Light türkçesi Light nedir

  • Yakmak.
  • Güneşten ya da başka kaynaklardan gelen ve gözü uyarıcı etkisi olan ışınım erkesi.
  • Işık vermek.
  • Işıldamak.
  • Işık saçmak.
  • Göze uyarımda bulunan ve beyin tarafından yorumlandığında görme duyusuna, yani görülebilir ışığa yol açan elektromıknatıs ışınım. başka bir deyişle, ışımayla yayılan ve görme duyusuyla algılanan erke biçimi. (bu elektromıknatıs ışınım, 4x10-7 m ile 7,7x10-7 m arasındaki dalga uzunluklarında yer alır. dalga uzunluklarındaki değişiklikler gözde değişik duyulara yol açarak değişik renkleri oluşturur).
  • Yanmak.
  • İnmek.
  • Bir görünçlüğün aydınlatılması için yönetmenin ışıkçılara verdiği komut.
  • Aydınlanmak.
  • Işık.
  • Eşik.
  • Açık (renk için).
  • Açık (renk).
  • İnmek (attan veya arabadan).
  • Aydınlık.
  • Soba yakmak.
  • Nur.
  • Rastlamak.
  • Neşelendirmek.
  • Işımak.
  • Konmak.
  • Bilgisayar, fizik, uzay, sinema, televizyon, tiyatro alanlarında kullanılır.
  • Gerçekleşmek.
  • Denk gelmek.
  • Aydınlatmak.
  • Hafif.
  • Görme organına bağlı ya da görme organı aracılığı ile olan bütün duyulanma ve algıların vergisi. görme organını uyarabilen ışınım.
  • 4000 a° ile 8000 a° dalgaboyu aralığında, gözle görülebilen elektromagnetik dalga.
  • Işık tutmak.
  • Bir salonun ya da sahnenin aydınlatılması için yöneticinin ya da sorumlunun verdiği buyruk.
 

Light ile ilgili cümleler

English: A light raincoat is ideal for the trip.
Turkish: Hafif bir yağmurluk, yolculuk için idealdir.

English: A green light is on.
Turkish: Bir yeşil ışık açık.

English: A light rain was falling.
Turkish: Hafif bir yağmur yağıyordu.

English: 2015 has been declared the International Year of Light by the United Nations.
Turkish: 2015, Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası Işık Yılı ilan edilmiştir.

English: A light bulb gives light.
Turkish: Bir ampul ışık verir.

Light ingilizcede ne demek, Light nerede nasıl kullanılır?

Light a fire : Ateş yakmak.

Light absorber : Soğurucu. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Işık soğurucu. Işığı soğurma özelliği olan özdek. seselimi önlemek, sesdağılımını düzenlemek amacıyla işliklerde, sinema salonlarında kullanılan ses erkesi soğurur özdek.

Light absorbing : Işık soğurucu. Işık yutucu.

Light absorption : Işık soğurumu. Soğurma. Işık soğurulması. Işığın bazı özdeklerden geçerken, ışığı oluşturan bazı renklerin bu özdekçe tutulması. ses dalgası bir yüzeye çarptığında, erkenin bir bölümünün bu yüzeyce tutulması. Bir özdeğin, ışığı alarak daha yüksek erke düzeylerine geçmesi. Işık absorpsiyonu. Fizik, kimya, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Işık soğurması. Işığı emme. Işığın soğrulması.

Light alloy : Hafif alaşım.

Light beam : Işık huzmesi. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Işın. Işık demeti. Belirli bir yönde yol alan ışınım. (özellikle) ışık ışınlarının oluşturduğu demet. Işın demeti. Işık hüzmesi.

 

Light bracket : Duvar ışıtacı. Seyir yerinin duvarlarında bulunan aydınlatma aracı.

Light anemia : Alyuvar sayısı ve hemoglobin miktarında % 30’a kadar azalmanın olması. Hafif şiddette anemi.

Light bulb : Ampul. Elektrik ampulü. Metal tabandan ve üst kısmı camdan oluşan obje (içinden elektrik akımı geçtiği zaman ışık üretir). Elektrik lambası.

