Olan nedir, Olan ne demek
Yerel Türkçe'deki anlamı:
Oğlan.
Oğlan, erkek çocuk.
Vakia, olan.
Oğlan.
Oğul, evlat.
Olan ile ilgili Cümleler
- Olan bir şey yok.
- Olanlar hakkında bir çok sorun olduğuna eminim.
- Kurşun, sembolü Pb olan kimyasal bir elementtir.
- Olanlar için Tom'u suçlama.
- Olan her şeyi bana söylemeni istiyorum.
- Biraz da etrafında olup bitenlere dikkat etsen iyi edersin.
- Bize oldu olanlar!
- Milattan önce 384 ve 322 yılları arasında yaşamış olan Aristo, Dünya'nın yuvarlak olduğuna inanıyordu. Dünya'nın evrenin merkezi olduğu; Güneş'in, Ay'ın ve bütün sabit yıldızların da onun çevresinde döndüğü görüşündeydi.
- Olanları durdurmak için bir şey yapamam.
- Ali Meryem'e olan bitenden bahsetmeyeceğini söyledi bana.
- Olanlar için beni suçlama.
- Olanı değiştiremeyiz.
- Ali olanlar için kendini suçladı.
- Olanları değiştiremiyorum.
- Köşede 24 saat açık olan küçük bir dükkan var.
- Elbette tanıyamazsınız çünkü gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş.
Olan ile ilgili Atasözü veya Deyim
adam olana bir söz yeter : anlayışlı olan kimse için bir şeyin bir kez söylenmesi yeterli olur anlamında kullanılan bir söz.
adam olana çok bile : layık olmadığı, hak etmediği hâlde kişinin beklentisi daha fazla olduğu durumlarda kullanılan bir söz.
al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (veya gocunsun) : bir yolsuzluğun suçluları aranırken o işte kusuru olan kişi telaşlanır anlamında kullanılan bir söz.
arı bey olan kovana üşer : halk, kendisine önderlik edecek kişinin çevresinde toplanır anlamında kullanılan bir söz.
arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur : çalışkan kişileri olan aile ve toplumlar, her yerde bol kazanç elde ederler anlamında kullanılan bir söz.
arif olan anlar (veya anlasın) : herkesin anlayacağı kadar açık söylenmeyen bir sözün gerçek anlamını kavrayanlar için söylenen bir söz.
bal olan yerde sinek de olur : güzel şeylerin çevresinde, ondan yararlanmak isteyen asalaklar dolaşır anlamında kullanılan bir söz.
balı olan bal yemez mi : bir kimsenin elinde başkasına verilecek veya satılacak bir şey bulunması, ondan kendisinin de yararlanmasına engel değildir anlamında kullanılan bir söz.
baş olan boş olmaz : bir yerde baş olan kimse taşıdığı değer dolayısıyla o yere gelmiştir anlamında kullanılan bir söz işbaşındaki kişinin işi çoktur anlamında kullanılan bir söz.
er olan ekmeğini taştan çıkarır : azimli kimse geçim yolunu bulmak için en güç işlerle bile uğraşmaktan yılmaz anlamında kullanılan bir söz.
gözden ırak olan gönülden de ırak olur : ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır anlamında kullanılan bir söz.
gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz : her zaman çıkar peşinde koşan kişi, tehlikelerden uzak kalamaz anlamında kullanılan bir söz.
horozu çok olan köyde sabah geç olur : karışanı çok olan işlerden sonuç güç alınır anlamında kullanılan bir söz.
kılavuzu karga olanın burnu boktan kalkmaz : kötü kimsenin arkasına düşen kişinin başı dertten kurtulmaz anlamında kullanılan bir söz.
malı ongun olanın adı angın olur : malından çok ürün alan kişinin adı her yerde anılır anlamında kullanılan bir söz.
olan oldu : iş işten geçti, artık yapacak bir şey kalmadı anlamında kullanılan bir söz.
olan (veya olup) biten : meydana gelen olaylar, ortaya çıkan durum veya oluşan her şey.
olanak sağlamak (veya tanımak) : bir işin olmasına elverişli ortamı hazırlamak.
oldu olanlar : hoş olmayan, kötü birtakım olaylar oldu anlamında kullanılan bir söz.
sebep olan sebepsiz kalsın : herhangi bir kötü duruma yol açanlar için kullanılan bir ilenme.
yarası olan gocunur (veya gocunsun) : bir işte sorumlu aranırken kusuru olan kimse telaşa düşer anlamında kullanılan bir söz.
