Musluk nedir, Musluk ne demek

Musluk; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

  • Takıldığı boru veya kabın içindeki akışkanı, istenildiğinde akıtabilecek bir düzende yapılmış açılır kapanır alet.
  • El yıkamaya yarayan yer, lavabo

"Musluk" ile ilgili cümleler

  • "Beni musluğa götüren namuslu polisler kurtulduğumu görünce sevindiler." - A. Gündüz
  • "Ben suratımı buruşturdukça, bir yaz öğlesinde yarı açık kalmış bir musluktan akarak ak mermer bir yalakta şarkı söyleyen serin bir su gibi gülsün o!" - N. Hikmet

Yerel Türkçe anlamı:

Çok yiyen, karnı geniş.

Sebil.

Çok yüksek, boylu.

Armağan olarak götürülen kesilmiş hayvan.

Kesilmiş, yüzülmüş, temizlenmiş fakat bölünmemiş hayvan eti (koyun ve benzeri).

Küçük içme suyu deposu, yedek çeşme.

Yol kıyılarına hayır için konulan su küpü.

Ahırda hayvanların yem yemesine yarayan tahtadan yapılmış yemlik.

Kırlarda hayır sahiplerinin yaptırdığı su depoları, su küpleri.

Kışın dolup yazın suyu azalan kuyu.

Ölürken kesilen hayvan eti.

Sarnıç.

Çam ağacından yapılmış çeşme yalağı.

Ağaçtan yapılmış su tası.

Ev içindeki buğday ambarı.

Değirmen taşının üstüne tahıl akıtmak için yerleştirilen tahta araç.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Kalaycı ocaklarındaki hava deliği. (*Aksaray -Niğde)

 

Bilimsel terim anlamı:

Kullanma yerinde suyu açıp kapamakta kullanılan araç.

İngilizce'de Musluk ne demek? Musluk ingilizcesi nedir?:

faucet, tap, cock

Musluk hakkında bilgiler

Musluk (Ar. masl°k), herhangi bir sıvı ya da gaz akışkanın akışını kontrol eden bir vanadır. Tesisat borularının bitiş noktasında ya da akışkanı muhafaza eden tankın/deponun çıkış noktasında ya da tesisat üzerinde herhangi bir bağlantı elemanı üzerinde bulunabilir.

Dökme demir (genellikle, paslanmaya karşı krom kaplanarak), pirinç, bronz, ahşap (örneğin bira vb. içki fıçılarında) gibi çeşitli malzemelerden üretilebilirler.

Evde genel olarak Banyo, tuvalet, mutfak gibi ıslak hacimlerde bulunurlar ve banyo bataryası, eviye bataryası, lavabo bataryası gibi adlarla anılırlar.

Musluk kelimesi halk arasında tek musluk başına sahip türleri için kullanılır fakat bu yanlış bir kullanım biçimidir. Tek musluk başlı musluklar uzunmusluk, kısa musluk ve çamaşır musluğu olarak üçe ayrılır. Bahçe musluğu gibi türleri de vardır. Bunun yanında "taharat musluğu" denen ara musluklarlar vardır. Genellikle tuvalette kullanıldığından dolayı halk arasında yanlış bir kelime ile beraber kullanılır. Taharat kelimesi de zaten Arapca "tahir" yani "temiz" anlamına gelmektedir. Sadece "temizlenmek" için değil, armatürlerin temiz su sistemine bağlamadan önce ara bir katman olarak kullanılır.

Musluk ile ilgili Cümleler

  • Sızdıran musluklar çok su israf eder.
  • Musluk çalışıyor.
  • Sızdıran musluk hakkında bir şey yapmalısın.
  • Musluk suyu içmesen iyi olur.
  • Musluk suyun çok sert. Bir yumuşatma cihazı al.
  • Musluk sızdırıyor.
  • Çoğu Japon, suyu musluktan içer.
  • Musluk damlatıyor.
  • Boston'daki insanlar musluk suyu içiyorlar mı?
  • Musluk damlıyor.
  • Avustralya'da musluk suyu içilebilir mi?
  • Ali doğruca musluktan içiyor.
 

