Polis nedir, Polis ne demek

Polis; kökeni fransızca dilinden gelmektedir.

"Polis" ile ilgili cümleler

  • "İki gün sonra polisler eve giderek annesini götürdüler." - H. E. Adıvar

Tarih'teki anlamı:

[Bakınız: kentdevleti]

Polis hakkında bilgiler

Polis, kamu düzenini ve vatandaşın canı, malı ve temel hak ve özgürlüklerini korumakla görevli, yasa uygulayıcı bir çeşit kamu görevlisidir. Tüm ülkelerde polis kuvvetlerine veya polise benzer yetkiler ile donatılmış diğer güvenlik birimlerine rastlanır. Birimine bağlı olarak polisler üniformalı veya sivil kıyafetli olabilir. Görevin türüne göre, tabanca gibi hafif silahları veya ağır askeri silahları kullanma yetkisine sahip olabilir.

Polis ile ilgili Cümleler

  • Tom, attığı her adımı polisin izlediğinden habersizdi.
  • Ali 13 yıldır polisti.
  • Polis adamı suçüstü yakaladı.
  • Polis alkollü araç kullanmaktan onu tutukladı.
  • Ne yazık ki, polis seri katil hakkında daha fazla bilgi bulmaya çalışmak için başka bir mağdur buluncaya kadar beklemek zorunda kaldı.
  • Polis adamı kolundan yakaladı.
  • Ali cinayeti polise bildirdi.
  • Polis adamın peşinde.
  • Adam bir polisi görünce kaçtı.
  • O, ofisin anahtarlarını polise teslim etti.
  • Polis 13 kişiyi tutukladı.
  • Suç yerinde üç tane üniformalı polis memuru vardı.
  • Polis adamın bankaya girdiğini gördü.
  • Polis, adamın suçlu olduğundan süphelendi.
 

Polis anlamı, kısaca tanımı:

Kamu : Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme. Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü. Hep, bütün.

Düzen : Yerleştirme, tertip. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. Alet edevat takımı. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. Dolap, hile. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. Bez dokuma tezgâhı.

Görevli : Görevi olan, vazifeli. Resmî görevi olan kimse, memur.

Polis arabası : Polislerin görev sırasında kullandığı araba.

Polisevi : Emniyet mensuplarının dinlenmek ve barınmak amacıyla kullandığı bina.

Polis hafiyesi : Dedektif.

Polis karakolu : Güvenliği sağlamakla görevli polislerin görev yaptığı bina.

Polis noktası : Polisin karakol dışında konuşlandığı yer.

Adli polis : Adliye içerisinde güvenliği sağlayıp cumhuriyet savcısına bağlı olarak çalışan kolluk gücü.

Sivil polis : Emniyet teşkilatında görevi gereği üniformasız çalışan polis, sivil.

Belediye polisi : Belediye zabıtası.

Koruma polisi : Can güvenliği tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi korumak üzere eğitilmiş ve bazı özel aletlerle donatılmış emniyet görevlisi.

 

Süvari polisi : Atlı polis.

Toplum polisi : Toplumsal olayları izlemek ve denetlemek amacıyla oluşturulmuş polis birimi ve polisiye güç.

Polisaj : Dokunmuş kumaşlardaki tarak izlerini yok etmek için bu kumaşları bir bıçaktan geçirme işlemi. Parlaklık verme.

Polisiye : Konusu polisin ilgilendiği alanlarda olan (olay, roman, film vb.).

Polisiye film : Konusunu polisin görev alanına giren olaylardan seçen film.

Polisiye roman : Konusunu polisin görev alanına giren olaylardan seçen roman.

Polislik : Polisin görevi. Polis olma durumu.

Adli polislik : Adli polisin yaptığı iş.

Şehir : Nüfusunun çoğu ticaret, sanayi, hizmet veya yönetimle ilgili işlerle uğraşan, genellikle tarımsal etkinliklerin olmadığı yerleşim alanı, kent, site.

Huzur : Dirlik, baş dinçliği, gönül rahatlığı, rahatlık, erinç. Ön, yan, kat, makam, yamaç. Padişah katı. Bir yerde bulunma.

