Piece türkçesi Piece nedir

Piece ile ilgili cümleler

English: "Knock knock, is anyone home?" "Go away!" "I can't hear you." "Okay, what is it?" "Allow me to introduce myself. I am Geronimo Stilton." "What do you want?" "Your Highness, allow me to cross your kingdom so that I can get—" "Denied." "But—" "Unless you're a true warrior." "Believe me when I tell you that I am NOT a knight." "So you have no sword?" "Not even one. I am not a knight." "How about a piece of the Triforce?" "I am NOT a knight!" "You look like a knight on this picture I found on your website." "I am not a knight!" "Then go away." "But... okay."
Turkish: "Tak tak, evde kimse var mı?" "Defol git!" "Seni duyamıyorum." "Tamam, ne var" "Kendimi tanıtmama izin ver.Ben Geronimo Stilton." "Ne istiyorsun?" "Ekselansları, Krallığınızdan geçmeme izin verin böylece ben-" "Reddedildi." "Ama-" "Eğer gerçek bir savaşçı değilsen." "İnan bana şövalye değilim." "Öyleyse hiç kılıcın yok? "Bir tane bile yok." " Şövalye değilim." "Triforce parçası için ne diyeceksin?" "Şövalye değilim!" "Web sitende bulduğum bu resimde bir şövalyeye benziyorsun." "Şövalye değilim!" "Hadi defol git." "Ama... Tamam."

 

English: "Would you like a piece of cake?" "What kind of cake?"
Turkish: "Bir parça kek ister misin?" "Ne çeşit kek?"

English: A piece of paper fell on the ground.
Turkish: Yere bir parça kağıt düştü.

English: A piece of chocolate a day keeps the doctor away.
Turkish: Günde bir çikolata parçası doktoru uzak tutar.

English: A girl gave me an orange in exchange for a piece of cake.
Turkish: Bir kız bir parça kek karşılığında bana bir portakal verdi.

Piece ingilizcede ne demek, Piece nerede nasıl kullanılır?

Piece de resistance : Ana şey. En önemli eser. En önemli şey. En önemli olan. Ana yemek.

Piece goods : Kupon kumaş. Kumaş ve trikotaj topu. Metreyle satılan kumaş. Yapıldıkları işlenmemiş özdeklere göre adlandırılan ve parça olarak alınıp satılan mal. Dokuma. Parça kumaş. Parça mal. Mensucat.

Piece meal : Bölük pörçük. Parça parça.

Piece of media : Ortam parçası.

Piece on : Eklemek.

Piece work : Götürü iş. Parça başı iş. Götürü hizmet. Parça başına işçilik. Götürü çalışma. Parça başına iş. İş sözleşmesinin günlük çalışma ücretine göre değil, belirli bir süre içinde yapılacak parça niceliğine göre yapılması ve işçinin bu temele göre çalıştırılması.

Piece together : Bir araya getirmek. Parçaları birleştirmek. Eklemek. Toparlamak. Birleştirmek. Tamamlamak. Biraraya getirmek. Parçalarını birleştirmek. Birbirine eklemek.

Piece work wages : Ücretin parça başına belirlendiği sistem. krş. akord ücret sistemi. Parça başına ücret.

Piece salary : Götürü ücret. İşin niteliği temel alınarak belirli bir süre içinde işçiye yapmış olduğu parça toplamına göre ödenen ücret.

 

A piece of : Bir parça.

İngilizce Piece Türkçe anlamı, Piece eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Piece ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Snip : Makasla kırpma. Kırpmak. Makasla kesilmiş parça. Makaslamak. Çırpmak. Makasla kırpmak. Atlarda burun ucunda görülen beyazlık. Abraş. Zımbayla delmek (bilet). Makasla kesmek.

Part : Bir tiyatro yapıtında oyuncunun canlandırdığı ya da gösterdiği kişiliği ortaya çıkaran, sözleri ve hareketleri içeren bütün. Parçalamak. Kopmak. Kısmi. Bir oyuncunun bir filmde ya da televizyon oyununda yaratması gereken kişilik. Bölmek. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Ayrılmak. Görev. Taraf.

Foists : Kazıklamak. Yutturmak. Yüklemek. Bir işi birinin başına yıkmak. Sokuşturmak. Mal kaçırmak. Kakalamak.

Inflicting : Kaynaklanan. Vermek. Atmak. Yüklemek. Çarptırmak. Vurmak.

Legume : Baklagiller. Bakliyat (bitki formu). Tohum (baklagiller). Legümen. Baklagiller familyasından bitkinin tanesi veya tohumu. Bakla tohumu. Baklagiller familyasından bitki. Kuru baklagiller.

Botches : Yüzüne gözüne bulaştırmak. Yalapşap yapmak. İçine etmek. Rezil etmek (bir işi). Baştan savma yapmak. Bozmak. Becerememek. Kötü iş yapmak. Berbat etmek.

Bits : Matkap. Delgi. Takım taklavat. Yuva açma aletleri. Uç. Parçalar. Nebze. Bit (bilişim veya bilgisayar terimi). Eksik etek.

Falsework : Yapı iskelesi. Henüz inşa edilme sürecindeki birşeyi destekleyen çerçeve. Binanın inşası veya tamiri esnasında çalışanlar tarafından kurulan geçici iskele veya platform. İnşaat kalıp iskelesi. İskele. Kalıp iskelesi.

Scrap : Kapışma. Artık. Kavga etmek. Dalaş. Kupür. Peletlendikten sonra parça irilikleri granül forma küçültülmüş olan yem. Ufak parça. Hurdaya ayırmak. Ç.yemek artıkları. Dövüş.

Stenograph : Stenograf. Steno ile yazmak. Steno harfi. Stenografi. Steno.

Piece synonyms : piece of material, piece of leather, piece of cloth, attach, adjoins, accretes, botched, doctored, cake, affixes, bar, matrixes, mends, aliquots, add up to, darn, affiliating, dies, inflicts, agglutinate, broken piece, brick, granule, aggregates, fragment, particle, kernels, attachments, palm off, amalgamates, formula, am, color matrix.

Piece zıt anlamlı kelimeler, Piece kelime anlamı

Disjoin : Bağları kopmak. Ayırmak. Birleşmesine engel olmak.

Piece ingilizce tanımı, definition of Piece

Piece kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To make, enlarge, or repair, by the addition of a piece or pieces. Often with out. As, to piece a garment. To patch. A fragment or part of anything separated from the whole, in any manner, as by cutting, splitting, breaking, or tearing. A portion. To unite by a coalescence of parts. A part. To break in pieces. To fit together. To join. As, a piece of sugar.