State türkçesi State nedir

  • Bildirmek.
  • Belirlemek.
  • İfade etmek.
  • Vaziyet.
  • Hal.
  • Görkem.
  • Debdebe.
  • İhtişam.
  • Beyan etmek.
  • Ayıtmak.
  • Bilgi vermek.
  • Belirtmek.
  • Saptamak.
  • