Organik nedir, Organik ne demek

Organik; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır. kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

"Organik" ile ilgili cümle

  • "Ne ki organik bütünlüğü ve büyüklüğü kalmamıştı." - S. Ayverdi
  • "Yaşadığı dünyada gerçekliklerle olan organik bağlantısını tümüyle yitirmiştir." - S. İleri

Kimya'daki anlamı:

Canlılarla veya canlıların ürettiği maddelerle ilgili olan.

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Organlardan oluşmuş yapı gösteren.

Canlı organizmadan elde edilen, yapısında karbon içeren.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Hidrokarbon zinciri veya halkası taşıyan maddeler.

Bilimsel terim anlamı:

Kökeni bitkisel ve hayvansal olan (özdek).

İngilizce'de Organik ne demek? Organik ingilizcesi nedir?:

organic

Osmanlıca Organik ne demek? Organik Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

uzvî

Organik hakkında bilgiler

Organik kelimesinin çeşitli anlamları ve ilgili makaleler vardır. Asıl anlamı, canlı bir şeyin parçası veya ondan meydana gelmiş bir şeyi anlatmak için kullanılır.

Organik ile ilgili Cümleler

  • Organik gıda yemek maliyetine değer mi?
  • O asıl branş olarak organik kimya okuyor.
  • Salisilik asit, bir organik bileşiktir.
  • Bu bakkal sadece organik gıda satıyor.
  • Sadece organik ürünler alırım.
  • Ali diyor ki sadece organik gıda yiyormuş.
  • Ali sadece organik gıda yediğini söylüyor.
  • Amonyum karbonat, organik bir bileşiktir.
  • Organik gıda genellikle daha pahalıdır.
  • Organik gıda yemek paraya değer mi?
 

Organik kısaca anlamı, tanımı:

Canlı : Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan. Hareketli, hayat dolu, dinamik bir biçimde. Hareketli, hayat dolu, dinamik. Canlı yayın. Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk), ateş parçası. Canı olan, diri, yaşayan. Güçlü, etkili.

Organik bağ : Bir teşkilat veya tüzel kişilikle arada bulunan ilişki. İş birliği veya çıkar ilişkisi sonucunda karşılıklı yarara dayanan ilişki.

Organik kimya : Karbon birleşiklerinin incelenmesini konu alan kimya bölümü, uzvi kimya.

Organik kütle : Birleşimindeki ögelerin büyük ve belirgin bölümü canlı varlıklardan oluşan kayaç.

Organik öge : Besinlere koruyucu olarak eklenen organik asitler ve bunların tuzları.

Organik tarım : İlaç vb. kimyasal maddeler kullanmadan yapılmış olan üretim biçimi, ekolojik tarım.

Organik ürün : Geliştirici veya olgunlaştırıcı bir kimyasal madde kullanılmadan doğal ortamda yetiştirilen ürün.

Organ : Bir görevi, bir işi yerine getirmekle yükümlü kuruluş. Vücudun, belirli bir görev yapan ve sınırları kesin olarak belirlenmiş bölümü, uzuv.

Organikçi : Organik kimya uzmanı.

Doğal : Yapmacık olmayan. Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan. Doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan, tabii, natürel. Katıksız, saf. Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi. Doğada olan, doğada bulunan. Kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış, yapay karşıtı.

 

Uzvi : Organik.

Güçlü : Nitelikleri ile etki yaratan, etkili. Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu. Şiddeti çok olan. Gücü olan, kuvvetli, yavuz.

Görev : Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi. Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş. Bir organ veya hücrenin yaptığı iş. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı iş, misyon. Resmî iş, vazife. Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. İşlev.

Getirmek : Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak. İleri sürmek. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar. Sebep olmak, ortaya çıkarmak. Bir makama atamak veya seçmek. İletmek, bildirmek. Erişmek veya eriştiğini sanmak. Gelmesini sağlamak. Sağlamak.

Yükümlü : Bir şeyi yapma zorunluluğu olan, memur, mükellef.

Kuruluş : Bir sefer kuvvetini oluşturan birliklerin yapısı. Yapı, yapılış, bünye. Kasılma. Kurulma işi. Topluma hizmet, üretim, tüketim vb. amaç ve görevlerle kurulan her şey, tesis.

Kelime : Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük.

İlgili : İlgilenmiş olan, ilgisi bulunan, alakalı, alakadar, müteallik.

Organik asit : Bir veya daha fazla sayıda karboksil grubu (-COOH) içeren bir bileşik. Sulu çözeltilerinde kısmen hidrojen iyonuna ayrışan, asetik asit, laktik asit, sitrik asit gibi zayıf asitler.

Organik asitler : (kimya)

Organik azot : Organik bileşiklere bağlı olan azot.

Organik baz : Aminler ve alkaloitler gibi organik bileşikler.

Organik bileşik : Canlı organizmanın özelliklerini gösteren ve karbon kapsayan bileşikler. Karbon-karbon bağı içeren kolayca yanabilen, yem içerisindeki yağ, protein, karbonhidratlar gibi geniş bir kimyasal bileşikler grubu.

Organik civalı bileşiklerle zehirlenme : Tohumluk tahıllarda mantar hastalıklarını önlemek için kullanılan organik cıva tuzlarının tüketimiyle, daha çok sığır ve domuzlarda oluşan akut veya kronik seyirli zehirlenme.

Organik fosfat : Nükleik asitlerin, fosfolipitlerin, fosfoproteinlerin, yüksek enerjili fosfat bileşikleri gibi moleküllerin yapısında bulunan fosfat.

Organik fosforlu bileşikler : Asetilkolinesteraz enziminin etkinliğini dönüşümsüz olarak engelleyen, böylece parasempatik uyarılı organlarda, otonom gangliyonlarda, nöromüsküler kavşaklarda ve merkezî sinir sisteminin kolinerjik kesimlerinde asetilkolin birikmesine neden olan zehirli bileşikler.

Organik fosforlu bileşiklerle zehirlenme : Asetilkolin birikimine ve parasempatik sinir sisteminin aşırı uyarılmasıyla belirgin, akut veya kronik seyirli, hayvan türlerine göre değişen klinik belirtilerle seyreden zehirlenme.

Organik gübre : (tarım)

Diğer dillerde Organik anlamı nedir?

İngilizce'de Organik ne demek? : [Organik] adj. organic, structural

Fransızca'da Organik : organique

Almanca'da Organik : adj. organisch

Rusça'da Organik : adj. органический