa etmek. elleri arkadan yere dayayıp ayak uçlarına basarak vücudu yay gibi germek.

Kumpas kurmak : Gizli bir iş, hile, düzen hazırlamak.

Meclis kurmak : Birkaç kişi konuşmak veya eğlenmek için toplanmak.

Münasebet kurmak : İki şey arasında ilişki bulmak, yakınlık görmek.

Örgüt kurmak : Teşkilat oluşturmak, birliği düzenlemek.

Ortaklık kurmak : Şirket, kumpanya açmak veya çalıştırmak.

Oyun kurmak : Bir yarışmayı kazanmak için belirli bir taktik uygulamak. hile yapmak.

Perde kurmak : Karagöz oyununa başlamak.

Plan kurmak : Bir amacı gerçekleştirecek şeyleri düşünmek, tasarlamak. bir düzen hazırlamak.

Pusu kurmak : Saldıracağı kimseye görünmemek için bir yerde gizlenip beklemek.

Sofra kurmak : Yemek yemek için sofra takımını dizmek ve yiyecekleri hazırlamak.

Temas kurmak : İlişkiye geçmek, bağlantı sağlamak.

Turşu kurmak : Turşuluk sebze veya meyveleri kavanoz, fıçı vb.ne yerleştirmek.

Turşusunu kurmak : "bir şeyin elden çıkarılması gerektiği hâlde buna bir türlü kıyamamak" anlamında kınama yollu söylenen bir söz.

Tuzak kurmak : Bir şeyi yakalamak için düzenek hazırlamak. birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için düzen hazırlamak, komplo kurmak.

Vakıf kurmak : Belli bir hizmeti görmek için vakıf oluşturmak.

Yakınlık kurmak : Sıkı ilişki içinde bulunmak, ilgi ve destek vermek.

Yedi kubbeli hamam kurmak : Büyük hayaller peşinde koşmak.

Yuva kurmak : Evlenmek.

Parça : Tane. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Müzik eseri. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Nesne. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Pasaj. Güzel, alımlı kız veya kadın. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey.

Durum : Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır.

Getirmek : Sağlamak. İletmek, bildirmek. Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak. Erişmek veya eriştiğini sanmak. Sebep olmak, ortaya çıkarmak. Bir makama atamak veya seçmek. İleri sürmek. Gelmesini sağlamak. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar.

Monte : Montaj.

Hazırlamak : Alıştırmak. Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek. Önlem almak, sağlamak. Bir şeyi ortaya koymak, gerçekleştirmek. Sebep olmak, yol açmak. Önceden düzenlemek. Bir maddeyi elde etmek. Birini herhangi bir şeyi yapabilecek veya bir şeyi yüklenebilecek duruma getirmek.

Yaylı : Ok ve yayla silahlanmış. Yayı olan. Üstü ve yanları kapalı, dört tekerlekli, altında yayları olan, atla çekilen bir tür binek arabası, yaylı araba.

Zemberekli : Zembereği olan.

Yapmak : Davranmak, hareket etmek. Düzenli bir duruma getirmek. Salgılamak, çıkarmak. Olmasına yol açmak. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Dışkı çıkarmak. Evlendirmek. Edinmek, sahip olmak. Üretmek. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Yol almak. Bir durum yaratmak. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Gerçekleştirmek. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Olmak. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek. Onarmak, tamir etmek.

İnşa : Dilek kiplerine verilen genel ad. Yapı kurma, yapı yapma, kurma. Düzyazı veya şiir kaleme alma, yazıya dökme. Düzyazı.

Etmek : Bulmak, erişmek. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Herhangi bir değerde olmak. Bir işi yapmak. Kötülükte bulunmak. Küçük veya büyük abdestini yapmak. Eşit değer kazanmak. Demek, söylemek.

Oluşturmak : Oluşmasını sağlamak, meydana getirmek, teşekkül ettirmek, tekvin etmek.

Ortaklık : İki veya daha çok kimsenin iş yaparak kazanç elde etmek için birleşmeleri, şirket. Ortak olma durumu, iştirak, müşareket, şeriklik.

Sağlamak : Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak. Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek. Öndeki aracın sağından ilerleyerek önüne geçmek. Elde etmek, sahip olmak.

Bir : Ancak, yalnız. Sayıların ilki. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Bir kez. Eş, aynı, bir boyda. Aynı, benzer. Beraber. Sadece. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Bu sayı kadar olan. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek.

Toplamak : Bir araya getirmek. Çıban, yara irinlenmek. Devşirmek. Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulmak. Artırıp biriktirmek. Vergi veya bağışı verecek olanlardan almak. Hizmete çağırmak. Şişmanlamak, kilo almak. Bir araya getirmek, düzene sokmak, düzeltmek. Devşirip kaldırmak. Dağınıklıktan kurtarmak.

Düşünmek : Tasalanmak, kaygılanmak. Tasarlamak. Bir şeye karşı ilgili ve titiz davranmak. Farz etmek. Aklından geçirmek, göz önüne getirmek. Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel yetiler oluşturmak, muhakeme etmek. Akıl etmek, ne olabileceğini önceden kestirmek. Zihniyle arayıp bulmak.

Aklına koymak : Bir şeyi yapmaya kesin olarak karar vermek. çok istemek. bir kimse birine, bir şey telkin etmek.

Koymak : Etkilemek, dokunmak. Katmak, eklemek. Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak. İmza, tarih, adres yazmak. Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak. Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak. Bırakmak, terk etmek. Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek. Bırakmak.

Büyütmek : Abartmak, mübalağa etmek. Büyük duruma getirmek, genişletmek. Yetiştirmek, bakmak.

Kurmak ile ilgili Cümleler

  • Ben çadırımı kurmak için bir yer seçtim.
  • Tom'la bağlantı kurmak için bütün hafta çalışıyorum.
  • İletişim kurmak için bir anadil konuşuru gibi ses çıkarmak zorunda değilsin.
  • Hayal kurmak serbest.
  • Onunla normal bir ilişki kurmak istedi.
  • Bu, çadır kurmak için iyi bir yer gibi gözüküyor.
  • O her zaman bir aile kurmak istedi.

Diğer dillerde Kurmak anlamı nedir?

İngilizce'de Kurmak ne demek? : v. line up, set, set up, constitute, build, build up, construct, establish, erect, organize, found, wind up, base, cock, cog, conspire, fix up, form, frame, ground, install, institute, lay, pitch, plant, promote, put, put together, ruminate, start

Fransızca'da Kurmak : monter, dresser, instaurer, instituer, établir, constituer, construire, fonder, (dostlukbirlik vb) nouer, (kafas

Almanca'da Kurmak : v. anlegen, aufbauen, ausspinnen, begründen, einrichten, erbauen, errichten, etablieren, formieren, fundamentieren, gründen, herstellen, installieren, instituieren, konstituieren, montieren, schmieden, spinnen, stiften

Rusça'da Kurmak : v. основывать, формировать, устраивать, устанавливать, создавать, образовывать, организовывать, учреждать, ставить, строить, воздвигать, конструировать, составлять, сколачивать, отстраивать, лепить, выстраивать, сооружать, налаживать, заводить, замышлять, основать, сформировать, устроить, установи