Light beacon : Işıklı işaret. Parıldak.

İngilizce Light Türkçe anlamı, Light eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Light ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Elucidates : Açıklamak. Aydınlığa kavuşturmak. Açığa kavuşturmak. Açıklığa kavuşturmak. İzah etmek. Anlatmak. Açıklamada bulunmak. İzahat vermek.

Swell : Dalgaların, fırtına bölgesi dışına, rüzgarsız yerlere ulaşan ve düzenli kabartılar ve çukurlar durumunda kıyıya yaklaşıp çatlayan bölümlerine verilen ad. Kutu konserve ürünlerde fiziki hatalara, kimyasal reaksiyonlara ve mikroorganizmalara bağlı olarak iç basıncın artmasıyla oluşan şişme olayı. Gurur duymak. İftihar etmek. Koltuklarını kabartmak. Coğrafya, veterinerlik alanlarında kullanılır. Dolmak. Şişmek. Soluğan. Rüzgarla şişmek.

Materialises : Maddileşmek. Somutlaştırmak. Peydahlanmak. Cisimlenmek. Cisimleşmek. Görünmek (hortlak veya ruh). Gerçeğe dönüştürmek. Maddileştirmek. Hayata geçirmek.

Amuses : Eğlendirmek. Hoşafına gitmek. Eğlendirme. Güldürmek. Oyalamak. Avundurmak. Avutmak. Kırıp geçirmek.

Fairy light : Küçük süsleme ışıkları.

Land on : Şamar oğlanı yapmak. Çamur atmak. Azarlamak. Suçlamak. Suçu üzerine yıkmak. Yere konmak. Yere inmek.

Actualise : Tahakkuk ettirmek. Gerçekleştirmek. Gerçeğe dönüştürmek. Hayata geçirmek. Yaşama sokmak. Sonuçlandırmak. Yerine getirmek (ayrıca actualize). Yaşama geçirmek. Hayata sokmak.

Airier : Kendine bir hava veren. Boş. Havai. Hayali. Havalı. Çevik. Neşeli. Hava gibi hafif. Çalım satan.

Catch fire : Tutuşmak. Alevler içinde kalmak. Alev almak. Ateş almak.

Flasher : Işıldak. Parlayıp sönen sinyal ışığı. Sinyal. İşaret lambası. Çakar söner. Kuzey dakota eyaletinde şehir. Teşhirci. Sinyali açma (ör. bir arabada). Flaşör. Flaşör çakıcı.

Light synonyms : riding lamp, riding light, source of illumination, theater light, shaft of light, will o' the wisp, jack o' lantern, anchor light, panel light, friar's lantern, room light, flash, combusted, photoflood, photo, moon, coal, irradiates, lamps, alighted, chance on, divine light, perch, corkiest, debarks, blunder on, debark, light source, be on fire, dawn, become reality, light up, alight upon.

Light zıt anlamlı kelimeler, Light kelime anlamı

Heavy : Kötü adam rolü. Fedai. Ağır. Şiddetle. Yoğun (trafik). Ağır çekmek. Sıkıcı. Ağır siklet. Beceriksiz. Ağırlıklı.

Darken : Bulandırmak. Karartmak. Kararmak. Karıştırmak. Esmerleşmek. Siyahlaştırmak. Koyulaştırmak. Koyulaşmak. Koyulmak. Anlaşılması zor hale getirmek.

Light ingilizce tanımı, definition of Light

Light kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To descend, as from a horse or carriage. To take off. To ignite. To set fire to. To alight. As, the match will not light. That agent, force, or action in nature by the operation of which upon the organs of sight, objects are rendered visible or luminous. Not tending to the center of gravity with force. Cheaply. As, to light a candle or lamp. Sometimes with up. As, the apartment is light. To dismount. To kindle. To ease of a burden. Not heavy. Having light. Not dark or obscure. Having little, or comparatively little, weight. To become ignited. To take fire. To cause to burn. With from, off, on, upon, at, in. Clear. To lighten. To light the gas. Lightly. To set burning. Bright.