Nefelometre nedir, Nefelometre ne demek

Nefelometre; Kimya alanında kullanılan bir sözcüktür.

Kimya'da terim anlamı:

Standart süspansiyon çözeltilerdeki taneciklerin ışığı saçma miktarları ile karşılaştırarak çözeltideki asılı durumdaki maddelerin miktarını tayin etmekte kullanılan fotometrik veya diğer optik cihazlar.

Nefelometre kısaca anlamı, tanımı

Nefel : Kuş avlamak için tuzak olarak kurulmuş ağ

Süspansiyon : Asıltı. Bir otomobil şasisinin yayla sağlanmış esnekliği.

Fotometrik : Işık şiddetini ölçme ile ilgili.

Fotometri : Işık ölçümü.

Standart : Belli bir tipe göre yapılmış veya ayrılmış, ölçün, ölçünlü, tek biçim. Belirli ölçülere, yasaya, kullanıma uygun olan, ölçün, ölçünlü. Bir işletmede, bir ürünü, bir çalışma yöntemini, üretilecek miktarı, bütçenin para miktarını belirlemek için konulmuş kural. Örnek veya temel olarak alınabilen, ölçün, ölçünlü.

Tanecik : Küçük tane. Çok küçük boyutlu madde, cisim.

Çözelti : Çözünme sonucu ortaya çıkan madde.

Miktar : Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik. Ölçü.

Optik : Görme ile ilgili olan. Fizik biliminin ışık olaylarını inceleyen kolu. Gözlükçü.

Tayin : Ne olduğunu anlama, gösterme, belirtme, kararlaştırma. Atama. Tayin, atama.

 

Stand : Kullanılmadığı zamanlarda gitarı dengede tutmak için altına yerleştirilen sehpa.

Saçma : Saçmak işi. Yersiz, akla aykırı, tutarsız söz. Böyle söz söyleyen veya iş yapan. Bir tür balık ağı, serpme ağ. Akla uygun olmayan, pestenkerani, absürt. Avda kullanılan fişeklerin içine konulan, türlü boylardaki küçük ve yuvarlak kurşun tanesi. Yersiz bulunan.

Madde : Duyularla algılanabilen nesne. Bir cismi oluşturan öge, öz. Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri. Yasa, sözleşme, antlaşma vb. metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm. Boşlukta yer kaplayan, bir kütlesi olan her türlü varlık, özdek. Para, mal vb. ile ilgili şey. Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım. Molekül.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Diğer : Başka, özge, öteki, öbür.

Etmek : Bir işi yapmak. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Demek, söylemek. Eşit değer kazanmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Küçük ya da büyük abdestini yapmak. Bulmak, erişmek. Herhangi bir değerde olmak. Kötülükte bulunmak.

Cihaz : Aygıt, alet, takım. Çeyiz.

Karşı : Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi. İçin, hakkında. Bulunan yere göre önde, ileride olan. Karşılık olarak, mukabil. -e doğru. Karşıt, zıt, muhalif. Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı. Ön, kat, huzur. Yüzünü bir şeye doğru çevirerek.

Asılı : Asılmış olan, asma, asık, muallak. Asılmış bir biçimde.

Etme : Etmek işi.

Diğer dillerde Nefelometre anlamı nedir?

İngilizce'de Nefelometre ne demek ? : nephelometer