Olan tanımı, anlamı
Birbirinin tersi olan fonksiyonlar : G fonksiyonunun tanım bölgesindeki her y için f(g(y))=y ve f fonksiyonunun tanım bölgesindeki her x için g(f(x))=x koşullarını sağlayan f ve g fonksiyonları
Bizim olan : Kadınların kocalarına seslenmek için kullandıkları söz.
Gelişmekte olan küçük ada ülkeleri : Sınırlı kaynakları, uzaklıkları, doğal felaketlere açık olmaları, dış şoklar karşısındaki kırılganlıkları ve dış ticarete aşırı bağımlılıklarıyla bilinen az nüfuslu ada ülkeleri.
Gerilimli olan : Drama, yani oyun türüne ilişkin özellik. Zaman ve öykü yönünden gerilimli ve etkili, yoğunluğu olan yapıt. Oyun türü ile kesin ilintisi olmadan, içinde gerilim, çatışma, karmaşık olaylar bulunan herhangi bir yapıt ya da olay.
Gülünç olan : Komedyanın özünü belirleyen nitelik. Genel anlamı içinde, bir toplumsal olgu, insan davranışı, ahlak ölçütü ya da töreleri arasında ortaya çıkan ve tarih yoluyla belirlenen bağdaşmazlığı anlatan güzelduyusal kavram.
Kamu malı olan yapıtlar : Yasalarda belirtilen sürenin dolması ya da belirtilen öbür koşulların gerçekleşmesi ile kamunun yararlanabileceği duruma gelen yapıtlar.
Kendiliğinden olan süreç : Çekirdek bölünmesi, sıcak cisimden soğuk cisime ısı akışı gibi, iş yapabilen tersinmez süreç. Bu tür süreçlerde daima Gibbs fonksiyonu azalır ve entropi artar.
Olana aykırı koşullu önerme : Olmuş bir durumu olmamış sayarak tutumları ölçmeye yarayan anlatım.
Olanakçılık : Coğrafya koşullarının bölgesel halk kültürlerini etkilemelerine karşın onların kimliklerinin oluşumunda hiçbir görevlerinin olmadığına ilişkin düşünüş, bk. coğrafya okulu, halk kültürü, karşılığı insanbilim okulu.
Olanaklı bileşimler : Olasılık kuramında birden çok biçimde gerçekleşebilen bileşik bir olay için aynı birimlerin yinelenmemesi durumunda belirebilecek tüm olanaklı bileşimlerin sayım kuralı.
Olanaklı birey : Gerçek ya da gerçek olmayan bir tamdurumda varolan birey.
Olanaklı durumlar kuralı : Olasılık kuramında birden çok biçimde gerçekleşebilen bileşik bir olay için, aynı biçimin birden çok belirip belirlenmediğine bakmaksızın belirebilecek tüm olanaklı durumların sayım kuralı.
Olanaklı düzenler kuralı : Olasılık kuramında birden çok biçimde gerçekleşebilen bir olay için aynı biçimin birden çok yinelenmemesi durumunda belirebilecek tüm olanaklı düzenlerin sayım kuralı.
Olanaklı ikili sayısı : İkili karşılaştırmalar ölçeğinde değerlendirmelere konu olan ve kullanılan sınar sayısına göre değişen ikili bileşimlerin sayısı.
Olanaklı sonuçlar : Bileşik bir olayın gerçekleşebileceği tüm biçim ya da durumlar.
