Kıyakı nedir, Kıyakı ne demek

Teknik terim anlamı:

Bir topluluğun bir ağızdan çıkardıkları ses, gürültü.

Kıyasıya, haddinden fazla, lâyıkıyla, mükemmel.

Müthiş, korkunç.

Kıyakı tanımı, anlamı

Kıya : Adam öldürme suçu, cinayet

Kıyak : Benzerlerinden üstün olan, çok güzel, mükemmel. Kıyıcı, zalim, gaddar. Hoşgörü, ayrıcalık tanıma. Güzel, biçimli, yakışıklı, düzgün giyimli.

Haddinden fazla : Gereğinden çok, aşırı.

Bir ağızdan : Hep birlikte, beraberce, hep birden.

Layıkıyla : Gerektiği gibi, gereğince.

Mükemmel : Kusursuz. Eksiksiz. Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane bir biçimde. Çok güzel, harikulade, şahane. Tam, tamamlanmış. Olgunlaşmış.

Kıyasıya : Çok şiddetli, korkunç, müthiş. (kıya'sıya) Şiddetli bir biçimde.

Bir ağız : Bir defa, bir kere, bir defaeık.

Gürültü : Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü, patırtı, şamata. Birçok kişinin karıştığı kavga, karışıklık veya tartışma. Yükselteç çıktısında gözlenen ve imlem girdisinde çeşitli nedenlerden kaynaklanan, asalak birleşenlerin yükseltilmesinden ileri gelen uyumsuz sesler. Ses sinyalinin kalitesinde belirleyici olan tıslama, cızırtı ve uğultu gibi istenmeyen seslerin tümü. Titreşimli düzenli olmayan sesler. Boğumlanmaları sırasında tonlu ve tonsuz hışırtı niteliği taşıyan z, s ünsüzleri ile tonlu ve tonsuz patlama niteliği taşıyan b, p ünsüzleri titreşim açısından birer gürültü sesidir. Analit sinyalinin gözlenmesine bozucu etki yapan herhangi bir sinyal. [Bakınız: ses etkileri]. Sinema ya da televizyonda sesin saptanması, çalınması ya da yayınlanmasında ortaya çıkan istenmeyen sesler.

 

Korkunç : Çok korkulu, korku veren, dehşete düşüren, müthiş. Herhangi bir özelliğiyle şaşkınlık veren. Çok aşırı, pek çok, güçlü, şiddetli.

Ağızdan : Sözlü olarak. Ağız yoluyla.

Müthiş : Korkuya düşüren, korkunç, dehşetli. "Ne acayip şey" anlamında kullanılan bir söz. Çok rahatsız eden, dayanılmaz. Şaşılacak kadar değişik.

Layık : Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan. Bir kimseye uygun olan, yaraşan.

Kıyas : Bir tutma, denk sayma. Tasım. Karşılaştırma, oranlama, mukayese. Örnekseme.

Fazla : Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade. Artmış olan, ihtiyaçtan fazla olan. Daha çok, aşkın. Gereğinden, alışılmıştan çok olarak. Gereksiz, yersiz bir biçimde.

Mükem : Eksiksiz, düzgün.

Toplu : Topu olan. Topunu, tamamını, bütününü içine alan. Düzenlenmiş, dağınık olmayan. Hepsi bir arada bulunan, toplanmış. Bir arada, bütün, kombine. Vücutça dolgun.

Korku : Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü. Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara. Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, kalp, solunum hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu.

 

Çıkar : Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar.

Ağız : Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Uç, kenar. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü. Çıkış yeri. Kesici aletlerin keskin tarafı. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü. Üslup, ifade biçimi.

Diğer dillerde Kıvrıntılı tohum borucukları anlamı nedir?

İngilizce'de Kıvrıntılı tohum borucukları ne demek ? : tubuli seminiferi contorti