Quicken türkçesi Quicken nedir

Quicken ile ilgili cümleler

English: My interest quickened.
Turkish: Benim ilgim canlandı.

English: I quickened my steps to catch up with her.
Turkish: Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.

English: His pace quickened.
Turkish: Onun yürüyüşü hızlandı.

Quicken ingilizcede ne demek, Quicken nerede nasıl kullanılır?

Quickened : Hayata döndürmek. Çabuklaştırmak. Canlanmak. Hareketlendirmek. Neşelendirmek. Uyandırmak. Canlandırmak. Neşelenmek. Hızlandırmak. Hayat bulmak.

Quickening : Hızlandırma. Çabuklaştırmak. Çabuklaşma. Canlandırmak. Hızlanmak. Çabuklaştırma. Hayata döndürmek. Neşelendirmek. Uyandırmak. Neşelenmek.

Quickens : Süratlendirmek. Hayata döndürmek. Hızlanmak. Çabuklaştırmak. Neşelendirmek. Uyandırmak. Hayat bulmak. Hızlandırmak. Dirilmek. Canlandırmak.

Quickedit : Hızlı düzen.

Quicker : Hızlan. Daha hızlı. Hızlı. Daha çabuk.

Quick change : Hızlı, tempolu bir yolda döşem, giysi ve makyaj değişimi. Hızlı bir biçimde dekor, giysi, donatımlık ve benzeri değişimler. Hızlı kıyafet değiştiren. Çabuk değişen. Çabuk değişme.

 

Quick change puppet : Oyun sırasında birden değişik bir görünüm alabilen kukla türü. Değişken kukla.

Quick acting : Çabuk etki eden.

Quick action : Hızlı. Çabuk.

Quickest : Atik. Hazır. Kıvrak. Alevli (ateş). Canlı. Süratli. Sıcak (ocak). Tez. Hayat dolu. Keskin.

İngilizce Quicken Türkçe anlamı, Quicken eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Quicken ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Brightening : Aklamak. Aydınlanmak. Aydınlatmak. Parlatmak. Avivaj. Parlaklaştırma. Parlaklaştırıcı. Parlatma.

Resuscitates : Bilinci açılmak. Hortlatmak. Yeniden canlandırmak. Yaşama döndürmek. Yeniden ortaya çıkarmak. Ayıltmak. Hayata dönmek.

Accelerates : İvme vermek. Özendirmek. Hız kazanmak. İvmek. Gaza basmak.

Awaken : Teyakkuz etmek. Farkına varmak. Uyanmak. İkaz etmek. Gözü açılmak. Kışkırtmak. Uyarmak.

Bring home to : Kendine getirmek. Gerçekleri görmesini sağlamak. İkna etmek.

Awakenings : Uyandıran. Bilinçlenme. Uyanma. İkaz. Uykudan kalkma. Uyanış. Uyandırıcı.

Awakening : Uyanma. Bilinçlenme. Uyandıran. İkaz. Uyandırıcı. Uyanış. Uykudan kalkma.

Pick up : Arabaya almak. Almak (bir yere gelip veya gidip birini). Fatura ödemek. Adam seçmek (oyun). Kafası almak. Yerden kaldırmak. Kaldırmak. Hız kazanmak. Radyoda duymak. İyileşmek.

Ginger up : Can katmak. Teşvik etmek. Ortamı canlandırmak. Hız vermek. Ortamı renklendirmek. Kışkırtmak. Coşkulandırmak. Dürtmek.

Expedited : Hızlanmış. Hızlandırılmış. Kolaylaştırmak. Göndermek. Yollamak.

Quicken synonyms : brisken, arouse, bring to, jazzes, quickening, lightens, stimulate, bear up, animate, cheer, animates, disabuse, get a move on, bring back to life, jollifying, accelerate, brace up, bestir oneself, cheer up, revived, quickens, speeded up, effervesce, blossomed, pick up speed, awakes, enliven, gingered, deepen, hasten, become fast, conjure up, resuscitate.

 

Quicken zıt anlamlı kelimeler, Quicken kelime anlamı

Decelerate : Hız azaltmak. Yavaşlatmak. Hızı azalmak. Hız kesmek. Yavaşlamak.

Stifle : Soluk almasını zorlaştırmak. Soluk almasını engellemek. Boğmak. Gelişmesini engellemek. Tutmak. Bastırmak. Boğulmak. Bastırmak (bir duyguyu veya isyanı). Zaptetmek. Tıkanmak.

Quicken ingilizce tanımı, definition of Quicken

Quicken kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To incite. To become vivified or enlivened. To come to life. To move, as the fetus in the womb. To vivify. Hence, to excite. To become alive. To, stimulate. Hence, to exhibit signs of life. To make alive. To revive or resuscitate, as from death or an inanimate state.