Stand still türkçesi Stand still nedir

  • Hareket etmemek.
  • Kımıldamadan durmak.
  • Kıpırdamamak.
  • Hareketsiz durmak.
  • Hareketsiz kalmak.
  • Kımıldamamak.

Stand still ile ilgili cümleler

English: Now stand still.
Turkish: Şimdi sakin dur.

English: Ali can't stand still.
Turkish: Ali hareket etmeden duramaz.

English: Stand still and keep silent.
Turkish: Hareket etme ve sessiz kal.

English: Stand still!
Turkish: Hareketsiz kal!

English: Try to stand still.
Turkish: Kımıldamamaya çalış.

Stand still ingilizcede ne demek, Stand still nerede nasıl kullanılır?

Stand : Durdurmak. Gitar, sinema, televizyon, veterinerlik alanlarında kullanılır. Katlanmak. Durmak. Göğüs germek. Ayakta dikilmek. Sineye çekmek. Ayaklık. Kalmak. Kullanılmadığı zamanlarda gitarı dengede tutmak için altına yerleştirilen sehpa.

Still : Sakinleşmek. Sakinleştirmek. Yatıştırmak. Susturmak. Yine de. Hareketsiz. Dindirmek (fırtına vb'ni). Yatışmak. Durgun. Durdurmak.

To stand still : Hala yerinde durmak. Durdurmak. Hala dayanmak. Durmak. Bir yerde durmak.

Stand a chance : Eline fırsat geçmek. Şansı olmak.

Stand a drink : İçki ısmarlamak.

Stand against : Karşı durmak. Karşı gelmek. Karşı duruş sergilemek. Muhalefet etmek. Karşı çıkmak.

İngilizce Stand still Türkçe anlamı, Stand still eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Stand still ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Poises : Havada durmak. Dengelemek. Birşeyi belirli bir şekilde tutmak. Kaldırmak (baş). Asılı durmak. Dengede tutmak. Kaldırmak. Hareketsiz tutmak. Dengelenmek.

Poise : Kaldırmak. Dengede tutmak. İliştirmek. Kaldırmak (baş). Dengelenmek. Birşeyi belirli bir şekilde tutmak. Hareketsiz tutmak. Denge. Dengesiz biçimde yerleştirmek. Asılı durmak.

Jam : Reçel. Parazit yapmak. Kenetlenmek. Tıkmak. Tıkamak. Basmak. Doğaçlama çalmak (caz). Bastırmak. Sıkışma. Sıkmak.

Steadied : Sağlam. İstikrarlı gitmek. Sabit kalmak. Sallanmaz hale getirmek. Doğru yola getirmek. Sallanmasını kesmek. Sabit durum. Doğru yolda tutmak.

Sit tight : Yerinden kalkma. Sabırlı ol. Yılmadan devam etmek. Sağlam oturmak. Vazgeçmemek. Krizin geçmesini beklemek. Dediğinden vazgeçmemek. Olduğu yerde kalmak. Sıkı durmak.

Steady : Sürekli. Fizik, tiyatro alanlarında kullanılır. Düzenli. Sabit. Daimi. Sallanmaz hale getirmek. Devamlı. Susun. Doğru yolda tutmak.

Steadies : Sağlam. Doğru yola getirmek. İstikrar. Titremesini durdurmak. Titrememek. Sabit durum. Kalıcı arkadaş. Sevgili. Sallanmaz hale getirmek. Oynamaz.

Be at rest : İşlememek. Ölmüş olmak. Çalışmamak. Hareketsiz olmak. İstirahatte olmak.

Stay put : Yerinden kımıldamamak. Sabit durmak. İstifini bozmamak. Kıpırdamadan durmak. Kımıldama. Olduğun yerde kal. Bir yerden ayrılmamak.

Keep still : Sakin ol!. Hareket etme. Sakin olmak. Uslu durmak. Kıpırdama. Kımıldama.

Stand still synonyms : be still, poising, hold still, be at a standstill, steadying.