Parçal nedir, Parçal ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Kesinti, ulak.

Kalan, faiz: Niye paranın parçalını alıyı?.

Parçal ile ilgili Cümleler

  • Ben soğanı parçalara bölüyorum.
  • Kalbim parçalandı.
  • Parçaların çoğu yerine oturduğu için montaj gerçekten kolaydı.
  • Bir arabanın ön camı parçalara ayrıldı.
  • Mültecilerin hikayeleri yürek parçalayıcıdır.
  • “Yusuf için her fedakârlığa razı idim. Fakat buna imkân göremiyordum. İçim parçalandı.”
  • Dan, yürek parçalayan gerçekleri ortaya çıkardı.
  • “Bir dilenci çocuğuna dayak attığını görmüş, yüreği parçalanmıştı.”
  • Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı.
  • Bu parçalar değiştirilemedi mi?
  • Parçalanmış bir bayrak rüzgarda dalgalanmaya devam ediyor.
  • Ali levye ile döşeme tahtalarını parçaladı.
  • O, yürek parçalayıcıydı.
  • Her iki ahşap parçalar farklı şekillerde.
  • “İçini parça parça etmekle beraber Azize'nin feryadı ona tabii gelmeye başlamıştı.”

Parçal ile ilgili Atasözü veya Deyim

ağzını burnunu dağıtmak (veya kırmak veya parçalamak) : aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.

içi paralanmak (veya parçalanmak) : birine acıyarak çok üzülmek.

içini parçalamak (veya parça parça etmek) : çok üzülmek, aşırı derecede sıkılıp harap olmak.

 

kalbi parçalanmak : yüreği parçalanmak.

parçalı bohça gibi : birbirini tutmaz parçalardan oluşan.

yüreği parçalanmak : çok acımak.

Parçal anlamı, kısaca tanımı

Parç : Şişman adam. Topraktan yapılmış yoğurt kabı. Emzikli testi, topraktan yapılmış ibrik. Bakır su tası. Bakır su tası, maşrapa. Su tası. Bakır su bardağı. (Başkışla Karaman Konya)

Parça : Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan ya da artakalan şey. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Nesne. Tane. Güzel, alımlı kız veya kadın. Müzik eseri. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Pasaj.

Çekirdek parçalanması : Hücre çekirdeğindeki kromatin granüllerinin hücre sitoplazmasına dağılarak çekirdeğin parçalara ayrılması, karyoreksis.

Çekirdeksel parçalanım : Bir çekirdeğin alfa parçacıkları, önelcikler, ikincik ya da ılıncaklarla dövülmesi sonucu ya da doğal ışımetkinlikle bir ya da birçok parçacık salarak parçalanma süreci.

Çoğuz parçalanması : Dev moleküllerin, daha küçük molekül ağırlıkları ve değişik kimyasal yapıları olan birimlere dönüşmesi. ","1981.

Fisyon parçaları : Nükleer fisyon sonucu açığa çıkan kinetik enerjili yeni fisyon parçaları.

Genel satağın parçalara bölünmesi : Halkın bir markaya güvenmesi ve çeşitli mallar alması yüzünden satağın kimi kümelere ayrılmış olması.

Işıl parçalanım : Bir öğecik çekirdeğinin ışınım erkesi etkisi ile parçalanması.

Işımetkin parçalanım : Bir ışımetkin çekirdeğin parçacıklar ve ışınımlar salarak, daha yeğni ve kararlı bir çekirdeğe dönüşümü.

 

Işınetkin parçalanma : Bir kimyasal öğede atomların kendi kendine parçalanması, a ışınlarını yayarak atom ve kütle sayısının değişmesi, böylece başka bir öğenin oluşması. U238 in parçalanmasından kurşun (Pb206) doğar. Işınetkin özdeklerin, çekirdeklerinden kimi temel parçacık ya da ışınımlar salarak başka öğelere dönüşme süreci.

İki parçalı pul : Ayakkabıların, yemenilerin yan kısımlarını sağlamlaştırmak için kullanılan erkek ve dişi iki bodur, küçük çivicikten oluşan düzen. (Maraş).

Katalitik parçalanma : Katalizör kullanarak bir kimyasal madde molekülünün kararlı veya daha az kararlı daha küçük moleküllere parçalanması.

