On nedir, On ne demek

  • Dokuzdan sonra gelen sayının adı.
  • Bu sayıyı gösteren 10 ve X rakamlarının adı
  • Dokuzdan bir artık.

Yerel Türkçe anlamı:

Çok, bol

Uzun süre ekilmeyip sertleşen bakımsız toprak.

Gelişme, büyüme.

Olgun: Sizin armut çok on.

Çok, bol, verimli.

Boş.

Sağ.

Kazanç : Bu işin hiç onuyokki.

On// ayun ondordi: dolunay

Yüz : Bu kumaşın tersi onu birdir.

Kimya'daki anlamı:

Ketonları gösteren son ek, propanon (dimetil keton): 2-bütanon (etil metil keton) gibi.

İngilizce'de On ne demek? On ingilizcesi nedir?:

-one

On hakkında bilgiler

Balıkesir'in plakasıdır.

On ile ilgili Cümleler

  • On altı kilometre yürüyüp, on dakika dinlenip, tekrar yürüdüler.
  • Ali gelecek yıl on üç yaşında olacak.
  • Sıfır, bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
  • Neptün'ün bilinen on üç uydusu vardır.
  • "Şu anda saat kaç?" "Saat on."
  • On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
  • Bir on yılda kaç tane yıl var?
  • On altı yaşımdan beri çalışıyorum.
  • Saat on.
  • O on dakika bekledi.

On kısaca anlamı, tanımı:

On defa : Pek çok.

On parmağı boğazında olmak : İsteği yapılmadığında sıkıntıya düşmek, düşürmek.

On parmağında on hüner olmak : Elinden her iş gelmek, çok becerikli olmak.

 

On parmağında on kara : Herkesi lekelemek huyu olanlar için kullanılan bir söz.

Onaltılık : Birlik notanın on altıda biri uzunluğunda nota.

On ayaklılar : Çeşitli ıstakoz, yengeç ve karides türlerini içine alan eklem bacaklı kabuklular takımı.

Onbaşı : On ere kumanda eden asker, erin üstündeki ilk rütbe.

Onbeşli : Rumi takvime göre, 1899 veya 1900 yılında doğanlar arasından Birinci Dünya Savaşı'na çağrılan (kimse).

On binlerce : Pek çok, çok sayıda.

On binlik : On bin lira değerinde kâğıt para.

Onbiraylık : Çuha çiçeği.

On birli : Dizeleri on bir heceli şiir. On bir dereceyle ayrılan iki noktanın aralığı. Bentleri on bir dizeden oluşan manzume.

Ondörtlük : On dört mermi atan bir tabanca türü.

Onikiparmak bağırsağı : Mideden sonra gelen ince bağırsak bölümü.

Onikitelli : Tambura cinsinden, on iki teli olan bir halk çalgısı.

On milyonluk : On milyon liralık kâğıt para.

On para : Çok az (para).

Onsekiz : Ceza alanı.

Beşon : Kalınlığı beşe on santimetre ölçülerinde olan kereste.

Ayın on dördü : Dolunay.

Sonra : Yoksa, aksi hâlde. Daha ileri bir zamanda, müteakiben, önce karşıtı. Daha uzak ve ileri bir yerde. Makam, sıra, değer ve önemde arkada oluşu bildiren bir söz. Arkadan gelen bölüm veya zaman.

Gelen : Bir ışık kaynağından çıkıp bir aynanın yüzüne veya saydam bir cismin yüzeyine düşen (ışın). Gelme işini yapan (kimse veya nesne).

Adı : Bayağı. Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan. Aşağılık, alçak.

Bir : Beraber. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Bir kez. Aynı, benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Bu sayı kadar olan. Tek. Sayıların ilki. Ancak, yalnız. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Sadece. Eş, aynı, bir boyda.

 

Artık : Daha çok, daha fazla. Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü. (a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra. Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli. İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan.

On beş günlük : On beş günde bir yayınlanan (süreli yayın). On beş günde bir yayımlanan süreli yayına verilen ad.

On beşinci louis üslubu : (İçmimari) Fransa'da 1 Louis çağındaki rokokodan klasikçiliğe yönelen ve her iki anlayışın öğeleri ile yapılan döşeme eşyası.

On beyi : Onbaşı.

On bihmeg : Çok bol ürün vermek : Bu yıl zerdaliler oñ bihti.

On bir kere yüz bin : Bir milyon yüz bin.

On bir metre ödeği : Ödek alanı içinde yapılan kural dışı davranışlar nedeniyle, davranışı yapan oyuncunun takımı kalesine on bir metre uzaklıktaki belirli bir noktadan vuruş yapmak biçiminde belirlenen ödek. (Bu vuruşta ödek alanı içinde kaleci ve topa vuran oyuncudan başka hiç bir oyuncu bulunmaz.)

On bir metre yeri : Ödek alanı içindeki kural dışı davranışlar sonucu verilen ödek vuruşu sırasında topun konulduğu, iki kale direğinden alan içine dikey olarak uzanan 11 m. ilerdeki nokta.

On birisi : On birincisi.

On çizgili yılan : Pullu sürüngenler (Squamata) takımının, su yılanıgiller (Colubridae) familyasından, Batı Asya ve ılık Amerika bölgelerinde yaşayan, küçük, zararsız bir tür.

On dördüncü louis üslubu : (İçmimari) Fransa'da kral 1 Louis'nin adı ile ünlenen barok üslûp.

Diğer dillerde On anlamı nedir?

İngilizce'de On ne demek? : adj. activated; turned on

adv. forth; ahead; while continuing

prep. atop; as a part of; toward; from

Fransızca'da On : insan, insanlar; biri; biz; onlar

Almanca'da On : num. zehn

Rusça'da On : n. десятка (F), десяток (M)

adj. десятый

adv. вдесятером num. десять, десятеро