Nerve türkçesi Nerve nedir
- Yüzsüzlük.
- Sinirlere hakim olma.
- Damar (yaprak).
- Arsızlık.
- Cesaret.
- Çaba.
- Küstahlık.
- Kuvvet.
- Sinir.
- Soğukkanlılık.
- Asap.
- Biyoloji alanında kullanılır.
- Cüret.
- Cesaretlendirmek.
- Metanet.
- Gayret.
- Birçok sinir telinin bir araya gelmesi ile oluşan yapı.
- Cesaret vermek.
Nerve ile ilgili cümleler
English: Ali wanted to kiss Mary, but he didn't have the nerve to try.
Turkish: Ali Mary'yi öpmek istedi fakat denemek için cesareti yoktu.
English: He had the nerve to take my car without asking.
Turkish: Sormadan arabamı almaya cüret etti.
English: Ali didn't have the nerve to do it again.
Turkish: Ali onu tekrar yapmaya cüret etmedi.
English: A nerve cell responds to a slight stimulus.
Turkish: Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.
English: Ali had the nerve to yell at the judge.
Turkish: Ali hakime bağıracak kadar sinirliydi.
Nerve ingilizcede ne demek, Nerve nerede nasıl kullanılır?
Nerve agent : Sinir gazı. Sinir etmeni.
Nerve block : Sinir bloğu. Sinir bloku.
Nerve block anesthesia : Sinir bloğu anestezisi.
Nerve cell : Çekirdek ve organellerin bulunduğu bir hücre gövdesi (perikaryon) ile bu gövdeden uzanan sitoplazmik uzantılardan (dendritler) ve aksondan meydana gelen, elektrik impulslarını taşımak için özelleşmiş sinir sisteminin temel hücreleri. nöron. Sinir hücresi. Sinir sisteminin bir parçası olan hücre. Nöron. Neron.
Nerve center : Komuta merkezi. Sinir merkezi. Merkez. Kalp.
Nerve endings : Sinir uçları.
Nerve ending : Periferal sinir sisteminin duygu veya motor sinirlerinin periferal bir organda sonlanan dallanmış ucu. Sinir ucu.
Nerve centre : Komuta merkezi. Sinir merkezi.
Nerve cord : Omurgasızlarda vücut boyunca uzanan sinir tellerinden oluşan demet veya gangliyonlar zinciri ve onları birbirine bağlayan sinir telleri. Sinir şeridi.
Nerve chord : Sinir kordonu.
İngilizce Nerve Türkçe anlamı, Nerve eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Nerve ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Guts : İç. Büzük. Bağırsaklar. Babayiğitlik. İçerik. Bağırsak. Enerji. Öz. Sindirim sistemi.
Assuredness : Kendine güven. Kendinden eminlik. Pişkinlik. Baskı altında soğukkanlılık. Kendini kontrol edebilirlik. Kesinlik.
Courage : Medeni cesaret. Yürek. Yüreklilik. Yiğitlik. Mertlik. Erlik. Mürüvvet. Babayiğitlik.
Emboldening : Teşvik etmek. Gaza getirme. Yüreklendirmek. Yüreklendirme. Teşvik etme. Cesaret verme.
Hardihood : Cesurluk. Dayanıklılık. Atılganlık. Tahammül. Yüreklilik.
Chivalries : Cömertlik. Şövalyelik örgütü. İncelik. Mertlik. Kahramanlık. Şovalye. Yüreklilik. Kibarlık. Şövalyelik.
Ardor : Hararet. Ateş. Heves. Şevk. Ateşlilik. Heyecan.
Resoluteness : Azimlilik. Azim. Sebat. Cesurluk. Kararlılık.
Energy : Enerji. Çalışmada, her türlü üretimin yaratılmasında, ulaşımda sayılı bir dayanak olan, bir bölümü elektrik, akaryakıt, kömür vb.; bir bölümü de rüzgar, su, güneş ısısı gibi kaynaklar ya da insan ve hayvandan sağlanan güçlerin tümü. Doğada çeşitli hallerde görünen iş yapabilme yeteneği. değişlik yollarla bir türünden ötekine dönüşebilen bellibaşlı erke türleri erkil, devimsel, elektriksel, ısıl, ışıl, kimyasal, çekirdeksel erkelerdir. Can. Canlı organizmalarda katabolizma sırasında meydana gelen iş görme kapasitesi. Bilgisayar, biyoloji, coğrafya, fizik, kimya, madencilik, sinema, televizyon, veterinerlik alanlarında kullanılır. Maddede var olan ve ısı ışık biçiminde ortaya çıkan güç. Taneciklerin devinimini ya da devinim yapabilme gerilimlerini ölçen nicelik. Erke.
Nerve synonyms : saphenous nerve, splanchnic nerve, nervus saphenus, nervus spinalis, depressor nerve, nervus ischiadicus, cubital nerve, nervus radialis, fibre bundle, musculospiral nerve, chutzpas, cheer, exertion, abacus bodies, aplomb, embolden, acacia, cheekiness, bolster, fascicle, abramis zone, nonchalance, angers, cool, a chromosome, cheek, efferent, comforts, nervus ulnaris, ardency, chivalry, sensory nerve, bring out.
Nerve zıt anlamlı kelimeler, Nerve kelime anlamı
Cowardice : Korkaklık. Cesaretsizlik. Alçaklık. Çekingenlik. Ödleklik. Namertlik.
Agreeable : Hazır. Kabul edilebilir. Uygun. Hemfikir. Uzlaşmacı. Mutabık. Hoş. Razı. Hoşa giden. İyi.
Nerve ingilizce tanımı, definition of Nerve
Nerve kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : One of the whitish and elastic bundles of fibers, with the accompanying tissues, which transmit nervous impulses between nerve centers and various parts of the animal body. As, fear nerved his arm. To give strength or vigor to. To supply with force.
Bu kısımda Nerve kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Nerve ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Nerve anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Nerve ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.