Oluk nedir, Oluk ne demek

"Oluk" ile ilgili cümle

  • "Oluklardan kol gibi buzlar sarkıyordu." - T. Buğra
  • "Değirmen oluğu."

Yerel Türkçe anlamı:

Çay ve dereden küçük akarsu.

Tenha

Suyun daralarak aktığı yer.

olgun, olgunlaşmış : Üzümler daha oluk değil.

Hayvanların yem yedikleri yer, yemlik.

Çeşme.

Kömürü vagondan kayığa yüklemek için kullanılan iskele.

Irmak.

Musluk.

Sepicilerin içinde derileri yıkadıkları ağaç tekne.

Değirmenin su deposu.

İçinde üzüm ezilen çam ağacından oyulmuş tekne.

Uylukkemiği.

Hayvanların yem yedikleri, su içtikleri taş ya da ağaçtan oyulmuş yalak.

Çeşme, pınar.

Ahır.

Bilişim alanındaki terim anlamı:

Bilgisayarla dış ortam arasındaki veri iletişimini sağlayan ve çevre birimleriyle ilişkili iletişim sorunlarının denetimini üstlenerek ana işlem biriminin bu yükten kurtulmasını sağlayan bilgisayar donanım bölümü. Giriş-çıkış oluğu.

Gök bilimleri ve Uzay alanındaki anlamı:

Ay yüzeyinde görülen uzun yarıklardan her biri.

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

Elektriksel imlerin aktarılmasında kullanılan, tek ya da iki yönde olabilen tek yol (alıcı oluğu, ses oluğu, seslendirme oluğu, yinelenim oluğu, ve benzeri).

 

[Bakınız: ses oluğu]

[Bakınız: seslendirme oluğu]

[Bakınız: alıcı oluğu]

Bir televizyon yayınında resim yayını ile buna bağlı ses yayınının kapsadığı yinelenim kuşağı; televizyon kuşaklarının ayrıldığı bölümlerden her biri.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Koyun, keçi yemliği. (Özgüney *Yalvaç -Isparta; Çömlekçi *Bor -Niğde)

Tavuk folluğu. (Kandilli *Bozüyük -Bilecik)

Çeşmelerde suyun yalağa aktığı kısım. (Akpınar -Amasya)

Yağmur sularını dam ya da çatıdan yere aktaran boru. (*Aksaray -Niğde)

Oluk isminin anlamı, Oluk ne demek:

Erkek ismi olarak; Olgun, olgunlaşmış. Irmak. Çay ve dereden küçük akarsu.

Bilimsel terim anlamı:

Yağış sularının aktığı yatay konumlu kanal.

Metal saç, levha ve şeritlerde, birbirine koşut olarak uzanan dalgalanmalardan her biri.

İngilizce'de Oluk ne demek? Oluk ingilizcesi nedir?:

(input-output) channel, gutter, groove, furrow, cleft, chute, corrugation, channel, television channel

Fransızca'da Oluk ne demek?:

aqueduc, canal, gouttière, conduit, méat

Oluk anlamı, kısaca tanımı:

Oluk gibi akmak : Çok bol ve arası kesilmeden gelmek.

Oluk oluk : Pek çok.

Olukçuk : Küçük oluk. Bazı organların yüzeyinde bulunan çentikler.

Oluklaşma : Oluklaşmak işi.

Oluklaşmak : Oluk durumuna girmek, oluk görünümü almak.

Oluklu : Üstünde yol yol olukları bulunan. Oluğu olan.

Boru : Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz vb. aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir. Borazan.

Yağmur : Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı, yağar, yağış, baran, bereket, rahmet. Çokluk, bolluk. Çok ve sık düşen, gelen şey.

 

Damla : Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı. Damla biçiminde olan (ziynet). Çok az miktar. Damlalıkla kullanılan ilaç. Kalbe inen inme, felç.

Kenar : Bir şeyi çevreleyen çizgi. Yan. Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka. Pervaz, çizgi, antika, baskı vb. çevre süsleri. Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri. Merkezden uzak olan, kuytu, ıssız, sapa, tenha yer.

Topla : Üç parmaklı dirgen.

Yatay : Durgun bir su yüzeyine veya zemine paralel, düşey doğrultusuna dikey olan, ufki.

Konum : Bir kimsenin veya bir şeyin bir yerdeki durumu veya duruş biçimi, pozisyon. Yeryüzünde bir noktanın, enlem ve boylamların yardımıyla bulunan yeri, konuş. Bir şehrin uzak ve yakın çevresiyle her türlü ilişkisini sağlayan ve şehrin gelişmesini etkileyen coğrafi şartlarının bütünü.

Bir : Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Ancak, yalnız. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Sayıların ilki. Sadece. Bir kez. Tek. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Eş, aynı, bir boyda.

Üzerinde : Üstünde. ... ile ilgili, üzerine.

Yol : Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik. Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntem. Hile, tuzak. Yolculuk. Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi. İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer. Gidiş çabukluğu, hız. Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik. Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer. Kez, defa. Gaye, uğur, maksat. Düğünde, oğlanevinin kızevine verdiği para, mal veya armağan. Kumaşta bulunan çizgi. Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi.

Oluk genişliği : Televizyon yayınlarına ayrılan ve belli bir kuşağın oluk sayısını belirleyen ölçün oluk eni.

Oluk karışması : Aynı olukta çalışan televizyon yayaçlarının birbirini etkilemesi.

Oluk sayısı : Her kuşaktaki olukları ayrı ayrı belirten, oluk seçiciye yazılarak oluk seçmeyi sağlayan sayılar.

Oluk seçici : Almaçta, istenilen oluktaki izlenceyi alabilmek için almacı bu oluğa ayarlayan düzen.

Oluk seçme : İstenilen izlenceyi alabilmek için almacı oluk seçici yardımıyla belirli bir oluğa ayarlama.

Oluk seçme düğmesi : Almaçların önünde yer alan ve elektronik oluk seçmeyi sağlayan düğmeler. (Bu düğmelerin arkasında ya da yanında, oluk seçiciyi istenilen oluk sayısı üzerine getiren ince ayar düğmesi de yer alır).

Oluk sığası : Belli bir olukta, birim süre içerisinde işlem görebilecek en büyük ikil sayısı. Birim olarak ikil /saniye ya da Baud kullanılır. Verilen bir iletişim dizgesinde, bir oluktan saniyede gönderilebilecek imlem sayısı.

Oluk sıklığı : Bir iletişim dizgesinde tek bilgi birimini taşıyan sıklık kuşağı.

Oluk vadi : (coğrafya)

Olukbaşı : Aydın şehrinde, Bozdoğan ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Denizli şehri, Kelekçi Bucağı Kastamonu şehri, Taşköprü belediyesi, merkez bucağına bağlı bir bölge. Muğla ilinde, Milâs ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Sinop şehri, Durağan belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge. Sivas şehri, Hafik ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.

Oluk ile ilgili Cümleler

  • Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
  • Muiriel'in aklı olukta.

Diğer dillerde Oluk anlamı nedir?

İngilizce'de Oluk ne demek? : n. trough, gutter, channel, conduit, groove, chute, chamfer, chase, flute, gangway, gouge, gully, gully drain, rabbet, riffle, runnel, slot, spline, throat

Fransızca'da Oluk : gouttière [la], rainure [la], descente [la], canal [le], conduit [le]

Almanca'da Oluk : n. Dachrinne, Hohlkehle, Kannelierung, Riefe, Rinne

Rusça'da Oluk : n. желоб (M), паз (M), фаска (F), водовод (M)