Sandal nedir, Sandal ne demek

Sandal; bir bitki bilimi terimidir. kökeni arapça, fransızca, rumca dillerine dayanır.

"Sandal" ile ilgili cümle

  • "Annesiyle bir sandala binip karşıya geçtiler." - N. F. Kısakürek

Yerel Türkçe anlamı:

Ahmak, aptal.

Asma çardağı, seren.

Bahçe çevresine çakılan uzun, ince, düz ağaçlar, sırık.

1.Üçgen biçiminde tarla. 2.Köy yakınındaki çam ormanı

Yaban çileği ağacı, kocayemiş.

Kocayemiş de denilen kırmızı küçük meyveli; sert, parlak yapraklı bir çeşit ağaç.

Sardunya çiçeği.

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Kürekle hareket ettirilen kısa boylu genişçe küçük tekne.

İngilizce'de Sandal ne demek? Sandal ingilizcesi nedir?:

row boat

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Sivas kenti, Yıldızeli ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Sivas ili, Karacaören bucağına bağlı bir yer. Manisa ilinde, Kula ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer. İçel kenti, Gülek nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Sandal hakkında bilgiler

Sandal, suda batmayan ve kürek çekmek gibi mekanik iş yaparak suda ilerlemesi sağlanabilen bir su aracıdır. Bilinen en eski sandal Pesse kanosu olarak bilinen ve oyulmuş bir sarıçam ağacı gövdesinden yapılmış olan bir sandaldır. C14 matoduna göre MÖ 8200-7600 arasında yapılmıştır. Bu sandal Hollanda, Assen'deki Drents Müzesi'nde sergilenmektedir.

 

İtme klasik olarak kürekle ve/veya yelkenle sağlanır. Bu amaç için motor ve pedal gibi başka mekanik aksamlar da kullanılabilir.

Sandal ile ilgili Cümleler

  • Sandalye kapının yanında duruyor.
  • Ali sandalyeleri yan odaya taşıdı.
  • Şimdiye kadar kaç tane sandalye kurdun?
  • Sandalye ahşaptan yapılmış.
  • Sandalye benim için çok alçak.
  • Ben küçük bir kızım, okula gitmiyorum, bana sandalet al, ben evleniyorum.
  • Sandalye kapıdan uzak.
  • Sandalye kırık. Onu birine tamir ettirsen iyi olur.
  • Bir sandalyede oturup televizyon izliyordu.
  • Tekerlekli sandalyedeki yaşlı adam bana annemi gençken tanıdığını söyledi.
  • Sandalye çok küçük.
  • O sandalda pek çok kişi vardır.
  • Televizyon izlerken bir sandalyede oturuyordu.
  • Sandalye henüz gelmedi.

Sandal anlamı, tanımı:

Kürek : Küçük deniz teknelerini yürütmeye yarayan, bir ucu yassı, uzun ağaç. Toprak, kömür vb.ni bir yerden bir yere alıp atmaya, taşımaya yarayan ve yayvan bir bölümü, buna bağlı uzun bir sapı bulunan araç. Kürek cezası.

Sandal ağacı : Koca yemiş.

Cankurtaran sandalı : Deniz kazalarında veya gemi batmak üzereyken insanları kurtarmaya yarayan motorlu, kürekli sandal, filika.

Tahlisiye sandalı : Kaza sırasında yolcuların kurtarılması için gemi güvertesinde bulundurulan sandal.

Sandalcı : Sandal (II) işleten kimse.

Sandalcılık : Sandalcının yaptığı iş.

Sandalet : Yalnız tabanı bulunan, ayağa kordon ve kayışla bağlanan açık ayakkabı, sandal.

 

Sandalgiller : Tropikal ve ılıman bölgelerde yaşayan, iki yüzden çok türü olan, taçsız iki çenekli bitkiler familyası.

Sandalye : Makam, koltuk, mevki. Arkalıklı, kol koyacak yerleri olmayan, bir kişilik oturma eşyası.

Sandalye kavgası : Makam kapmak veya makamını yitirmemek için gösterilen çaba.

Sandalyeci : Sandalye yapan ve satan kimse.

Sandalyecilik : Sandalyecinin yaptığı iş.

Sandalyeli : Sandalyesi olan.

Sandalyelik : Sandalyeden zedelenmemesi için duvara çakılan ince uzun tahta kaplama. Sandalye yapmaya elverişli olan (ağaç).

Sandalyesiz : Sandalyesi olmayan. Koltuktan inmiş, koltuğunu kaybetmiş.

Elektrikli sandalye : Bazı ülkelerde ölüm cezasının uygulanmasında kullanılan araç.

Kolçaklı sandalye : Taşıyıcı kısımları masif malzemeden yapılan, oturma yüzeyi ve arkalığı genellikle elastik olan tek kişinin oturabileceği mobilya.

Tekerlekli sandalye : Sakatların bir yere gidebilmek için kullandıkları tekerlekleri olan oturma aracı, tekerlekli koltuk.

Kereste : Kaba saba kimse, kalas. Ayakkabı yapımında kullanılan gereç. Tomrukların boyuna biçilmesiyle elde edilen ve marangozlukla inşaatta kullanılan nitelikli ağaç.

Sert : Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı. Hırçın, öfkeli, hiddetli. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı. Titizlikle uygulanan, sıkı. Ciğerlerden gelen havanın ağız boşluğundaki tam kapalı veya yarı kapalı engellere çarpmasıyla oluşan (ünsüz), titreşimsiz, süreksiz, ötümsüz, tonsuz, sedasız. Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan. Gönül kırıcı, katı, ters. Güçlü kuvvetli. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı.

Kokulu : Kokusu olan.

Ağaç : Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Tahta, kereste. Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki.

İnsan : Âdemoğlu, âdem evladı. Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı.

Biçim : Herhangi bir şeyin benzeri. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Tarz. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Biçme işi. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil.

Yürü : "devam et, git" anlamında kullanılan bir söz.

Batma : Bir gök cisminin (ay, güneş, yıldız vb.) ufkun altına inmesi. Yıkılma, çökme. Batmak işi. Yok olma, inkıraz. İflas etme.

Sandal odunu : Bir çeşit funda.

Sandalağacı : Yaban çileği ağacı, kocayemiş

Sandalcık : Denizli ili, Kelekçi nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Sandale : Sandalye

Sandaliya : < Ar. sandelî: sandalye. || sandaliye

Sandalkuşu : Sarıasma da denilen bir çeşit kuş.

Sandallar : Bolu ilinde, merkez belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri. Zonguldak ili, Perşembe nahiyesine bağlı bir yer.

Sandalya : sandalye

Sandalya sazı : (botanik)

Sandalye sazları : Çok yıllık, ender olarak bir yıllık olabilen kara veya su üstü bitkileri.

Diğer dillerde Sandal anlamı nedir?

İngilizce'de Sandal ne demek? : n. style of open-topped shoe with a sole that is held to the feet by straps

n. rowing boat, boat, dinghy, pinnace, cockboat, cockleboat, small craft, sandal

Fransızca'da Sandal : canot [le], chaloupe [la]; (aya

Almanca'da Sandal : n. Boot, Gondel, Nachen, Sandale, Sandelholz

Rusça'da Sandal : n. сандалия (F), сандалия: сандалии (PL), сандал (M), лодка (F), шлюпка (F), ял (M)