Okşamak nedir, Okşamak ne demek
- Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak

- Hafifçe dokunmak.
- Benzemek, andırmak, hatırlatmak.
- Bir kimseyi hoşnut etmek.
- Hafifçe dövmek.
"Okşamak" ile ilgili cümle örnekleri
- "Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor." - H. Taner
- "Esen rüzgâr siliyor alnımdan kaderimi / Okşuyor saçlarımı, yüzümü, ellerimi" - E. B. Koryürek
- "Bu iki sarı birbirini okşuyor."
- "Mektuplarında onun onurunu okşayacak, endişelerini hafifletecek cümleleri artırdı." - Ç. Altan
Yerel Türkçe anlamı:
Okşamak
Benzemek, andırmak.
Benzemek.
Okşamak anlamı, tanımı:
Okşama : Okşamak işi.
Gönül okşamak : Birini hoş bir söz veya davranışla sevindirmek, iltifat etmek.
Gözü okşamak : Göze hoş görünmek.
Gururunu okşamak : Yüzüne karşı değerlerini belirterek bir kimseyi duygulandırmak.
Kulağı okşamak : Kulağa hoş gelmek.
Onurunu okşamak : Kişiliğini yüceltecek sözler söylemek veya davranışlarda bulunmak.
Ruhu okşamak : Duygulara hoş gelecek biçimde konuşmak veya davranmak. hoşa gitmek.
Zevkini okşamak : Bir şeyden hoşlanmak.
Sevgi : İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu.
Şefkat : Sevecenlik.
Belirti : Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane. Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun veya hastalığın belirlenmesine yarayan işaret, araz, semptom.
Gezdirmek : Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak. Herhangi bir biçimde giydirmek. Tanıtmak amacıyla dolaştırmak. Bir şeyi herkesin alması için dolaştırmak, sunmak. Sürterek, değdirerek hareket ettirmek. Bir şeyi başka bir şeyin üzerinde dolaştırarak dökmek.
Hafif : Sıkıntısız, ferah, rahat olarak. Kalınlığı veya yoğunluğu az olan. Güç veya yorucu olmayan, kolay. Önemli olmayan. Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa. Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı. Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek). Etkisi az olan, sert karşıtı. Gücü az olan, belli belirsiz. Çok dik olmayan (sırt, yokuş).
Vurmak : Etkisi bir yere kadar uzanmak. Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak. Hızla çarpmak. Piyango vb. çıkmak, isabet etmek. Bağlama, ilişkilendirmek. Tavla oyununda pulu kırmak. Amaçladığı şeye rast getirmek. Dokunmak, hasta etmek. Olduğundan başka biçimde görünmek. Desteklemek, dayamak. Sürmek. Uygulamak, basmak, koymak. Silahla yaralamak, öldürmek. Kadeh tokuşturmak. İçki içmek. Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak. Olumsuz yönde etkilemek. Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak. Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak. Duyulmak, hissedilmek. Üzerinde görünmek, üzerine düşmek, yansımak, aksetmek. Manevi olarak yaralamak. Çarpma işlemini yapmak. Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak. Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak. Takmak, koymak, bağlamak. Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak. Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek. Sırtına, omzuna yerleştirmek. Çıkmak. Hızla değmek, çarpmak.
Dokunmak : Tedirgin etmek, sataşmak. Hafifçe değmek. İlişkin, ilgili olmak, değinmek. Dokuma işi yapılmak. Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek. Karıştırmak. Sağlığını bozmak. Almak, kullanmak, el sürmek. İnsanın içine işlemek, duygulandırmak, etkilemek, koymak, batmak. Onur, anlayış vb. ile uyuşmaz bir durum ortaya çıkmak.
Hafifçe : Hafif olarak, hafif bir biçimde, belli belirsiz.
Dövmek : Ezmek. Çamaşır, halı vb.ni tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek. Ateşte ısıtılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek. Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak. Davul vb. çalmak, vurmak. Çarpmak, sertçe dokunmak. Çırpmak. Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek. Topa tutmak.
Bir : Ancak, yalnız. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Tek. Beraber. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Bu sayı kadar olan. Aynı, benzer. Sadece. Sayıların ilki. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı).
Hoşnut : Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan.
Etmek : Bir işi yapmak. Bulmak, erişmek. Küçük veya büyük abdestini yapmak. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Kötülükte bulunmak. Demek, söylemek. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Herhangi bir değerde olmak. Eşit değer kazanmak.
Benzemek : İki kişi veya nesne arasında birbirini andıracak kadar ortak nitelikler bulunmak, andırmak. Sanısını uyandırmak, gibi görünmek.
Andırmak : Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak.
Hatırlatmak : Anımsatmak.
Okşamak ile ilgili Cümleler
- Ali köpeğini okşamak için elini aşağıya uzattı.
- Ali köpeğini okşamak için eğildi.
- Rusçada "okşamak, sevgi" ile "bayağı gelincik" sözcükleri eşsesli ve muhtemelen etimolojik olarak ilişkilidirler.
Diğer dillerde Okşamak anlamı nedir?
İngilizce'de Okşamak ne demek? : v. caress, pat, stroke, fondle, pet, canoodle, dandle, grope
Fransızca'da Okşamak : caresser, cajoler, câliner, effleurer, flatter
Almanca'da Okşamak : v. hätscheln, kraulen, streicheln, tätscheln
Rusça'da Okşamak : v. гладить, поглаживать, ласкать, прикасаться, трепать, выгладить, погладить, прикоснуться, потрепать, истрепать

Bu kısımda Okşamak nedir? Okşamak ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Okşamak tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Okşamak hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.