Mekanik parçalanma : Günlük sıcaklık ayrımlarının güçlü olduğu karasal iklimlerde, özellikle çöl ve dağlarda, yerli kayaçların, ısınıp soğuma, donma, çözülme olaylarının birbirini izlemeleri sonunda çatlayıp ufalanmaları.

Mistik parçalanma : Şaman olabilmek için geçirilmesi gereken ruhsal yaşantıların en önemli evresi.

Motorun devingen parçaları : Motorun tokaç kolları, andingil ve düzentekerden oluşan devingen parçaları.

Motorun durağan parçaları : Motorun yuvgular ve yağlıktan olu|an devinmeyen parçaları.

Okazaki parçaları : Escherichia coli'de DNA replikasyonu sırasında replikasyon çatalından uzaklaşarak her biri 1000-2000 nükleotit uzunluğunda sentezlenen DNA parçaları. Kesik DNA zinciri.

Ozmotik parçalanma : Seyreltik bir çözeltiye yerleştirilen hücrenin parçalanması.

Ölçekdeş doğru parçaları : S belirli bir uzunluk birimi ve m, olmak koşuluyla, uzunlukları ms ve ns olan iki doğru parçası.

Parçalak : Lahana.

Parçalanış oyutu : K oyutu ile kertesi 1 den büyük ya da eşit olan bir çokterimlisi için, k nın aşağıdaki koşulları gerçekleyen F genişlemesi : a) olarak doğrusal çarpanlara ayrılır, b) F, f nin tüm köklerince üretilir.

Parçalanma anemisi : Mikroanjiyopatik hemolitik anemi.

Parçalanma deseni : Kütle spektrometresinde oluşan hidrokarbonların karakteristik spektrumları.

Parçalanma hemolizisi : Mikroanjiyopatik hemolizis.

Parçalanma tepkimesi : Büyük bir molekülden daha küçük parçalar meydana getirmek için kimyasal bağların parçalanmasını sağlayan kimyasal bir tepkime.

Parçalanma ürünleri : Yaşayan hücrelerde ve dokularda biyokimyasal ve fizyolojik olaylarla madde yapımı veya madde yıkımı işlemleri sırasında oluşan daha küçük moleküllü bileşikler.

Parçalanmah : Çok sinirlenmek.

Parçalanmış büyüme : Aynı bireyde türlü özelliklerdeki büyüme hızının birbirinden oldukça farklılık göstermesi.

Parçalanmış mallar : Üretimi alt süreçlere ayrıştırılabilen ve maliyet üstünlüğüne göre farklı mekanlarda parça parça üretilebilen mallar.

Parçalanmış üretim : Üretim sürecinin bir bölümünün ülke içinde veya dışında farklı bir yere kaydırılması.

Parçalanmış üretim sistemi : Sözleşmeyle birbirine bağlı çok sayıda üretici tarafından parçalanmış malların üretildiği üretim sistemi.

Parçalattırma : Parçalattırmak işi.

Parçalattırmak : Parçalama işini yaptırmak.

Parçalayabilme : Parçalayabilmek işi.

Parçalayabilmek : Parçalama imkânı veya olasılığı bulunmak.

Parçalayıcı : Dönen bıçakları yardımıyla, gıdaları ve yemleri kesmeye, parçalamaya, karıştırmaya veya sıvılaştırmaya yarayan elektrikli alet, blender.

Parçalı aytutulması : Ay'ın yalnız bir parçasının Yer'in gölge konisine girip çıkması sonucu görülen, Ay tekerinin yalnız bir parçasının kararıp tekrar açılması olayı.

Parçalı baskı silindiri : Kalınlık makinesinde değişik kalınlıktaki parçaların makineye verilmesini sağlayan dilimli baskı düzeni.

Parçalı çember : Ağır taşıt lastiklerinin kolay sökülüp takılabilmesi için kenarı ayrılabilen, iki ya da üç parçadan oluşan çember.

Parçalı doğrusal katmanlı uzay : Yerel konaç dizgesi Öklit uzayındaki parçalı sürekli işlevlerden elde edilen katmanlı uzay.

