Oluş nedir, Oluş ne demek
"Oluş" ile ilgili cümle
- "İlim devamlı oluş hâlindedir, boyuna yeni sorular sorar tabiata." - C. Meriç
- "Nadire Hanım bir bakıma kocasının büyük adam oluşuna seviniyor." - M. Ş. Esendal
Felsefi anlamı:
Olanaktan gerçekliğe geçiş.
Bir durumdan öteki duruma geçiş.
Sürekli değişim olayı.
Değişmez, zamandışı olan öze karşıtlık içinde, gerçekliğin değişen, değişim içinde olan öz belirtisi. 5-Değişmez olan, olmuş bitmiş varlıkla karşıtlık içinde, yaşamın oluşma, gerçekleşme, kendisini tamamlama niteliği. II. İncelenen bir konunun (bir varlığın, bir görevin, bir kurumun) oluşu; göz önüne alınan andaki durumuna değin gelişip oluşma biçimi. Yaşamın oluşumu, doğuşu ya da gelişmesi. Ayrıca: Tevrat'ın dünyanın oluşunu anlatan birinci kitabının başlığı.
(Lat. fieri < in fiere = oluş halinde) : I. Değişme süreci. Bu anlamda:
Orta Öğretim alanındaki anlamı:
[Bakınız: oluşma]
Oluş isminin anlamı, Oluş ne demek:
Erkek ismi olarak; Oluşma, meydana gelme, varlık kazanma. Kız ismi olarak; Oluşma, meydana gelme, varlık kazanma.
Bilimsel terim anlamı:
Bak. Süreç.
İngilizce'de Oluş ne demek? Oluş ingilizcesi nedir?:
becoming, genesis
Fransızca'da Oluş ne demek?:
cas
Oluş anlamı, kısaca tanımı:
Birey oluş : Yumurtanın döllenmesinden bireyin yetkin duruma gelmesine kadar geçirdiği gelişim evrelerinin bütünü, ontogenez, soy oluş karşıtı.
Ön oluş : Varlığın yoktan oluşmadığını, tohum durumunda, son derece küçük ve tam olarak önceden var olduğunu, sonradan büyüyüp geliştiğini ileri süren teori.
Dağ oluşu : Yer kabuğunun belli yerlerinde kıvrılma, kırılma ve yükselme olayları sonucu dağların oluşunu inceleyen bilim kolu, orojeni.
Oluşma : Oluşmak işi, teşekkül.
Oluşmak : Belli bir varlık kazanmak, ortaya çıkmak, meydana gelmek, teşekkül etmek, tekevvün etmek.
Oluşturma : Oluşturmak işi.
Oluşturmak : Oluşmasını sağlamak, meydana getirmek, teşekkül ettirmek, tekvin etmek.
Oluşturulma : Oluşturulmak işi.
Oluşturulmak : Oluşması sağlanmak, teşekkül ettirilmek.
Oluşuk : Oluşmuş. Bir jeoloji döneminde meydana gelmiş katmanlar dizisi.
Oluşum : Oluşma işi, teşekkül, teşkil. Katman, kütle, gök cismi vb.nin biçimlenme süreci.
Oluşumcu : Oluşumculuk yanlısı olan.
Oluşumculuk : İnsanın ruh dünyasında oluşan ve gelişen bir durumun yaşla geliştiğini ileri süren görüş.
Emsal oluşturmak : Örnek oluşturmak.
Kamuoyu oluşturmak : Bir düşünceyi yaygınlaştırmak ve halkın dikkati o düşünce etrafında toplamak ve yoğunlaştırmak.
Karasal oluşuk : Yer kabuğunun kara bölümündeki katmanlarında olan oluşuk.
Örnek oluşturmak : Benzerini sunmak.
Sıralı oluş : Birbirini takip etme, epigenez.
Sosyal oluşum : Zaman içinde insanların oluşturduğu toplumla ilgili sosyal değişim.
Soy oluş : Türlerin, ortaya çıktıkları zamandan bulundukları zamana kadar geçirdikleri gelişim evrelerinin tümü, filogenez, birey oluş karşıtı.
Vuku : Olma, meydana gelme.
Teşekkül : Kurulma. Belli bir varlık ve biçim kazanma. Örgüt.
Tekevvün : Oluş, oluşma, var olma, doğuş.
Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.
Öteki : Sözü edilen veya benzer iki nesneden önem ve konum bakımından uzakta olan. Mevcut kültürün içinde dışlanmış olan. Öbür, diğer. Diğeri, öbürü.
Geçiş : Herhangi bir durumdaki değişme, intikal. Bir parça süresince bir tondan başka bir tona atlama. Ses organlarının bir durumdan ötekine geçmesi. Resimde iki ayrı rengi birbirine bağlayan ara ton. Geçme işi.
Olma : Olmak işi.
Bir : Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Eş, aynı, bir boyda. Bir kez. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Sadece. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Sayıların ilki. Beraber. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Tek. Ancak, yalnız.
Oluş fiili : [Bakınız: Fiil] Cümlede yüklemin gösterdiği işin olma niteliği taşıdığını, yapana yöneldiğini belirten fiil: bulun-, gel-, doy-, piş-, büyü-, toplan- vb. karşıtı kılış fiili'dir.
Oluşabilme : Oluşabilmek işi.
Oluşabilmek : Oluşma imkânı veya olasılığı bulunmak.
Oluşat : Yaradılış, doğal yapı.
Oluşlu : Sağlıklı, sağlığı yerinde : Oluşlu bir çocuk.
Oluşma süresi : Bir fisyondan çıkan nötronların, başka fisyonlar oluşturabilmesi için gerekli olan ortalama süre.
Oluşmama : Agenezis.
Oluşturabilme : Oluşturabilmek işi.
Oluşturabilmek : Oluşturmaya gücü yetmek.
Oluşturtma : Oluşturtmak işi.
Oluş ile ilgili Cümleler
- Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir.
- Gelincik heykelciklerinden oluşan bir koleksiyonum var.
- Eğer popüler bir uygulama oluşturursanız bir gecede bir milyoner olabilirsiniz.
- Satürn buz ve tozdan oluşan 1000'den fazla halka ile çevrilidir. Halkaların bazıları çok ince ve bazıları çok kalındır. Halkalardaki parçacıkların boyutları çakıl boyutundan ev boyutuna kadar değişir.
- Bu cümle yedi sözcükten oluşur.
- Satürn'ün etrafındaki halkalar toz ve buzdan oluşurlar.
- Bir çember oluşturun ve el ele tutuşun.
Diğer dillerde Oluş anlamı nedir?
İngilizce'de Oluş ne demek? : n. occurrence
v. take shape, be formed, consist, consist of, occur, comprise, grow out of
Fransızca'da Oluş : action d'être, devenir [le]; génèse [la]; formation [la]
Almanca'da Oluş : die Entstehung
Rusça'da Oluş : n. становление (N), бытие (N)
Bu kısımda Oluş nedir? Oluş ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Oluş tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Oluş hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.