Olanaklı şart kipi : Olanaksız şart kipi dışında olarak bütün şartkiplerinin ortak adı.
Olanaksız olay : [Bakınız: kesin olay].
Olanaksız şart kipi : Hikâye dilek-şart kipi, dilek anlatmadığı vakit olmamış veya olmıyacak bir işe bağlı şart anlatır: Gelseydi görürdün gibi ki, "gelmediği için görmedin" yerindedir. Aynı kipin tek bir cümle halinde kullanılıp şartlanan tümcesi eksik olursa umutsuz bir dilek anlatır (OLANAKSIZ DİLEK KİPİ, Optatif irréel: Elime geçseydi! gibi).
Olanaksız üçleme savı : Dışa açık bir ekonomide; sabit döviz kuru, serbest sermaye hareketi ve bağımsız para politikasının birlikte yürütülemeyeceği savı.
Olanaksızlaştırma : Olanaksızlaştırmak işi, imkânsızlaştırma.
Olanaksızlaştırmak : Olanaksız duruma getirmek, imkânsızlaştırmak.
Olanaksızlık önermesi : Hangi oylama türü olursa olsun ikiden fazla önerme içeren bireysel fonksiyonlardan toplumsal bir tercih fonksiyonuna geçmenin olanaksız olduğunu ileri süren ve Kenneth Arrow tarafından geliştirilen önerme.
Olancamal : Durağan mal, kalıt, bırakıt gibi para ile ölçülebilen hak ve borçların tümü.
Olancık : Yavrucak, oğul.
Olangı : Oklava.
Ödeme gücü olan : Borcunu ödeme yeteneği olan kişi.
Taksimi kabil olan : Bölünebilen.
Tiyamin tahribine neden olan bitkiler : Hayvanlar tarafından bulundukları meralarda tüketilmeleriyle tiyamin eksikliğine bağlı hastalığa neden olan atkuyruğu ve eğrelti otu gibi bitkiler.
Uzak olan : (karşılık: distal),Bir organizmanın, orta eksenine ya da bir parçasının bir bağlanma noktasına göre uzak olan parçası.
Üretim olanakları eğrisi : Bir ekonomide belli bir dönemde veri teknoloji ve tam işlendirme koşullarında, tüm üretim faktörleriyle ençok üretilebilecek iki mal veya mal grubu bileşimlerinin geometrik yeri. [Bakınız: ürün dönüşüm eğrisi].
Yakın olan : (karşılık: proksimal),Bir organizmanın orta eksenine ya da organizmanın herhangi bir parçasının bir bağlantı noktasına göre yakın olan bölgesi.
Yapıt hakkı olan yapıt : Kimi ülkelerde kütüğe yazılarak korunan, belli süresi henüz geçip kamuya mal olmamış ve yasalarda belirtilmiş koşulları taşıyan yapıt.
Yapıt hakkı olan yapıtların sınıflandırılması : Yapıt hakkı olan yapıtların bir temele göre sınıflara ayrılması.
Yineleme olanağı : Sağlanan sonucun her zaman sağlanabilmesi, üretilebilirliği.
Yüzlü olanak : Onlu sınıflama yönteminde yerin kitaplara az gelmesi durumunda, örneğin 1-9 yerine 11-99'a baş vurma.
Olanak : İmkân.
Olanaklı : Olma ihtimali bulunan, kabil.
Olanaksız : Olanağı olmayan, olma ihtimali bulunmayan, gayrimümkün, imkânsız.
Olanaksızlaşma : Olanaksızlaşmak işi, imkânsızlaşma.
Olanaksızlaşmak : Olanaksız duruma gelmek, imkânsızlaşmak.
Olanaksızlık : Olanaksız olma durumu, imkânsızlık.
Olanca : Bütün, elde bulunanın hepsi.
Diğer dillerde Olağanüstü yitirce anlamı nedir?
İngilizce'de Olağanüstü yitirce ne demek ? : extraordinary loss
Bu kısımda Olan nedir? Olan ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Olan tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Olan hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.