Sakınmak nedir, Sakınmak ne demek

"Sakınmak" ile ilgili cümleler

  • "Kendini tramvay ve otomobil tehlikelerinden sakınarak yürüdü." - H. R. Gürpınar
  • "Bıçak kemiğe dayandı mı başkaldırır, canını sakınmaz, hakkını ister." - A. Ağaoğlu

Yerel Türkçe anlamı:

[Bakınız: sahınmak]

Diğer sözlük anlamları:

Esirgemek.

Uzaklaşmak.

Saklamak, riayet etmek, muhafaza etmek.

Sakınmak anlamı, kısaca tanımı:

Sakınma : Olabileceği düşünülen kötü durumlara karşı önlem alma, ihtiyat. Boksörün korunmak için, ayaklarını oynatmadan eliyle, gövdesiyle sağa sola, öne arkaya yaptığı hareket. Sakınmak işi, içtinap.

Sakın : "Korkulacak bir durum olmasın" anlamında kullanılan bir söz. Asla.

Gözü gibi sakınmak : Bir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak.

Sağ gözünü sol gözünden sakınmak : Çok kıskanç olmak.

Korku : Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması, ağız kuruması, kalp, solunum hızlanması vb. belirtileri olan veya daha karmaşık fizyolojik değişmelerle kendini gösteren duygu. Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü. Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara.

 

Düşünce : Tasa, kaygı, sıkıntı. İlke, yönetici sav. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea. Dış dünyanın insan zihnine yansıması. Niyet, tasarı.

Yapmak : Üretmek. Evlendirmek. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Yol almak. Davranmak, hareket etmek. Olmasına yol açmak. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Salgılamak, çıkarmak. Bir durum yaratmak. Gerçekleştirmek. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Dışkı çıkarmak. Edinmek, sahip olmak. Olmak. Onarmak, tamir etmek. Düzenli bir duruma getirmek.

Uzak : Eli, gücü veya hükmü yetişmez. Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayan. Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı. Arada çok zaman bulunan. Yakın olmayan yer. İhtimali az olan.

Durmak : Varlığını sürdürmek. Birisinin malı olarak bulunmak veya o malla ilişkisi olmak. Beklemek, dikilmek. Bir yerde olmak veya bulunmak. Ara vermek. Dinmek, kesilmek. İşlemez olmak, çalışmamak. Hareketsiz durumda olmak. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur: Çalışadurmak, bakadurmak, getiredurmak, yiyedurmak gibi. Yaşamak. Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmek. Belli bir durumda, bir görevde bulunmak. Bir konuyla çok ilgilenmek, üstüne düşmek. Var olmak. Kalmak.

 

İçtinap : Sakınma, çekinme, kaçınma.

Düşün : Duyularla değil, zihinsel olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay.

Korumak : Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek. Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek. Karşılamak, denk gelmek. Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek. Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek. Tehlikeli, zararlı durumları önlemek.

Esirgemek : Korumak, himaye etmek, vikaye etmek. Bir şeyi yapmaktan veya vermekten kaçınmak.

Gözetmek : Kayırmak. Önem vermek, göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak. Bir sonuca giderken bütün ayrıntı ve etkenleri dikkate almak. Kollamak, beklemek. Korumak, bakmak, özen göstermek, himaye etmek.

Sakınmak ile ilgili Cümleler

  • Ali sakınmak için eğildi.
  • Ondan sakınmak en iyisi.
  • Bir kokarcayı vurmayı sakınmaktan caydım.

Diğer dillerde Sakınmak anlamı nedir?

İngilizce'de Sakınmak ne demek? : v. avoid, beware, be cautious, forbear, be wary of, abstain, beg, be careful not to, cradle, eschew, evade, flee from, flinch, hang back, refrain, shuffle, shun, shy, stow, be wary of doing smth.

Fransızca'da Sakınmak : se garder, se garer, éviter, s'abstenir, craindre, garder, se précautionner, se préserver

Almanca'da Sakınmak : v. ausweichen, hüten: sich hüten, schonen, zurückscheuen

Rusça'da Sakınmak : v. воздерживаться, беречься, опасаться, остерегаться, оберегать, воздержаться