Ortay nedir, Ortay ne demek

Ortay; bir matematik terimidir. Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

  • Bir düzlem şeklin aynı yöndeki paralel bütün kirişlerini eşit parçalara bölen (çizgi).
  • Bir uzayı, bir yüzeyi eşit iki parçaya bölen (düzlem, çizgi)

Ortay ile ilgili Cümleler

  • Eğer Mustafa ortaya çıkmasaydı bana sürpriz olmazdı.
  • Ortaya çık.
  • Aniden bir sorun ortaya çıktı.
  • Ortaya çıkacak.
  • Ortaya oturmak istiyorum.
  • Ortaya çıkacağını düşünmedim.
  • Burak Tuğba'nın yasa dışı işlerini ortaya çıkarmak için uzun bir makale yazmaya karar verdi.
  • Küçük bir topluluk ortaya çıktı.
  • Güneş ortaya çıktı mı?
  • Başka bir sorun ortaya çıktı.
  • Ortaya ne atabileceğimizi görelim.
  • Yakında başka sorunlar ortaya çıktı.
  • Ortaya çıkmanı bekliyordum.

Ortay tanımı, anlamı:

Açıortay : Bir açıyı, ölçüleri birbirine eşit olan iki açısal bölgeye ayıran doğru parçası.

Kenarortay : Bir dikdörtgenin karşılıklı iki kenar ortasını birleştiren doğru parçası. Bir üçgende her tepeden karşı kenarın ortasına indirilen doğru parçası.

Orta : Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan. Yeniçeri Ocağında tabur. Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre. Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş. Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm. Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer. Orantı. Ne büyük ne küçük, midi. Ne uzun ne kısa, midi. İyi ile kötü arasındaki durum. Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen. Çankırı iline bağlı ilçelerden biri. İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat. Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri. Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer.

 

Ortaya almak : Her yanını çevirmek, kuşatmak.

Ortaya atılmak : İleri sürülmek, herkesin bilgisine sunulmak. bir kimse bir işi yapmak için kendini göstermek.

Ortaya atmak : Söylemek, ileri sürmek.

Ortaya balgam atmak : Bir iş kıvamındayken, biri herkesin zihnini bulandıracak bir söz söylemek.

Ortaya çıkarmak : Delilleriyle göstermek, ispat etmek.

Ortaya çıkmak : Yokken var olmak, meydana çıkmak, türemek. biri kendini göstermek.

Ortaya dökmek : Çıkarmak, göstermek. açıklamak.

Ortaya düşmek : Kadın orta malı olmak, sokağa düşmek.

Ortaya konuşmak : Sözü hiç kimseyi hedef almadan söylemek.

Ortaya koymak : Yaratmak, yapmak. herkesin görebileceği yere koymak. açıklamak.

Ortaya sürülmek : Anlatılmak, belirtilmek, söylenmek.

Ortaya yayılmak : Herkes tarafından duyulmak.

Acısı ortaya çıkmak : Olumsuz sonucu yavaş yavaş ortaya çıkmak.

Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez : "herkes bir iş yapar ancak istenildiği kadar güzel ve kusursuz olmaz" anlamında kullanılan bir söz.

 

İyot gibi ortaya çıkmak : İstemediği hâlde asıl niyeti ortaya çıkmak.

Kirli çamaşırlarını ortaya dökmek : Birinin ayıp, kusur veya suçlarını açıklamak, söylemek.

Düzlem : Ortam. Üzerinde girinti ve çıkıntı olmayan, düz, yassı. Üzerine, kesişen iki doğrunun her noktasının dokunması gereken yüzey, müstevi.

Aynı : Benzer. Başkası değil, yine o. Aralarında ayrım olmayan. Eski durumunda kalmış, değişmemiş.

Paralel : Yerküresi üzerinde çizildiği varsayılan, Ekvator'a paralel çemberlerden her biri. Aynı zaman içinde gelişen veya aynı özellikleri gösteren (olay, düşünce vb.). Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen, koşut, muvazi, mütevazi.

Kiriş : Bazı telli müzik araçlarında kullanılan, hayvan bağırsaklarından yapılmış olan tel. Yapılarda dört köşe kalın keresteden, demirden veya betonarmeden yapılmış yatay destek parçası. Kasların uçlarında bulunan, kasları kemiklere ve başka organlara bağlayan beyazımsı kordon, tendon. Ok atılan yayın iki ucu arasındaki esnek bağ. Bir eğrinin iki noktasını birleştiren doğru parçası.

Eşit : Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse). Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi.

Parça : Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Tane. Pasaj. Nesne. Müzik eseri. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Güzel, alımlı kız veya kadın. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey.

Bölen : Bir bölme işleminde bölünen sayının kaç eşit parçaya ayrıldığını gösteren sayı.

Ortaya düşmüşlük : İfadede kullanılan fikir ve mecazların pek kullanılmış olması hali.

Ortaya söylemek : Bir kimseyi belirtmeden genel olarak konuşmak.

Ortayamaç : Ağrı ili, Tutak ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Ortayayla : Rize şehrinde, Çamlıhemşin ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Van kenti, Kocapınar bucağına bağlı bir yer.

Ortayazı : Amasya ili, Suluova belediyesi, merkez bucağına bağlı bir bölge. Diyarbakır şehrinde, Ergani ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge. Isparta kenti, Senirkent ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Van ilinde, Albayrak nahiyesine bağlı bir yer.

Ortaybilim :

Ortayıl : Cemre.

Ortayokuş : Ağrı ilinde, Murat bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Ortayol : Rize şehrinde, Pazar ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir bölge. Şanlıurfa şehrinde, Halfeti ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer. Van şehrinde, Başkale ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Ortayuvar : Yer havayuvarında katyuvarının üzerinde, sıcaklığın azaldığı, yaklaşık 60 km. ile 80 km. arasındaki katman.