Makas nedir, Makas ne demek

Makas; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

  • Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı.
  • Birbirine komşu iki demir yolu hattını hemen bunların uzantısındaki üçüncü hatta bağlamaya yarayan alet
  • Mobilyalarda yukarıdan aşağıya doğru açılan kapakları yatay konumda tutmak amacıyla yapılmış mafsallı, kollu kapak aracı.
  • Su topunda iki ayağın teker teker yarım daire biçiminde çevrilmesiyle yapılmış olan bir hareket.
  • Çatı ve köprülerde genellikle ağaç veya çelikten yapılan, ağırlığı karşılıklı iki ayağa veya duvara aktaran çatılmış kiriş sistemi.
  • Üst uçları birbirine bağlı, alt uçları açık olan iki direkten kurulmuş, ağırlık kaldırma düzeni.
  • Dirsek.
  • Çalma, kırpma.
  • Bazı araçlarda üst üste konulmuş birkaç yassı çelikten yay.
  • Bazı eklem bacaklı hayvanların ön ayaklarında bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan kıskaç.
  • Birbirini kesen demir yolu kavşağı.

"Makas" ile ilgili cümleler

  • "Her iki eliyle kullanırdı makasıyla tarağını." - N. Cumalı

Yerel Türkçe anlamı:

Asmaların makas biçimindeki sürgünleri.

Üçgen biçimindeki tarla ve benzeri şeyler.

 

Çatılara eğik olarak konulan direk.

Biyoloji'deki anlamı:

Eklem bacaklı hayvanlarda, birinci yürüme bacağının ucunda bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan kıskaç biçimi bir yapı.

Gösteri Sanat terimi olarak anlamı:

Denge sanatının gösterişli bir numarası : Sanatçı at üstünde amuda kalkmış durumda giderken dengesini bozmadan büyük bir makas gibi bacaklarını açıp kapar. .

Güzel Sanatlar alanındaki anlamı:

(Mimarlık) Çatılarda ve köprülerde, ağırlığı alt gergiye değil, karşılıklı iki ayağa ya da duvara aktaran çatma biçimi. a. bk. altgergi, çatı makası, çatı bağlaması.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Deri kesilen araç. (*Güdül -Ankara; *Aksaray -Niğde)

At tırnağı kesilen araç. (*Senirkent -Isparta; *Güdül -Ankara)

Teneke kesilen araç. (*Yalvaç -Isparta; *Aksaray -Niğde)

Zooloji alanındaki anlamı:

Eklembacaklı hayvanlarda, birinci yürüme bacağının ucunda bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan makas biçimi bir yapı.

İngilizce'de Makas ne demek? Makas ingilizcesi nedir?:

pincers, chela, claw, scissors, scisors

Makas hakkında bilgiler

Makas birbirine bakan yüzeyleri sertleştirilmiş çelikten yapılmış kesici el aleti. Makaslar çeşitli nesnelerin kesiminde kullanılırlar. Örnek olarak : Kağıt, metal levha, kumaş, ip, kablo, saç, yiyecek gibi.

Çocukların kullandığı makasların uçları köreltilerek kullanan kişiye zarar vermesi engellenmiştir. Bunun yanında terzi makaslarının bir ucu özellikle sivrilterek kumaştaki dikişleri sökmek gibi kullanım alanları için özelleştirilmiştir.

İlk makas benzeri alet örneklerine Bronz Çağı'nda rastlanır. Makaslar daha sonra üretim tekniklerindeki iyileşmelere paralel olarak paslanmaz çelik gibi daha dayanıklı malzemelerden yapılmaya başlamıştır.

 

Makas ile ilgili Cümleler

  • Teneke açacakları ve makaslar gibi çoğu eşyalar sağ elini kullananlar için yapılmıştır.
  • Makasa ihtiyacım var.
  • Bana makası getir.
  • Bu makas solak ve sağlaklar için uygundur.
  • Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?
  • Neden makas tutuyorsun?
  • Ali makası masa çekmecesine koydu.
  • Makasını ödünç alabilir miyim?
  • Kırklık, davar kırkılan makas demek.
  • Sarı kağıdı kesmek için o makası kullanacağım.
  • Makas keskin değil.
  • Makas bir şey kesmez.

Makas anlamı, tanımı:

Çelik : Kök salması için yere dikilen dal. Bir ağacı aşılamak amacıyla hazırlanmış dal. Çocukların çelik çomak oyununda ucuna çomakla vurarak havaya kaldırdıkları iki tarafı sivri, kısa değnek. Bu alaşımdan yapılmış. Gemilerde, üzerine halat veya ip geçirip tutturmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılmış kısa değnek. Kısa kesilmiş dal. Zayıf fakat güçlü (vücut). Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, polat.

Alet : Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç. Maşa. Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne.

Makas almak : Birinin yanağını orta parmak ile işaret parmağı arasına alıp sıkıştırmak, makaslamak.

Makas değiştirmek : Tuttuğu yol ve yöntemden vazgeçip başka bir yöne yönelmek. tren yönünü değiştirmek.

Makas vurmak : Makasla kesmek.

Makas hakkı : Makas payı.

Makas payı : Kumaş biçerken ihtiyat olarak bırakılan pay, makas hakkı. Ölçüden fazla bırakılan veya fazlalığı hoş görülen miktar.

