Laid down türkçesi Laid down nedir

  • Beyan etmek.
  • Verdi.
  • Bıraktı.
  • İthalatçının ülkesinde teslim edilmiş mal.
  • Koydu.
  • Yatırdı.
  • Feda etti.
  • Belirtmek.

Laid down ile ilgili cümleler

English: He laid down by the wayside and took a nap under a tree.
Turkish: O yol kenarına uzandı ve bir ağacın altında biraz kestirdi.

English: He laid down his pen and looked at me.
Turkish: Kalemini bıraktı ve bana baktı.

English: He laid down his pen and leaned back in his chair.
Turkish: Kalemini bıraktı ve sandalyesine yaslandı.

English: I laid down for a short nap and fell asleep for two hours.
Turkish: Biraz kestirmek için uzandım ve iki saatlik bir uykuya daldım.

English: He laid down the gun.
Turkish: O silahı yere bıraktı.

Laid down ingilizcede ne demek, Laid down nerede nasıl kullanılır?

Laid : Yatıştırılmış. Sebep olmuş. Yatay konuma getirilmiş. Arması soyulmuş. Serili. Düşmüş. Ayarlanmış. Konulmuş. Yerleştirilmiş. Serilmiş.

Down : Çabucak içmek. Çökmek. Yere yıkmak. Aşağı. Yere sermek. Aşağıya doğru. Düşürmek. Aşağısında. Beri.

Laid down terms : Şartları açıkladı. Koşulları iade etti. Şartları koştu.

Laid a hand on him : Elini onun üzerine koydu. Ona el kaldırdı. Ona eliyle dokundu.

Laid an egg : Yumurtladı. Yumurta üretti (örn. tavuktan).

 

Laid back : Rahat kimse. Rahat. Geri koyulmuş. Tasasız. Rahat ve geniş davranan tip. Acelesiz. Kaygısız. Sarhoş. Sakin. Gevşemiş.

İngilizce Laid down Türkçe anlamı, Laid down eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Laid down ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Embodies : İçermek. Somutlaştırmak. İhtiva etmek. Dahil etmek. Kapsamak. Bir bütün halinde toplamak. Eklemek. Bünyesinde barındırmak. Cisimleştirmek. İçine almak.

Bring : Sebebiyet vermek. Ayıltmak. Doğurmak. Kazandırmak. Neden olmak. Getirmek. Vermek (ceza). Kandırmak. İkna etmek.

Deliver oneself : Açıklamak.

Avow : Kabul. İtiraf etmek. İtiraf etme. Açıkça söylemek. İkrar. Kabul etme. İlan. Kabul ve teyit etmek. İtiraf.

Asseverates : İddia etmek. Resmen bildirmek.

Asseverate : İddia etmek. Katiyetle bildirmek. Resmen bildirmek.

Asseverating : İddia etmek. Resmen bildirmek. Deklare etme.

Avows : Açıkça söylemek. İlan. Kabul ve teyit etmek. Kabul. Kabul etme. İtiraf etme. İtiraf. İkrar. İtiraf etmek.

Deliver oneself of : Açıklamak. Konuşma haline dökmek.

Given up : Vazgeçti. Bir eylemi yapmayı durdurmak.

Laid down synonyms : announce, defines, was disheartened, define, gave up, asseverated, denoting, attest, be disheartened, announces, be declaratory of, avowing, handed out, assert, denominates, brought out, attests, affirm, defining, waved a white flag, affirming, couch, denotes, denominate, denote, affirms, attesting, denoted.