Sözcü nedir, Sözcü ne demek

"Sözcü" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Kongrede bunların beş yüz sözcüsü bulunuyordu." - H. Taner

Sözcü anlamı, kısaca tanımı:

Grev sözcüsü : Grev süresince grevle ilgili açıklamalarda bulunmakla görevli kimse.

Kanun sözcüsü : Yasa sözcüsü.

Yasa sözcüsü : Danıştay savcısı, kanun sözcüsü.

Sözcük : Kelime.

Sözcük bilimci : Sözcük bilimi uzmanı, leksikolog.

Sözcük bilimi : Bir dilin söz varlığını oluşturan birimleri ve bu birimlerin yapılarını ve anlamlarını, birbirleriyle ilişkilerini, zaman içinde yaşadığı değişim ve gelişmeleri araştıran dil bilimi dalı, leksikoloji.

Sözcük hazinesi : Söz varlığı.

Sözcük türü : Kelime türü.

Sözcük vurgusu : Kelime vurgusu.

Sözcülük : Sözcü olma durumu.

Anahtar sözcük : Anahtar kelime.

Grev sözcülüğü : Grev sözcüsünün yaptığı iş.

Kurul : Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble.

Topluluk : Aynı türden canlıların bir araya gelmesiyle oluşan küme. Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl. Vücudun dolgun olma durumu. Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet. Sanatçı grubu. Aynı yerde bulunan insan kalabalığı.

 

Kişi : Eş, koca. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs. Erkek.

Söyleme : Söylemek işi.

Düşünce : İlke, yönetici sav. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea. Dış dünyanın insan zihnine yansıması. Tasa, kaygı, sıkıntı. Niyet, tasarı.

Davranış : Davranma işi, tutum, davranım, muamele, hareket. Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü. Dıştan gözlemlenebilecek tepkilerin toplamı.

Savunma : Saldırıya karşı koyma, müdafaa. Bir takımın, kalesini korumak için gösterdiği çaba, defans. Bir kişiyi, bir düşünceyi doğru, haklı göstermeyi amaçlayan yazı veya konuşma, savunu, müdafaaname.

Sözcük çağrışımı : Bireylere ölçünlü sözcükler sunup onlardan her sözcüğün çağrıştırdığı ilk düşünceleri dile getirmelerini isteyerek tutumları ölçen yordam. bkz.çıkarımcı yordam.

Sözcük ikilileri : Değerleme ölçeklerinde bir tutum sürekliliğinin iki ucunu göstermek üzere kullanılan, "iyi-kötü" gibi karşıt anlamlı ya da karşıt uçlu sözcükler.

Sözcük kakışması : [Bakınız: kakışma]

Sözcük karışıklığı : Bir düşünceyi anlatırken yanlış sözcük kullanma ve sözcükleri yanlış söyleme biçiminde kendini gösteren konuşma bozukluğu.

 

Sözcük oyunu : Sözcüklerin çok anlamlılığından, sesteş oluşlarından yayarlanılarak yapılan anlatım oyunları.

Sözcük salatası : Kimi ruh hastalıklarında görülen ve anlamlı cümle ilişkisine göre söylenmemiş sözcükler yığını.

Sözcük tanımı : Anlamı önceden bilinmeyen, başka bir deyişle yeni olan bir deyimin tanımı. || Krş.. nesne tanımı.

Sözcük uzunluğu : Bir sözcükteki damga sayısı.

Sözcük yöntemi : Sözcüklerin önce birer bütün olarak ele alınması ve bundan sonra parçalara bölünerek çözümlenmesi ilkesine dayanan bir okuma öğretimi yöntemi.

Sözcüklü : Sözcüğü olan.

Sözcü ile ilgili Cümleler

  • Sözcüğün anlamını bilmiyorsan sözlüğe bakmak zorundasın.
  • Benim parmaklarım her sözcüğü telâffuz eder, her aralık ve her aksan.
  • Sözcük grupları kesinlikle cümlelerden çok daha ilgi çekicidir.
  • Bu cümle yedi sözcükten oluşur.
  • Sözcü, anlaşmanın içeriğini basına açıkladı.
  • Sözcü Malezyalı.
  • 'Non', 'sed', 'magnus' ve 'numerus' Latince sözcüklerdir.
  • Sözcük grupları sözdizimsel birimlerdir.
  • "Zıt anlamlı" sözcüğü "eş anlamlı" sözcüğünün zıt anlamlısıdır.
  • Rusçada "okşamak, sevgi" ile "bayağı gelincik" sözcükleri eşsesli ve muhtemelen etimolojik olarak ilişkilidirler.
  • Üçüncü satırdaki son sözcüğü nasıl okuyorsunuz?
  • Amerikalı çocuklar bu sözcükleri işiterek büyürler.
  • Sözcüğü yazdı.
  • Sözcüğü hatırladım.

Diğer dillerde Sözcü anlamı nedir?

İngilizce'de Sözcü ne demek? : n. spokesman, announcer, rapporteur, mouthpiece, speaker, coryphaeus

Fransızca'da Sözcü : porte-parole [le], organe [le], rapporteur/euse [le][la]

Almanca'da Sözcü : n. Anwalt, Dolmetsch, Sprecher, Wortführer

Rusça'da Sözcü : n. комментатор (M), выразитель (M)