Parçalı düzgün eğri : Düzgün eğrilerin birleşiminden oluşturulmuş bir eğri.

Parçalı güntutulması : Güneş tekerinin yalnız bir parçası üstüne Ay gölgesinin düşmesi sonucu görülen güntutulması.

Parçalı kırık : Kırık ocağında, parça sayısının ikiden fazla olduğu kemik kırığı, kommunitif kırık.

Parçalı komedi : Sahneleri birbirine bağlı olmıyan komedi.

Parçalı komedya : Bölümcükleri ya da bölümleri birbirine bağlı olmayan, Fransa'da ortaya çıkan ve tutulan komedya biçimi. Bölümcükleri (Meclisleri) ya da bölümleri birbirine bağlı olmayan komedi türü.

Parçalı pürüzsüz eğri : [Bakınız: çevirge].

Parçalı sürekli işlev : Tanım kümesi, üzerinde ayrı ayrı sürekli ve sınırlı olduğu sorulu çoklukta altkümeye ayrılabilen işlev.

Parçalı sürekli türevlenebilir fonksiyon : Türevi parçalı sürekli olan fonksiyon.

Parçalı süreklilik : Bir fonksiyonun parçalı sürekli olması özelliği.

Parçalı tarz : Büyük bir topluluğun, geniş bir bütünün çeşitli ve en canlı parçalarını alıp yan yana dizmek suretiyle o bütünü anlatan yazı tarzı.

Parçalı türevlenebilir fonksiyon : Tanım bölgesi fonksiyonun türevlenebilir olduğu alt bölgelere ayrılabilir fonksiyon.

Patates parçalama aleti : Patatesi silaj yapmak veya hayvanlara yedirmek için parçalayan bir alet.

Radyoaktif parçalanma : Radyoaktif çekirdeklerin parçalanarak aktivitelerini kaybetmeleri.

Restriksiyon parçalanma : DNA’nın restriksiyon endonükleazla nükleotit dizileri kesin olarak bilinen daha küçük DNA parçalarına ayrılması.

Tek parçalı şerit : Segmentsiz şerit.

Timar parçalama : Ardında ata binecek ve kılıç kullanacak çocuk bırakmadan ölen timar sahibi bir kimsenin timarını bölerek uygun kişilere dağıtma işi.

Toplumsal parçalanma : Bir toplumun, bir toplumsal kümenin toplumsal çözülme sonucu ayrı kümelere bölünmesi.

Toprak parçalanması : Kamusal dağıtım ve düzeltim izlencelerinin ya da kalıt yasalarının bir sonucu olarak, toprağın, ekonomik kullanışa elverişli olmayacak ölçüde küçük parçalara bölünmesi; böylece genellikle kent toprağının gitgide daha çok sayıda bireyin elinde toplanarak düzentasar uygulamasının gerektirdiği birlik ve bütünlüğün bozulması.

Üçlü parçalama : Bir dizenin iki parça yerine iki orta durakla üç parçaya ayrılmış olması.

Yardımcı parçalar : Çiftekerin, temel parçalarının dışında kalan yardımcı parçaları.

Parçalama : Parçalamak işi.

Parçalamak : Parçalara ayırmak, bütünlüğünü bozmak, parça parça etmek. Birliği bozmak amacıyla bölmek.

Parçalanış : Parçalanma işi.

Parçalanma : Parçalanmak işi.

Parçalanmak : Parçalama işine konu olmak, parçalara ayrılmak, paralanmak. Başkasını mutlu etmek için elden gelen her şeyi yapmak, didinmek. bir işi yapabilmek için kendini sıkıntıya sokacak kadar uğraşıp didinmek.

Parçalatma : Parçalatmak işi.

Parçalatmak : Parçalama işini yaptırmak.

Parçalayış : Parçalama işi.

Parçalı : Birden çok parçadan oluşmuş. Mobilyacılıkta, parçalara ayrılarak yeniden başka biçimlerde oluşturulabilen, modüler.

Parçalı bohça : Renk renk ve çeşit çeşit kumaş parçalarının birbirine eklenmesiyle yapılmış olan bohça.

Diğer dillerde Parçah düzgün çevirge anlamı nedir?

İngilizce'de Parçah düzgün çevirge ne demek ? : piecewise smooth contour