Pressure türkçesi Pressure nedir

  • Sıkma.
  • Basınç uygulamak.
  • Baskılamak.
  • Baskı.
  • Baskı yapmak.
  • Ezme.
  • Sıkıntı.
  • Çatmadan "doğru dürtüş"e geçmek için, karşı namlunun esnek bölümünü apansız bastırma ya da yana itme.
  • Basma.
  • Tazyik.
  • [#zorlama Zorlamak].
  • Bir yüzeyin birim alanına uygulanan kuvvet.
  • Sıkıştırmak (bir kimseyi).
  • Birim alan başına dik olarak düşen kuvvet.
  • Coğrafya, fizik, kimya, eskrim, madencilik alanlarında kullanılır.
  • Baskı (manevi).
  • Sıkışma.
  • Bk. havayuvarıbasıncı.
  • Bir akışkanın değdiği yüzeye uyguladığı itme kuvvetinin birim yüzeye düşen tutarı.
  • Pres.
  • Darlık.
  • Zorlama.
  • Baskı yapmak (birine).
  • Basınç.

Pressure ile ilgili cümleler

English: Ali checks his blood pressure once a week.
Turkish: Ali haftada bir kez kan basıncını kontrol eder.

English: Ali had his blood pressure taken.
Turkish: Ali kan basıncını ölçtürdü.

English: Ali says his blood pressure is very high.
Turkish: Ali tansiyonunun çok yüksek olduğunu söylüyor.

English: Ali checks his blood pressure twice a day.
Turkish: Ali günde iki kez kan basıncını kontrol eder.

English: Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Turkish: Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.

 

Pressure ingilizcede ne demek, Pressure nerede nasıl kullanılır?

Pressure altitude : Basınç yüksekliği. Basınç irtifaı. Basınç rakımı. Basınç irtifası.

Pressure angle : Basınç açısı.

Pressure arch : Basınç yayı. Basınç kemeri.

Pressure atrophy : Basınç atrofisi. Bir organ veya doku üzerine yapılan devamlı basınç sonucu, kan damarlarının lümenlerinin daralıp tıkanması ve dokuların kansız kalarak beslenememesinden kaynaklanan küçülme, kompresyon atrofisi.

Pressure broadening : Fizik, kimya alanlarında kullanılır. Basınç arttıkça gaz içindeki özdecik izge çizgilerinin genişlemesi olayı. Basınç enlendirmesi.

Pressure control : Basınç reglajı. Basınç denetimi. Basınç kontrolü.

Pressure cooker : Düdüklü tencere.

Pressure chamber : Basınç hücresi. Basınç odası.

Pressure filtration : Dıştan bir basınç uygulanarak sudan, tortu bırakan maddelerin ayrıştırılması işlemi. Basınçlı filtrasyon.

Pressure controller : Basınç kontrolörü. Basınç ayarlayıcı. Basınç regülatörü.

İngilizce Pressure Türkçe anlamı, Pressure eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Pressure ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Barometric pressure : Hava basıncı. Atmosfer basıncı. Yükselti basıncı. Barometrik basınç. Barometre basıncı.

Adversity : Sıkıntılı bir durum. Zıtlık. Sıkıntılı süreç. Şanssızlık. Üzgü. Zorluk. Terslik. Düşkünlük. Güçlük.

Press : Basın. Basım yoluyla çoğaltılarak, belirli zamanlarda çıkan basmalar. Sıkmak. Hızlandırmak. Preslemek (çelik veya cam veya tuğla vb'ni). Ütülemek. Preslemek.

 

Balk : İnat etmek. Kaçınmak. Anlaşmaya yanaşmamak. Engellemek. Yürümemekte direnmek. Bir engel karşısında duraklamak. Duraksamak. Ayak diremek. Önünü kesmek.

Congestion : Kan hücumu. Toplardamarlardaki kanın dönüşünün engellenmesi veya yetersizliği sonucu kanın organ veya dokuların bir bölgesinde veya tamamında birikmesi. Bilgisayar, veterinerlik alanlarında kullanılır. İzdiham. Sıkışıklık. Yoğunluk. Birikme. Tıkanıklık. Genellikle dolaşımın yoğun olduğu yollardan söz edilirken kullanılmakla birlikte, besleyemeyeceği ve kentsel işlevlerini gereği gibi yerine getiremeyeceği ölçüde büyümüş, yüzölçümü, işlevlerine dar gelmeye başlamış kentler için de kullanılan terim. Kan birikmesi.

Duresses : İcbar. Gözdağı. Şantaj. Tehdit. Cebir. Tutuklama. Hapis.

Mushing : Ağız. Köpek kızağına binmek. Lapa gibi şey. Pelte. Lapa. Mısır unu lapası. Aşırı duygusallık.

Piezo : Pizo.

Instantaneous sound pressure : Anlık ses basıncı.

Sound pressure : Ses basıncı.

Pressure synonyms : intraocular pressure, pressure level, physical phenomenon, corpuscular radiation pressure, iop, force per unit area, hydrostatic head, calicoes, grindings, coerces, calicos, compactions, bores, compression, mushed, compressions, anxiety, coerce, urgencies, mush, domineers, oriel, congestions, choke, foie gras, compulsory, oppression, agitations, exiguities, harassments, expression, narrowness, pressured.

Pressure zıt anlamlı kelimeler, Pressure kelime anlamı

Decompression : Yükün kaldırılması. Basıncın düşürülmesi. Basınç düşürme. Açma. Baskıyı azaltma. Basıncı azaltma. Basıncın kaldırılması. Yük boşalması. Boşaltma. Bilgisayar, veterinerlik alanlarında kullanılır.

Refrain : Kendini tutmak. Alıkoymak. Çekinmek. Sakınmak. Nakarat. Kaçınmak. Geri durmak. Frenlemek.

Pressure ingilizce tanımı, definition of Pressure

Pressure kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Compression. As, a pressure of the hand. The act of pressing, or the condition of being pressed. Electro-motive force. A squeezing. A crushing.