Persuasion türkçesi Persuasion nedir

Persuasion ile ilgili cümleler

English: Persuasion is often more effectual than force.
Turkish: İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.

Persuasion ingilizcede ne demek, Persuasion nerede nasıl kullanılır?

Power of persuasion of great marks : Olumlu etkisi nedeniyle, halkın o marka ile satılan malların iyi kaliteli olduğuna inanması. Büyük markaların inandırma gücü.

Female persuasion : Kadın milleti (kötü).

Gift of persuasion : İkna yeteneği.

Persuasions : Kandırma. Kanı. Din. Akide. Kanaat. Tür. İkna. İnandırma. İtikat. Cins.

Persuasible : İkna edilebilir.

Persuaded : İnandırmak. Aklını çelmek. Kandırmak. İkna etmek. Razı etmek. İkna edilmiş. İkna edilen.

Persuasiveness : İnandırıcılık. İkna edicilik. İkna edici olma. İkna edebilme gücü. İkna yeteneği.

Persuade : Kafalamak. Aklını çelmek. Kandırmak. Söz anlatmak. Razı etmek. Laf anlatmak. İnandırmak. İkna etmek.

Persuader : İkna edici. Tabanca. Caydırıcı. İkna edici tip. İkna edici kimse. İnandırıcı kimse.

Persuasive : Güçlü. İkna edici. İnandırıcı. Kandırıcı.

İngilizce Persuasion Türkçe anlamı, Persuasion eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Persuasion ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Mind : Şuur. Karşı çıkmak. Eğilim. Us. Kafalı adam. İlgilenmek. Düşünce. İstek. Beyin. Dikkat.

View : Bakmak. Tetkik etmek. Bakış. Bireyin belli bir konudaki bakış açısı ve anlayış biçimi. İncelemek. Üzerinde düşünmek. Görüş. Görmek. Muayene etmek. Bilgisayar, hukuk alanlarında kullanılır.

Persuation : İnandırıcı ya da aşılayıcı yöntemlere bağlı olarak bir kanı ya da görüşü benimseme ya da benimsetme.

Appeasement : Ödün verme. Bastırma (açlığı). Bastırma. Düşmana ödün vererek savaştan kaçınma. Hafifletme. Taviz verme. Teskin etme. Dindirme. Yatıştırma.

Affiance : Güven. Söz takmak. Ahdetmek. Nişanlanmak. Sözlenmek. Nişan. Söz kesmek. Nişanlanma. Nişanlamak.

Belief : İman. Düşünce. İnanış. Fikir. Herhangi bir öneriyi doğru diye benimseme.

Dodgery : Sahtekarlık. Hilekarlık. Aldatma. Ustalık.

Contentment : Hoşnutluk. Razı olma. Ferahlık. Memnuniyet. Rahatlık. İktifa. Ferah. Gönül rahatlığı. Gönül hoşluğu.

Estimation : Tahmin etme. Oranlama. Yorum. Paha biçme. Değerlendirme. Tahmin yapma. Görüş. Fikir (birisi hakkındaki). Saygı. Yargı.

Prompting : Sufle. Ansıtma. İlham. Duygusuz. Yöneltimli. Bir görüşmede belli soruların olanaklı yanıt seçeneklerinin görüşmeci tarafından yüksek sesle okunması. Suflörlük. Telkin.

Persuasion synonyms : political sympathies, sloganeering, preconceived idea, preconceived notion, preconceived opinion, beliefs, dolus, creed, religion, confidence, conscience, doctrine, ideas, thought, reading, modesty, ilk, conclusions, genuses, assuring, cogencies, artillery, inducement, kindler, kindlers, arm twisting, deliverance, prepossession, cajoleries, deception, tenet, cogency, suasion.

 

Persuasion zıt anlamlı kelimeler, Persuasion kelime anlamı

Dissuasion : İkna. Kandırma. Caydırma. Vazgeçirme.

Unbelief : İmansızlık. İnançsızlık.

Persuasion ingilizce tanımı, definition of Persuasion

Persuasion kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The act of persuading. The act of influencing the mind by arguments or reasons offered, or by anything that moves the mind or passions, or inclines the will to a determination.