Particle türkçesi Particle nedir
- Tanımlık.
- İşlevsel sözcük.
- Partikül.
- Parçacık.
- Parça.
- Kırıntı.
- Yalnız başına bir anlam taşımayan; ancak, ad ve ad soylu kelimelerden sonra gelerek sonuna geldiği kelimeyle cümledeki başka kelimeler arasında anlam ilişkisi kuran, gramer görevli bağımsız kelime: gibi, göre, kadar, için, karşı vb. babamın bana anlattıklarına göre, zavallı fahim bey meğer henüz doğarken de, kendisine takılan isimle bir yanlışlığın kurbanı olmuş (a.ş. hisar. fahim bey ve biz, s. 81). karısına karşı demin duyar gibi olduğu acıma ve sıcaklık dağılıp gitti (t. buğra. yalnızlar, s. 185). yük taş gibi, kurşun gibi ağırdı (y. kemal, ortadirek, s. 387). ve bu şok yalnız şükriye için gereklidir sanıyordu (t. buğra, göst. e., s. 24). çok erkenden çiftliğe inmek için uyandıklarında gördüler ki, çul ötede yığılı duruyor, koca halil de yok (y. kemal, ortadirek, s. 395). hiçbir şey insanoğlunun cesareti kadar güzel olamaz (a.h. tanpınar, huzur, s. 85). onu galatasaraya hafta sonunda olmaya gittiğim günlerde bile, kapıdan ilk önce kanatlarını görür gibi olurdum (a.h. tanpınar, göst. e., s. 217). ben bu sevdaya düştüğüm günden beri sadağımdaki bütün okları tükettim ve en sonuncusunu kendim için sakladım; ta ki hezimet takarrür ettiği an onu kendi elimle kendi bağrıma saplayayım diye (y. k. karaosmanoğlu, erenlerin bağından 5, s. 69) vb.
- Parçacık, zerre.
- Tane.
- Gramer, kimya, veterinerlik alanlarında kullanılır.
- Molekül.
- Zerre.
- Cüz.
- Olumsuzluk eki.
- Edat.
- Granül.
- Atom.
- Fiil kök veya gövdelerine olumsuzluk kavramı veren ek, -ma- eki: yazma-mak (< yaz-ma-mak), yazmama (< yaz-ma-ma), yazmayış (< yaz-ma-yış) yazmayan (< yaz-ma-yan), yazmayınca (< yaz-ma-y-ınca), yazmadı (< yaz-ma-dı), yazmıyor (yaz-mı-yor), yazmamış (< yaz-ma-mış), yazmayacak (< yaz-ma-ya-cak), yazmamalı (< yaz-ma-malı), yazmasa (< yaz-ma-sa), yazma (< yaz-ma) vb.
- Tanecik.
- Takı.
- Cisimcik.
- İlgeç.
- Nebze.
- Foton, proton, baryon gibi, özdeğin tane ya da ışınım özelliğini oluşturup ayrı nitelikler ve etkileşimler gösteren çok küçük boyutlu nesnelerin ortak adı.
- Bağlaç.
Particle ile ilgili cümleler
English: Ali hadn't cleaned his keyboard for months, and it was clogged with dust, food particles, and God knows what else.
Turkish: Ali aylardır klavyesini temizlememişti, ve o tozla, gıda parçalarıyla ve Allah bilir başka neyle dolmuştu.
English: A positron is a small particle similar to an electron, but with a positive electric charge.
Turkish: Pozitron bir elektrona benzeyen küçük bir parçacıktır fakat pozitif elektrik yüklüdür.
English: The Large Hadron Collider is the world's largest particle accelerator.
Turkish: Büyük Hadron Çarpıştırıcısı dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısıdır.
English: Each kind of atom has a certain unique number of particles called protons, neutrons, and electrons in it.
Turkish: Her tür atomun içinde protonlar, nötronlar ve elektronlar denilen belirli benzersiz parçacıkları vardır.
English: I become a transparent eyeball; I am nothing; I see all; the currents of the Universal Being circulate through me; I am part or particle of God.
Turkish: Ben saydam bir göz küresi olurum; ben hiçbir şeyim; Ben her şeyi görürüm; Evrensel varlığın akımları beni dolaşır; Ben Allah'ın parçası ya da parçacığıyım.
Particle ingilizcede ne demek, Particle nerede nasıl kullanılır?
