Paşa nedir, Paşa ne demek

Paşa; bir askerlik terimidir.

"Paşa" ile ilgili cümleler

  • "O ne paşa çocuk."
  • "Yanımdakilerden bu sarışın ve kibar tavırlı paşanın kim olduğunu sordum." - İ. A. Gövsa
  • "Talat Paşa. Ziya Paşa."

Yerel Türkçe anlamı:

Konuk.

Oğlan çocuk (alay yollu).

Büyük kardeş, ağabey.

Saygı değer hanımlara verilen ad.

Paşa, general; köklü ailelerden gelen kadın ve erkeklere verilen unvan; çağırma sözü olarak: bey; efendim

Baba.

Tarih'teki anlamı:

Osmanlılarda, sancakbeyi ve daha yüksek aşamalardaki yöneticilere, albaydan daha yüksek aşamadaki askerlere, beylerbeyi ve vezirlere; Fatih Sultan Mehmet zamanına kadar yüksek bilimsel aşamalı kişilere verilen san. Yeniçeri ocağının kaldırılmasından sonra, daha çok general karşılığı olarak kullanılmış, daha sonra çıkarılan sivil aşamalardan mirülümera, beylerbeyi ve vezir aşamalarına yükselenlere de paşa denilmiştir.

Diğer sözlük anlamları:

Saygı veya sevgi hitabı.

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Manisa ili, Saruhanlı ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

Paşa hakkında bilgiler

Paşa, Osmanlı Devleti zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan. Bunun yanında Osmanlı himayesindeki Mısır baş yöneticilerine de paşa unvanı verilmiştir.

 

Sözcüğün Eski Türkçedeki erkek evlat anlamına gelen beşe kelimesinden geldiği veya 'baş ağa' sözcüklerinin birleşmesiyle oluştuğu düşünülmektedir. Bunun yanında baş isim gövdesine -A isimden isim yapan yapım eki getirilerek en üstte, başta olan anlamında türetilen bir kelime olduğu da düşünülebilir. İskender Pala da sözcüğün "beşe" sözünden geldiğine Od adlı romanındaki şu sözlerle işaret etmiştir: "Çelebi Faruk, Lokman Beşe'nin babasıydı demek. Üç yıldır bunu hiç bilmemiştim. Oysa "Paşa" demesinden anlamalıydım." Günümüzde Lâkap ve Unvanların Kaldırılması Hakkındaki Kanun ile yasak olmasına rağmen (26 Kasım 1934) pek çok kesimde general rütbeli subaylar için yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca paşa Türkçe kökenli bir kelime olmasına rağmen yabancı tamlamaların içinde kullanılmıştır.

Paşa ile ilgili Cümleler

  • O işe girersen paşalar gibi yaşarsın.
  • Şemsi Paşa pasajında sesi büzüşesiceler.
  • Türkiye'de, çağdaş anlamda ilk cam fabrikası, 1934 yılında İstanbul Paşabahçe'de kuruldu.

Paşa anlamı, kısaca tanımı:

Osmanlı : Düşündüğünü çekinmeden, açıkça söyleyen, bulunduğu toplulukta yetki sahibi olan. XIII. yüzyılda Osman Gazi tarafından Anadolu'da kurulan ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra dağılan büyük Türk imparatorluğunun uyrukları.

Devlet : Bu tüzel varlığın yönetim organları. Büyüklük, mevki. Mutluluk. Talih. Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık.

 

Zaman : Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı. Belirlenmiş olan an. Çağ, mevsim. Dönem, devir. Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit. Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri. Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit.

Sivil : Üniforma veya özel giysi giymemiş olan (kimse). Çıplak, çırılçıplak. Resmî olmayan giysi. Asker sınıfından olmayan (kimse). Askerî olmayan. Özel bir biçimde olmayan, üniforma olmayan (giysi). Sivil polis.

Memur : Yükümlü. Devlet hizmetinde aylıkla çalışan kimse, görevli.

Albay : Rütbesi yarbay ile tuğgeneral arasında bulunan ve asıl görevi alay komutanlığı olan üstsubay, miralay.

Üstün : Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha. Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan.

Rütbe : Subay, astsubay ve polislerin sahip olduğu derece, mevki. Mertebe, derece, paye.

Asker : Yurdunu iyi koruyan, kahraman özelliği taşıyan. Orduda görev yapan erden generale kadar herkes. Er. Topluluk düzenine saygısı olan, disiplinli. Askerlik görevi veya ödevi.

Unvan : San.

General : Kara ve hava kuvvetlerinde albaylıktan sonra gelen ve mareşalliğe kadar olan yüksek rütbeli subaylara verilen genel ad.

Paşa gibi yaşamak : Bolluk içinde yaşamak, bey gibi yaşamak.

Paşa gönlü bilir : "ne yapacaksa yapsın, kendisi bilir" anlamında kullanılan bir söz.

