Nispet nedir, Nispet ne demek

Nispet; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

"Nispet" ile ilgili cümleler

  • "Zira melal devri uzadığı nispette teheyyüç kuvvetli ve devamlı oluyor." - R. H. Karay
  • "Bunu bana nispet yapıyor."

Nispet kısaca anlamı, tanımı:

Nispet etmek : Eşit tutmak, oranlamak.

Nispet kabul etmemek : Eşit tutmamak, oranlamamak.

Nispet vermek : Karşısındakini kızdırmak için ona gösteriş yapmak.

Nispeti olmak : İlgisi olmak, bağlantısı olmak.

Nispet eki : Sıfat yapmak üzere adlara getirilen ek, nispet i'si, yayınispi.

Nispetçi : Nispet vermek huyu olan kimse.

Nispeten : Oranla. Bir dereceye kadar, oldukça, nispetle.

Nispetle : Nispeten.

Nispetli : Oranlı.

Nispetsiz : Birbirine uymayan, farklı. Oransız.

Nispetsizlik : Oransızlık.

Boka nispetle tezek amberdir : "çok kötü bir şeyin yanında, ondan daha az kötü olanı güzel görünür" anlamında kullanılan bir söz.

Oran : İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, tenasüp. İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı. Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin. Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet, rasyo.

 

Bağıntı : İki ayrı veri grubu arasında bulunan ilişki derecesinin ölçümü, deneştirme, korelasyon. İki veya daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık veya eşitlik. İki veya daha fazla değişken arasındaki bağıntı. Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ. Görelik. Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi, bağlılık, korelasyon.

İlinti : Seyrek dikiş, teyel. İnsanlar arasındaki bağ. İç sıkıntısı. İki şey arasında ilgi, ilişki.

Kıskandırmak : Kıskanmasına yol açmak.

Üzmek : Üzüntü vermek. Bir şeyi gerip çekerek gevşetmek, sürterek aşındırmak.

İnat : Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme. İnatçı. Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim.

İlgi : Kimyasal şartlar eş veya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik. Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi. Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma. İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk, aidiyet.

Veya : Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut. Olacağı sanılan, seçime bırakılan şeyler ikiden çok olduğunda kullanılan bir söz.

İçin : Amacıyla, maksadıyla. Özgü, ayrılmış. Ant deyimleri yapan bir söz. Karşılığında, karşılık olarak. -den dolayı, -den ötürü. Oranla, göz önünde tutulursa. Süre belirten bir söz. Düşüncesince, kendince, göre. Uğruna, yoluna. Neden ve sonuç belirten bir söz. Hakkında.

 

Nispet vermek : karşısındakini kızdırmak için ona gösteriş yapmak. İlgili cümle: "“Yolun ortasında bir kolunu belime dolayarak bana şöylece nispet vermesin mi?”" O. C. Kaygılı.

Nispetçilik : Nispetçi olma durumu.

Nispet ile ilgili Cümleler

  • Ali kendini nispeten şanslı düşünüyor.
  • Ali nispeten hızlı konuşuyor.
  • O nispeten hızlı bir şekilde konuştu.
  • Ali onu nispet için yapıyor.
  • Bu tür sorunlar nispeten nadirdir.
  • Kullanması nispeten basit.
  • Bilgisayar nispeten yeni bir buluş.

Diğer dillerde Nispet anlamı nedir?

İngilizce'de Nispet ne demek? : n. spite, defiance, relation, relativeness, proportion

Fransızca'da Nispet : proportion [la]

Almanca'da Nispet : n. Maß

Rusça'da Nispet : n. соотношение (N)