Sıçramak nedir, Sıçramak ne demek

  • Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya veya ileriye atılmak.
  • Yerinden koparak hızla, parçalar durumunda savrulmak
  • Bir uyarı veya heyecan sebebiyle ürkerek birdenbire olduğu yerde doğrulur gibi sarsılmak.
  • Yayılmak, bir yerden başka bir yere geçmek.

"Sıçramak" ile ilgili cümleler

  • "Hatta az önce Birgi'ye de sıçramıştı satışlar." - N. Cumalı
  • "Uyumuş olacak ki yataktan sıçrayarak uyandı." - S. F. Abasıyanık
  • "Tarlalardan kalkan çamur parçaları etrafa, bazen de üstüme sıçrıyordu." - Ö. Seyfettin
  • "Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti."

Sıçramak anlamı, tanımı:

Sıçrama : Sıçramak işi. Ayaklarla, birdenbire yeri teperek kısa süre havaya yükselme.

Beyni sıçramak : Aklı başından gitmek.

Can başına sıçramak : Çok korkmak.

Kan beynine sıçramak : Çok sinirlenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek.

Öfkesi başına sıçramak : Çok öfkelenmek.

Uykusu başına sıçramak : Uyuyamadığı için sersemleşmek. uykusunu iyi alamadığından hırçınlaşmak.

Ayak : Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Göl ayağı. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri. Halk edebiyatında uyak. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Vücudun belden aşağı bölümü. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Basamak. Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Bacak.

 

Kuvvet : Fiziksel güç, takat. Dayanıklı olma durumu. Güç. Bir niceliğin kendisi ile çarpılarak yükseltildiği derecelerden her biri: 2x2x2=23 denkleminde, 3 sayısı 2'nin kuvvetini gösterir. Yetke, erk, nüfuz. Durgunluğu harekete veya hareketi durgun bir duruma çeviren etken, direnci kıran veya direnç doğuran özellik. Şiddet, zor, cebir. Bir ülkenin silahlı gücü.

Tepe : İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası. Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri. Bir şeyin en üstteki bölümü. Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü. Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası. Birinin yanı başı, baş ucu. Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri. Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi.

Atılmak : Başlamak. Atma işine konu olmak. Saldırmak, hücum etmek. Patlatılmak. Bir işe girişmek. Bir yerden, görevden veya işten uzaklaştırılmak. Bir şeye doğru birden gitmek, birden bir davranışta bulunmak.

Uyarı : Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih. Organizmada uyarım yaratan güç.

 

Heyecan : Coşku. Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi vb. sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu.

Doğrulu : Bir doğru boyunca olan, müstakim.

Diğer dillerde Sıçramak anlamı nedir?

İngilizce'de Sıçramak ne demek? : v. jump, bounce, leap, skip, start up, vault, splash, splatter, splutter, bound, buck, capriole, cavort, gambol, hop, jerk, jink, leap up, skitter, spatter, spring, sputter, squirt, take off

Fransızca'da Sıçramak : bondir, sauter, sursauter, cabrioler, caracoler, gicler, rebondir, rejaillir, tressauter

Almanca'da Sıçramak : v. abplatzen, abprallen, abschwingen, auffahren, aufspringen, aufzucken, hopsen, hüpfen, springen, übergreifen, zurückfahren

Rusça'da Sıçramak : v. прыгать, скакать, подпрыгивать, подскакивать, вскакивать, вспрыгивать, отскакивать, проскакивать, перебрасываться, перекидываться, приливать, прыгнуть, запрыгать