Musluk tanımı, anlamı:

Boru : Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz vb. aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir. Borazan.

Akışkan : Akış özellikleri gözlenebilen (sıvı veya gaz), seyyal.

Lavabo : Lokanta, gar vb. yerlerde bu düzenin bulunduğu yer. Tuvalet. Üzerinde su muslukları bulunan, porselen, emaye, sac vb.nden yapılmış, el, yüz, bulaşık yıkamaya yarar, çukur yer veya eşya.

Rakorlu musluk : Hortum bağlamak için kullanılan musluk.

Hava musluğu : Radyatörlerde oluşan havanın dışarı atılmasını sağlayan musluk.

Lavabo musluğu : Lavaboya gelen soğuk ve sıcak suyu açıp kapayan ve akmasını ayarlayan musluk.

Yangın musluğu : Yangın sırasında kullanılmaya hazır hâlde tutulan su vanası. Cadde ve sokaklarda su şebekesine bağlı olarak belirli yerlere yerleştirilmiş, üzerine hortum takılabilen kalın musluk.

Muslukçu : Musluk satan veya onaran kimse. Abdest almak için ceketini çıkaranların para veya değerli şeylerini çalarak hırsızlık yapan kimse.

Muslukçuluk : Abdest almak için ceketini çıkaranların para veya değerli şeylerini çalarak yapılmış olan hırsızlık. Muslukçunun yaptığı iş.

Musluklu : Musluğu olan.

Musluksuz : Musluğu olmayan.

Düzen : Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri. Yerleştirme, tertip. Alet edevat takımı. Bez dokuma tezgâhı. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Dolap, hile. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem.

Kapan : Pazara satılmak üzere gelen yiyecek maddelerinin tartıldığı resmî büyük kantar ve bu kantarın bulunduğu yer. Bazı hayvanları yakalamak için kullanılan, hayvanın ayağının değmesiyle işleyen tuzak. Düzen, hile.

Alet : Maşa. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç. Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne.

Yıkama : Film üzerinde kalması istenmeyen kimyasal maddelerin akıtılması için arı suyla yapılmış olan temizleme. Bir eriticideki bir veya birkaç çözünür birleşeni ayırmak amacıyla, eriticiyi, toz durumuna getirilmiş bir maddenin içinden yavaş yavaş geçirme. Yıkamak işi.

Sıvı : Bulunduğu kabın biçimini alabilen ve üstü yatay bir düzlem durumuna gelebilen akışkan cisim, mayi, likit.

Akış : Geçip gitme, sürüp gitme. Belirlenen biçimde, kurallarına ve doğasına uygun olarak gerçekleşme. Akın. Akma işi.

Kontrol : Bir şeyin gerçeğe ve aslına uygunluğuna bakma. Denetleme. Denetçi, kontrolör. Yoklama, arama.

El : İskambil oyunlarında oynama sırası. İskambil oyunlarında her bir tur. Yakınların dışında kalan kimse, yabancı. Halk, ahali. Oba, aşiret. Sahiplik, mülkiyet. Bazı nesne ve araçların tutmaya yarayan bölümü. Ülke, yurt, il. Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü. Kez, defa.

Yer : Otel, motel vb.nde kalınacak oda. Ülke. Ekime elverişli toprak parçası, arazi. Durum, konum. Yerküre. Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge. Görev, makam. Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân. İz. Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal. Durum, konum, vaziyet. Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa. Önem. Gezinilen, ayakla basılan taban.

Musluklar : Bolu ili, merkez belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Diğer dillerde Musluk anlamı nedir?

İngilizce'de Musluk ne demek? : n. faucet, tap, cock, stopcock

Fransızca'da Musluk : robinet [le], fontaine [la]

Almanca'da Musluk : n. Hahn, Wasserhahn

Rusça'da Musluk : n. кран (M), краник (M)