Paşa olmak : Fazlaca içki içmiş olmak.

Paşa ağacı : Kerestesi açık sarı veya yeşilimsi renkte, iri gözenekli, genellikle kaplama olarak kullanılan değerli bir mobilya ağacı.

Paşababa : Paşalık yapmış dede.

Paşaçadırı : Begonyagillerden, kalp biçimindeki yapraklarının altı kırmızımtırak, üstü koyu yeşil, gövdesi sürünücü ve etli bir süs bitkisi (Begonia feasti).

Paşa çayı : Çok açık ve ılık çay.

Paşa kapısı : Hükûmet konağı.

Paşa paşa : Uslu uslu, güzel güzel. İstese de istemese de.

Paşazade : Paşanın çocuğu. Rahatına düşkün, gösterişi seven kimse.

Kaptan paşa : Kaptanıderya.

Kaptanpaşakuzusu : Dalga tepelerinin çatlamasıyla oluşan, deniz üzerinde dizi hâlinde görünen beyazlık.

Paşalı : Paşa sanını alan büyük devlet adamlarının yakın hizmetinde bulunan gedikli ağa.

Paşalık : Paşa unvanı veya paşa olma durumu. Bir paşanın yönetimindeki bölge.

Ayaz paşa kol geziyor : "dışarıda çok soğuk var" anlamında kullanılan bir söz.

Gelen ağam giden paşam : "yönetim kimde olursa olsun benim için fark etmez" anlamında kullanılan bir söz.

Lala paşa eğlendirmek : İşini gücünü bırakıp karşısındakinin hoş vakit geçirmesini sağlamak.

Cumhuriyet : Cumhuriyet altını. Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi.

Dönem : Yarıyıl. Belli özellikleri olan zaman parçası, periyot. Yasama meclisinin iki seçilişi arasındaki süre, devre. Bir çağ içinde belli özellikleri olan sınırlı süre.

Ağırbaşlı : Değeri çok olan, ağır. Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi, hoppa karşıtı. Gösterişli.

Himaye : Koruma, gözetme, esirgeme, koruyuculuk, gözetim. Kayırma, elinden tutma.

Mısır : Bu bitkinin koçan üzerindeki taneli ürünü. Bu ürünün taneleri. Buğdaygillerden, gövdesi boğumlu ve kalın, yaprakları şerit biçiminde, boyu yaklaşık 2 metre olabilen, erkek çiçekleri tepede salkım durumunda, dişi çiçekleri yaprakla gövde arasında koçan biçiminde olan bir kültür bitkisi (Zea mays). "Duymayan kalmadı" anlamındaki Mısır'daki sağır sultan bile duydu atasözünde geçen bir söz.

Yönetici : Yönetme gücünü elinde bulunduran kişi, yöneten kişi, idareci, menajer. Bir spor dalında takımların hazırlanması, oyuncunun bakımı, çalışma yerinin sağlanması, yapılacak karşılaşmaların planlanması vb. işlerle ilgilenen kimse.

Sözcü : Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse.

Uslu : Uysal bir biçimde. Toplumu, çevresini rahatsız etmeyen, edepli, müeddep, yaramaz karşıtı. Akıllı, zeki.

Paşa barbunu : Boyları 25 cm olabilen, Ege Denizi ve Akdeniz’de dağılım gösteren, vücudun her iki yanında baştan kuyruğa kadar düzgün şerit biçiminde sarı bant bulunan bir tür, sarı barbun.

Paşa boynuzlu çapraz : Bir çeşit yün dokuma biçimi, motifi.

Paşa defterlisi : Vezir, beylerbeyi, sancakbeyi ve Kırım hanlarının yanında bulunan dirlik sahiplerine verilen ad.

Paşa divanı : Beylerbeyi ve vezirin başkanlığında, kendi bölgeleri ile ilgili resmî işlerin görüşülmesi için toplanan divan.

Paşa gemisi : Kaptan paşaların bindikleri savaş gemisi.

Paşa odası : Yeniçeri ocağında 2 ağa bölüğünün adı.

Paşa reisi : Kaptanpaşa gemisinin kaptanı.

Paşa sancağı : Osmanlılarda valilerin oturdukları eyalet merkezlerine verilen ad.

Paşaağa : Baba.

Paşaağacı : açık sarı, yeşilimsi renkte, geniş ve belirli yılhalkalı, iri gözenekli,hava kurusunun özgül ağırlığı 0,38 gr/cm3 olan, genellikle kaplama olarak kullanılan değerli bir mobilya ağacı.

Diğer dillerde Paşa anlamı nedir?

İngilizce'de Paşa ne demek? : [Pasa of Silla] n. rust, pass

n. pasha, pacha

Almanca'da Paşa : n. Pascha

Rusça'da Paşa : n. паша (M)