Sodyum tiyosülfat nedir, Sodyum tiyosülfat ne demek

Sodyum tiyosülfat; Veteriner alanında kullanılan bir terimdir.

Veterinerlikte sözlük anlamı:

Siyanür zehirlenmesi başta olmak üzere birçok zehirlenmede sülfür vericisi olarak kullanılan beyaz toz durumundaki bileşik.

Sodyum tiyosülfat anlamı, kısaca tanımı

Tiyo : Bileşiklerde oksijen atomunun yerine, kükürt atomunun geçtiğini gösteren NaOCN bileşiği sodyum siyanat, NaSCN bileşiği sodyum tiyosiyanatta olduğu gibi ön ek. Na2S2O3 sodyum tiyosülfat bileşiğinde sülfat anyonundaki (SO42-) bir oksijenin yerini bir kükürt atomu almıştır

Tiyosülfat : Nitrit ve siyanür zehirlenmesinde sülfür verici amaçla kullanılan bileşik.

Sodyum : Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0,971 olan, 97,5 °C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir element (simgesi Na).

Siyanür zehirlenmesi : Organik veya İnorganik siyanür bileşiklerinin ağız, solunum veya diğer yollarla alınması sonucu oluşan ve siyanür iyonun stokrom oksidazın ferri demirine bağlanması sonucunda, elektron taşınmasını ve oksijenin kullanılmasını önleyerek etkiyen, hayvanlarda tükürük salgısında artış, nabız ve solunumun hızlanması, solunum güçlüğü, kas titremeleri ve kusma ile belirgin, yüksek dozda alınması durumunda ise hızla ölüme neden olan bir zehirlenme tipi.

 

Zehirlenme : Zehirlenmek durumu. Yılan, arı ve benzerleri sokması sonucu görülen hastalık. Zehirli nesnelerin kana karışması yüzünden baş gösteren hastalıklı belirtiler. Toksik maddenin vücutta meydana getirdiği patolojik durum, intoksikasyon. İhmal veya dikkatsizlik sonucu, zehirli bitkiler, endüstriyel atık su, baca dumanı, uçucu toz, zirai mücadele ilaçlan ve benzerleri maddeleri ağızla almak veya temas etmek suretiyle, sentetik ilaçlarla ve dokusal kimyasal maddelerle zehirlenme olayı, hlk. ağulanma.

Siyanür : Hidrosiyanik asidin tuzu veya esteri olan çok güçlü bir zehir.

Bileşik : Birleşerek oluşmuş, basit olmayan, mürekkep. Kimyasal tepkimeler sonucu iki veya daha çok elementten oluşan ve bunlardan bağımsız fiziksel, kimyasal nitelikler gösteren (madde). Ses ve görüntünün birlikte yer aldığı film parçası.

Sülfür : Kükürdün başka bir elementle yaptığı bileşik.

Birçok : Oldukça çok, sayısı belirsiz, bir hayli, müteaddit.

Verici : Veren, verme yanlısı olan kimse. Çıkar gözetmeksizin her türlü yardımı yapan, esirgemeyen kimse. Başkasına aktarılmak üzere kan, doku veya organ veren kimse, donör. Elektromanyetik dalgalar yardımıyla işaret, ses ve görüntü iletmeye yarayan cihazların genel adı.

Başta : İlk olarak. Özellikle.

Üzere : Amacıyla. Neredeyse. Şartıyla. Gibi.

Olmak : Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek. Bir şeyi elde etmek, edinmek. Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak. Yitirmek, elinden kaçırmak. Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur. Gerçekleşmek ya da yapılmak. Yol açmak. Sarhoş olmak. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek. Hastalığa yakalanmak, tutulmak. Yetişmek, olgunlaşmak. Bulunmak. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz. Sürdürmek, yürütmek. Herhangi bir durumda bulunmak. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak. Yaklaşmak, gelip çatmak. Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek. Bir durumdan başka bir duruma geçmek. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak. Geçmek, tamamlanmak. Uygun düşmek, yerinde görülmek. Uymak, tam gelmek.

 

Beyaz : Ak, kara, siyah karşıtı. Baskıda normal karalıkta görünen harf türü. Bu renkte olan. Beyaz ırktan olan kimse. Beyaz zehir.

Siyan : Kötü kokulu, sulu çamur. Kara çamur.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Zehir : Organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde, ağı, sem. Büyük üzüntü, acı, keder, sıkıntı.

Beya : Bayağı.

Olar : Onlar. Onlar (III. çokluk şahıs zamiri).

Üzer : Kaymak, süt, yoğurt yüzü. Ürem, faiz. Değiş tokuş sırasında üste alınan para. Can sıkıcı. Üst. Kaymak. Faiz. Can sıkıcı, üzücü.

Diğer dillerde Sodyum tiyosülfat anlamı nedir?

İngilizce'de Sodyum tiyosülfat ne demek ? : sodium thiosulfate