Olgunlaşma nedir, Olgunlaşma ne demek

  • Olgunlaşmak işi

"Olgunlaşma" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Çocuğun gelişmesi bir ölçüde olgunlaşma, bir ölçüde öğrenme yoluyla olur."

Biyoloji'deki anlamı:

Tam bir şekilde farklılaşmış ve işlevsel duruma geçmiş olan ergin olma durumu; eşeysel olgunluğa erişme. Matürasyon.

Eğitim alanındaki sözlük anlamı:

Kalıtım ve çevre koşulları arasında etkileşim sonucu olan biyolojik gelişme.

Bireyin davranışlarında öğrenme ve alıştırma yapma yoluyla değil de büyüme sürecinin doğal sonucu olarak görülen değişme.

Bedensel, fizyolojik ve sinirsel gelişme dolayısıyle bir organizmanın özelliklerinde görülen değişmeler.

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Tam olarak farklılaşmış ve işlevsel duruma geçmiş olan ergin olma durumu, eşeysel olgunluğa erişme, matürasyon.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Erken evresi körpe, geç evresi kartlaşmış olarak ifade edilen bitkinin gelişim evresi, vejetasyon.

Zooloji alanındaki anlamı:

(karşılık: matürasyon), (Lat. maturus = olgun): Eşeylik organlarında indirgeme bölünmesi sonucu eşeylik gözelerinin gelişmelerinin tamamlanması ve dolayısıyla bireyin eşeylik olgunluğu erişmesi.

Bilimsel terim anlamı:

Canlı varlığın kalıtım ve çevrenin etkileşimi ile birbirini izleyen olgunluk düzeylerine ulaşması.

 

İngilizce'de Olgunlaşma ne demek? Olgunlaşma ingilizcesi nedir?:

ripening, maturation, vegetation

Fransızca'da Olgunlaşma ne demek?:

maturation

Olgunlaşma hakkında bilgiler

Olgunlaşma, öğrenme yaşantılarından bağımsız, biyolojik olarak kalıtım tarafından kontrol edilen değişmedir. Gelişim sürecinin önemli bir kavramıdır. Olgunlaşma, öğrenmenin ön koşuludur.

Olgunlaşmanın, yaş, zeka ve sinir sisteminin koordinasyonu olmak üzere üç temel alt kavramı vardır. Örneğin, bir çocuğun okuma ve yazma öğrenebilmesi için zihinsel ve sinirsel yapısı yaklaşık 6. yılda yeterli düzeye ulaşır. C. N. Morgan'a göre, olgunlaşma çevreden oldukça bağımsız olarak devam eder. Ancak çevresel koşullar, olgunlaşmayı hızlandırabilir ya da yavaşlatabilir. Örneğin; çok ağır beslenme bozuklukları, yürüme için kasların gelişimini geciktirebilir. Bu nedenle, olgunlaşmanın hem kalıtımın hem de çevrenin etkisinde olduğu söylenebilir.

Olgunlaşma ile ilgili Cümleler

  • Onlar olgunlaşmamışlar.
  • Büyümelisin ve biraz olgunlaşmalısın.
  • Sizin de biraz daha acı çekip olgunlaşmanızı istiyorum.
  • Olgunlaşmamı engellenmiş hissediyorum.
  • Ali genç ve olgunlaşmamış.
  • Sanırım Mustafa olgunlaşmamış.
  • O gerçekten olgunlaşmamış, Tom.
  • Sizler çok olgunlaşmamışsınız.

Olgunlaşma anlamı, kısaca tanımı:

Olgun : Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı (kimse), kâmil. Yenecek duruma gelmiş (meyve). Tamamlanmış, iyice işlenmiş (yazı, düşünce vb.).

Olgu : Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş. Varlığı deneyle kanıtlanmış şey. Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa.

 

Olgunlaşmak : Yazı, düşünce olgun duruma gelmek. İnsanın bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş olmak. Meyve olgun duruma gelmek.