Güvenli : Güven verici, emniyetli, emin.

Kuruluş : Kurulma işi. Kasılma. Topluma hizmet, üretim, tüketim vb. amaç ve görevlerle kurulan her şey, tesis. Bir sefer kuvvetini oluşturan birliklerin yapısı. Yapı, yapılış, bünye.

Kolluk : Kollara takılan ve dikkati çekmesi istenen görevlilerin kimliklerini gösteren şerit. Güvenliği sağlamakla görevli polis veya jandarma. Gömlek kollarının ucundaki iliklenen bölüm, manşet. İş yaparken giysiyi korumak için bilekten dirseğe kadar kola geçirilen, genellikle koyu renkli kumaştan dikilmiş parça.

Zabıta : Belediye zabıtası. Belediye hizmetlerinin güvenliğini sağlamakla görevli yönetim.

Vatandaş : Yurttaş.

Polis filmi : Karanlık bir olayın aydınlığa kavuşturulması, suçlunun ortaya çıkarılması temeline dayanan film türü. Bunu sağlamak için ortaya karanlık bir olay sürülür (bir öldürme, bir soygun, bir kaybolma, vb.); bu olayla yakın ilgisi bulunan kimseler tanıtılır; bu kişilerin kuşkulu olabilecek yönleri belirtilir; olayın aydınlatılmasına yarayacak bazı ipuçları verilir. Olaylar sıkı bir mantık çerçevesinde gelişir, sonunda bir çözüme ulaşılır.

Polis oyunu : Suçlunun ortaya çıkarılmasına dayanan oyun türü. Merak ve heyecan öğelerini dengeli bir biçimde kullanıp oyunun sonuna değin gerilim, sağlayan oyun.

Polis romanı : Konuları polisi ilgilendiren olaylardan ibaret olan roman. Konuları polisi ilgilendiren olaylardan oluşan roman türü.

Polisakkarit : Monosakkarit birimlerinin dallı ya da hat şeklinde birleşmesi ile oluşan, nişasta, glikojen, glikan vb. gibi yüksek molekül ağırlıklı karbohidrat sınıfı. Çok sayıda monosakkarit molekülünün birleşmesinden oluşan kompleks yapıdaki organik bileşik. Genellikle on monosakkarit ünitesinden daha fazla monosakkaritin glikozidik bağlarla bağlanmasıyla oluşan düz zincirli veya dallanmış, nişasta, glikojen, selüloz, inulin gibi yüksek molekül ağırlıklı karbohidrat sınıfı.

Polisakkaritler : Şekerlerden daha karmaşık yapıdaki karbonhidratlar olup, 10 ‘ dan fazla basit şeker (monosakkarit kalıntısı)içeren C6H10O5)x gibi poliheksozlar veya (C5H8O4)x gibi polipentozları da içeren bağıl mol kütleleri yüksek karbonhidratlar. (Nişasta, dekstrin, glikojen ve inülin gibi polisakkaritler hidroliz olduğunda monosakkaritler oluşur.) (kimya)

Polisensitivite : Çok sayıda ve çeşitlilikte etkene karşı, aşırı şekilde duyarlılık gösterme durumu.

Polisentrik kromozom : (Yun. polys: çok; kentron: merkez) Çok sayıda sentromeri olan kromozom.

Polisepal : Çok sepalleri olan.

Poliserözitis : Seröz zarların genel yangısı.

Polisiklik : (Yun. polys: çok; kyklos: çember) İç içe birçok halkadan oluşan.

Diğer dillerde Polis anlamı nedir?

İngilizce'de Polis ne demek? : n. city-state of ancient Greece

adj. polite, civilized; mannerly, well bred, courteous, courtly; polished, smooth, suave

v. polish, burnish; smooth, refine

Fransızca'da Polis : police [la]; policier [le], femme-agent [la]

Almanca'da Polis : n. Bulle, Büttel, Greifer, Polizei, Polyp, Schupo

Rusça'da Polis : n. полиция (F), полицейский (M), полисмен (M)