Sürek nedir, Sürek ne demek

Yerel Türkçe anlamı:

1.Tavını bulmuş toprak. 2.Çiftle tarla ya da bahçe sürme işlemi.

İnanç.

Düğün sahibine yakınları tarafından hediye veya yardım olarak getirilen koyun, keçi ve tosun cinsinden hayvanlar (Çayağzı)

Eda, naz.

İsilik : Çocuk sürek olmuş.

1.Satmak için pazara götürülen hayvan sürüsü. 2.Ak, gürbüz aygır.

Ateş küreği.

Topluca sürülen sürü: Sürek mal geldi.

Yol, yön, doğrultu.

Soy sop : Süreğimizde hırsız yok.

Sürgü

İri, koşum öküzü.

Erek, amaç.

Diğer sözlük anlamları:

[Bakınız: sürgü]

Öne katılıp sürülen hayvanlar.

Bilimsel terim anlamı:

Kısa bir açınığın süresi ki, uzunluk için birim olarak kabul ediliyor.

Fransızca'da Sürek ne demek?:

more

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Elâzığ şehri, Sivrice ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Sürek kısaca anlamı, tanımı:

Sürek avı : Birçok avcının katılmasıyla ve çoğu kez at üzerinde avı kuşatarak yapılmış olan avlanma, sürgün avı.

Sürekçi : Davar alışverişiyle uğraşan kimse.

Sürekli : Kesintisiz olarak süren, kalıcı, devamlı, baki, daimî. Yumuşak. Uzun süreli olarak, daima.

 

Sürekli ünsüz : Yumuşak ünsüz.

Süreklilik : Sürekli olma, kesintisiz olarak sürüp gitme durumu, devamlılık.

Süreklilik ilkesi : Her yerde sürekli bir gidiş olduğunu, doğada sıçramanın olmadığını, her şeyin bir bütün içinde örüldüğünü söyleyen temel ilke.

Süreksiz : Az süren, devamsız. Sert.

Süreksiz ünsüz : Sert ünsüz.

Süreksizlik : Süreksiz olma durumu, devamsızlık.

Devam : "Kesme, sürdür" anlamında kullanılan bir söz. Ek, parça. Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme. Bir yere belli bir amaçla, gereken zamanlarda gitme.

Zaman : Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı. Dönem, devir. Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit. Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri. Çağ, mevsim. Belirlenmiş olan an. Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit.

Satmak : Bir çıkar karşılığında bir şeyi gözden çıkarmak, feda etmek. Bir yolunu bularak birinden ayrılmak. Kendinde olmayan bir şeyi var gibi göstermek, taslamak. Bir kimse, kendini veya başkasını olduğundan daha önemli, yetkili ve değerli göstermek. Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek.

Pazar : Belli bir şeyin satıldığı yer. Alışveriş. Tokat iline bağlı ilçelerden biri. Satıcıların belirli günlerde mallarını satmak için sergiledikleri belirli geçici yer. Cumartesi ile pazartesi arasındaki gün. Rize iline bağlı ilçelerden biri.

 

Götürü : Fiyatı veya ücreti toptan belirlenen (iş vb.). Fiyatını toptan belirleyerek.

Hayvan : Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık. Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. Kızılan bir kimseye söylenen bir söz.

Hızlı : Çabuk, seri, süratli. Uçarı, çapkın, hovarda. Güç kullanarak. Çabucak.

Sürek malı : Birçok kimsenin hayvanından oluşan sürü.

Sürekci : 1.Davar alışverişiyle uğraşan kimse. 2.Sürek avında hayvanları ürküterek avcıların önüne gelmesini sağlayan kimse. sürekçi, hayvan taciri

Süreke : 1.Ürün bolluğu : Bağ filizlerinin sürekesi çok iyidir. 2.Geçerli, aranan, istenen : Bu malın sürekesi pek az. Ekilen toprak alanı, tarla. Sabanın tarlada bıraktığı iz.

Sürekeli : Sürekli.

Sürekköy : Erzincan ili, Alpköy nahiyesine bağlı bir yer.

Sürekli açındırma aygıtı : Bir filmin bir uçtan öbür uca kadar çeşitli teknelerdeki kimyasal özdeklerden ve yıkama bölümlerinden geçerek bütün açındırma işleminin aralıksız yapılmasını sağlayan aygıt.

Sürekli asalak : Bit ve uyuzböceği gibi, bütün gelişme evrelerinde, yaşamı boyunca asalaklık eden.

Sürekli basım : Basıma temel olan film ile bu film yardımıyla basılacak olan boş filmin pencere önünden sürekli devinimle geçmesiyle yapılan basım.

Sürekli basım aygıtı : Sürekli basımı gerçekleştiren basım aygıtı.

Sürekli borç belgiti : Süresi dolduktan sonra da aynı koşullarla ve değişik bir üremle yürürlükte kalan borç belgiti.

Sürek ile ilgili Cümleler

  • O sürekli olarak ağlıyor.
  • Bu aralar sürekli yağmur yağıyor.
  • Burak sürekli aramalarla Tuğba'yı rahatsız etti.
  • Sürekli Boston'a giderim.
  • O sürekli ona sevgisini gösterdi.
  • Babam yakınıyor; o geçen haftadan bu yana sürekli olarak meşgul oldu.
  • Sürekli bir kum fırtınası vardı.
  • Sürekli bu tür şeyle uğraşıyoruz.
  • Sürekli benden para istiyor.
  • Ali sürekli olarak Mary'yi aradı.
  • Tom'un annesi Tom'u çalışması için sürekli teşvik etti.
  • Sürekli bunu merak ediyorum.
  • Sürekli alışveriş yapan, tüm parasını harcayan insanlardan mısınız?
  • Sürekli bana bakıyorlar.

Diğer dillerde Sürek anlamı nedir?

İngilizce'de Sürek ne demek? : duration; drove (of cattle); driving fast; going fast

Fransızca'da Sürek : durée [la]

Almanca'da Sürek : Dauer; schnell, rasch

Rusça'da Sürek : n. продолжительность (F), беспрерывность (F), стадо (N)