Öğrenme : Öğrenmek işi.

Yaşantı : Yaşanılan bir an, hayatın bir bölümü. Yaşanılanlardan, görülenlerden, duyulanlardan, edinilenlerden sonra kişide kalan şey. Hayat tarzı, içinde yaşanılan şartların tümü, hayat.

Bağımsız : Herhangi bir kuruluşa, partiye bağlı olmayan kimse. Müstakil. Davranışlarını, tutumunu, girişimlerini herhangi bir gücün etkisinde kalmadan düzenleyebilen, özgür, hür. Bağımsız milletvekili.

Biyolojik : Biyoloji ile ilgili, dirim bilimsel.

Kalıtım : Çevre etkileriyle köklü olarak değiştirilemeyen özelliklerin, döllenme sırasında, dişi ve erkeğin kromozomları aracılığıyla bir kuşaktan ötekine geçmesi, soya çekim, irs, irsiyet, veraset.

Taraf : Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri. Bir şeyin belli bölümü, kısmı. Yön, yan, doğrultu. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri. Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi. Yöre, yer.

Kontrol : Bir şeyin gerçeğe ve aslına uygunluğuna bakma. Denetçi, kontrolör. Denetleme. Yoklama, arama.

Olgunlaşma aşamasındaki toplum : Modern teknoloji kullanımı ve kitlesel üretim yönteminin yaygınlaştığı, ekonomide sanayi kesiminin ağırlıklı hale geldiği Rostowgil büyüme aşamalarının dördüncüsü.

Olgunlaşma enstitüsü : Kız enstitüsünü, kız sanat ortaokulunu ve akşam kız sanat okulunu bitiren öğrencilerin seçtikleri meslek dallarında bilgi, beceri ve alışkanlıklarını geliştirerek yaşamlarını kazanmalarını ya da birer ev kadını olarak daha yeterli olabilmelerini sağlamak amacıyla açılan iki yıllık eğitim kurumu.

Olgunlaşma faktörü, mpf : Olgunlaşmamış yumurtada mayozun başlamasına yol açan, memeli ve diğer ökaryot hücrelerde, normal hücre devrinde mitozu başlatan, ilk defa Xenopus yumurtalarında bulunan heterodimerik, yani siklin A ya da B proteinleri ile, siklin bağımlı protein kinazdan (cdc2, cdk oluşan bir sitoplâzma protein faktörü. Mitoz başlatma faktörü, siklinler.

Olgunlaşma ilkesi : Öğrenmenin başarılı olabilmesi için konuların düzenlenmesinde öğrencilerin eriştikleri olgunluk düzeyinin dikkate alınması gerektiği ilkesi.

Olgunlaşma varsayımı : Belirli davranış biçimlerinin kalıtım yoluyla bir kuşaktan ötekine geçmekle birlikte, ortaya çıkabilmeleri için ilgili örgenlerin gelişip olgunlaşması gerektiği yolundaki görüş.

Olgunlaşma yeterliği : Yeterli bir olgunluk aşamasına erişildiği için belirli öğrenme durumları karşısında hazır ve güdülenmiş bulunma.

Olgunlaşma yetersizliği anemisi : Megaloblastik anemi.

Olgunlaşma-soysuzlaşma varsayımı : Doğumdan başlayarak canlının önce olgunlaşmanın doruğuna doğru geliştiği; bundan sonra ise çöküntünün başladığı görüşü.

Olgunlaşmamış rna : Yeni oluşmakta olan RNA. Meydana geldikten sonra herhangi bir değişikliğe uğramamış RNA.

Diğer dillerde Olgunlaşma anlamı nedir?

İngilizce'de Olgunlaşma ne demek? : n. maturation

Fransızca'da Olgunlaşma : maturation [la], développement [le], perfectionnement [le]

Almanca'da Olgunlaşma : n. Reife, Reifung

Rusça'da Olgunlaşma : n. дозревание (N), созревание (N)