Particle accelerator : Parçacık hızlandırıcısı. Elektron hızlandırıcısı. Parçacık hızlandırıcı. Tanecik hızlandırıcı.
Particle board : Sunta. Fiber levha. Yonga levhası. Elyaf levhası. İnce elyaflı sunta. Yonga levha. Yongalevha. Mika. Lif levha.
Particle displacement : Parçacık yer değiştirmesi.
Particle of dust : Toz zerreciği.
Particle orbit : Tanecik yörüngesi.
Particle theory of light : Işığın tanecik teorisi.
Instantaneous particle velocity : Anlık parçacık hızı.
Effective particle density : Efektif parçacık yoğunluğu.
Particle size : Parçacık boyutu. Tane büyüklüğü. Parçacık büyüklüğü. Parçacık boyu. Partikül büyüklüğü. Yemlerin parça büyüklüğü, tane yemlerin çapının, kaba yem parçalarının uzunluğunun ölçülmesi.
Particle velocity : Parçacık hızı. Tanecik hızı.
İngilizce Particle Türkçe anlamı, Particle eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Particle ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Virion : Viriyon. Kapsitle çevrili nükleik asitten oluşan ve enfekte etme yeteneğinde olan tam bir virüs partikülü. Konak hücrenin dışında ortaya çıkan enfeksiyonlu virüs partikülü. Viryon. Tümkatmanlı virüs. Enfekte etme yeteneğine sahip veya etkin olan tam virüs. Protein kılıfıyla çevrili nükleik asitten oluşan enfekte etme yeteneğinde olan olgun virüs. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Nükleik asit ve protein kılıfından oluşan tam bir virüs partikülü. virion.
Fastener : Çıtçıt. Raptiye. Mandal. Ataş. Bağlayıcı şey. Fermuar. Bağlayıcı. Toka. Bağ. Kopça.
Alpha particle : Helyum atom çekirdeği. Biyoloji, fizik, nükleer enerji alanlarında kullanılır. Alfa taneciği. Alfa parçacığı. Alfa partikülü. İki proton ve iki nötrondan oluşan pozitif yüklü parçacık. Bir nükleer bozunma sırasında yayınlanan helyum-4 çekirdeği. Radyonüklidlerden yayınlanan iki proton ve iki nötrondan oluşan bir helyum atomunun çekirdeği. Eksiciklerini yitirmiş, helyum öğeciği çekirdeği. Alfa parçacıkları.
Dribblet : Küçük parça. Damla. Az miktar.
Aliquot : Kalansız bölen. Tümbölen. Bölüntü. Temsili miktar. Tambölen. Alikuot. 24 saatlik numuneden alınan örnek. Sıvı bölüntü. Sayıyı tam bölen.
Item : Bir ölçüm boyutu ya da konusuna ilişkin çeşitli konum ya da dizilleri dile getiren ve ölçme araçlarını oluşturan sözcük, tümce, anlatım, ayrıç ya da işlemlerden her biri. Bir bütünü oluşturan alt öğelerden, bir dizelgenin alt başlıklarından her biri. Hesapta tek rakam. Madde fıkra. Bir testte yer alan soru ya da alıştırmalardan her birine verilen ad. Sınar. Çeşit. Bent. Yazıl.
Fascicles : Evrak destesi. Sinir iplikleri demeti. Fasikül. Salkım. Demetcik. Demet.
Debris : Çöküntü. İnşaat artığı. Enkaz. Birikinti. Yıkıntı. Dağ eteklerinde köşeli taşlar ve daha ince öğeli özdeklerin karışımından oluşan yığıntılar. Atıklar. Moloz.
Copulative : Bağlayan. Sevişme. Çiftleşme ile ilgili. Koşaç. Haber edatı. Birleştiren.
Monads : Basit cevher. Birim. Tek hücreli canlı. Monad. Tek hücreli organizma. Bir değerlik. Monat.
Particle synonyms : subatomic particle, identification particle, superstring, virino, crumbed, ending, atomic spectrum, negator, dribblets, colours, jewellery, postpositive, attachments, driblet, fragment, body, kernels, corpuscular, chylomicron, glimmer, postposition, negation particle, atomic, granular, batches, tinge, flake, negation, ort, ingredient, modicum, flecking, fermion.
Particle ingilizce tanımı, definition of Particle
Particle kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A little bit. A morsel. As, a particle of sand, of wood, of dust. A jot. An atom. A minute part or portion of matter.
Bu kısımda Particle kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Particle ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Particle anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Particle ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.