Bahçe makası : Çeşitli ot ve bitkileri düzgün kesmek ve budamak amacıyla yapılmış olan bir makas türü.

Çember makası : Karyola ve somya imalatında kullanılacak olan çelik çemberleri kesmeye yarayan araç.

Sürfile makası : Kumaş kenarlarını zikzaklı bir biçimde kesen ve sürfile yapılmasını gerektirmeyen bir makas türü.

Tırnak makası : El ve ayak tırnaklarını kesmeye yarayan araç.

Makasçı : Demir yollarında makasları açıp kapayarak trenlere yol veren görevli. Makastar. Makas yapan veya satan kimse.

Makasçılık : Makasçının görevi. Basında başka gazetelerdeki haberleri kesip olduğu gibi aktarma işi.

Makaslama : Çaprazlama. Makaslamak işi.

Makaslamak : Makasla kesmek. Yazı, film vb.ni sansür amaçlı kısaltmak, kesmek. Makas almak.

Makaslanma : Makaslanmak işi.

Makaslanmak : Makas almak işine konu olmak. Kesilmek.

Makaslı : Makası olan.

Makaslı böcek : Kın kanatlılarından, başı ve makasları iri bir böcek, bağkesen, yereşeği (Lucanius).

Makastar : Kumaş biçen, prova yapan, parçaları patrona göre ayarlayan, iş dağıtımını yapan usta, makasçı.

Eksen : Üzerinde bir pozitif yön varsayılan sonsuz doğru. Çizgi. Bir cismi iki eşit parçaya bölen çizgi, mihver. Dingil.

Çevre : Yağlık. Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam. Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü. Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi. Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit. Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi. Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst. Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit.

Biçim : Herhangi bir şeyin benzeri. Tarz. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Biçme işi. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Yakışık alan şekil, uygun şekil.

Eklem : Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal.

Keskin : Çok kesici, iyi kesen. Kıvrak. Kırıkkale iline bağlı ilçelerden biri. Dikkatli. Hassas. Kırıcı, incitici. Tiz (ses). Zampara. Etkili, sert.

Lama : Tibetlilerde ve Moğollarda Buda rahibi. Geviş getirenlerden, Güney Amerika'nın dağlık bölgelerinde yaşayan, yük hayvanı olarak kullanılan, karadan aka kadar türlü renklerde olabilen, tüyleri uzun, boyu yüksek ve boynu uzun hayvan. Küçük maden veya cam şerit.

Kesme : Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi. Kesin, değişmez, maktu. Kesme işareti. Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat. Lokum. İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum. Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia). Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan. Kesmek işi. Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas.

Yüzey : Bir cismi uzaydan ayıran dış ve yaygın bölüm, satıh, yüz.

Kesen : Kesme işini yapan. Bir şekli özellikle bir üçgenin kenarlarını kesen doğru.

Demir : Bu elementten yapılmış. Güçlü, kuvvetli, sert. Çıpa. Ayakkabı topuğuna veya ayakkabı burnuna aşınmayı önlemek için çakılan, özel olarak yapılmış madenden parça. Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe). Bu elementten yapılmış parça.

Çalma : Çalmak işi. Başa sarılan sarık. Kibrit. Kakmalı olmayan, kalemle işlenmiş. Çalınmış. Hırsızlık, sirkat.

Kırpma : Kırpmak işi.

Dirsek : Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı. Giysi kolunda bu organa denk gelen bölüm. Boruların doğrultusunu değiştirmekte kullanılan bağlantı parçası. Bir direği veya başka bir şeyi sağlamlaştırmak için yanına eğik olarak yerleştirilen ağaç, makas.

Makas bağı : Çatılara eğik olarak konulan direk.

Makas diş : Alt ve üst çene azı dişlerinin bir makasın ağızları gibi sürtünerek aşınmaları.

Makas hızkeser : Makas biçiminde bir hızkeser türü.

Makas kuyruk : Malaya Yarımadası orijinli, boyları doğal ortamlarda 20 cm akvaryumlarda 10 cm olabilen, kuyruk yüzgeç lobları çok ayrık olan bir akvaryum balığı, cam rasbora.

Makas yapı : Sade veya fanyalı ağların birleştirilmesinde kurşun yakanın fazlalığından yararlanılarak mantar yakayla birleştirilen ve uca yakın kasa oluşturularak kullanılan makas benzeri yapı.

Makasalanı : Kütahya şehrinde, merkez belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Makaskar : Kâğıt oymacılığı ile uğraşan kimse, oymacı, kesme ve oyma sanatı ile uğraşan kimse.

Makaslama atlama : Araçlar üzerinden atlarken, bacakları havada çaprazlayıp yön değiştirerek düşme.

Makaslama bölgesi : Karşıt yönlerden etkileyen güçlerle, kayaçları ezilmiş ve kırılmış bölge.

Makaslama çatlağı : Karşıt yönlü güçlerin etkisinden üreyen çatlak.

Diğer dillerde Makas anlamı nedir?

İngilizce'de Makas ne demek? : n. scissors, a pair of scissors

Fransızca'da Makas : ciseaux

Almanca'da Makas : n. Schere

Rusça'da Makas : n. ножницы (PL), стрелка (F), сцепление (N), рессора (F), распорка (F), клешня (F), компостер (M)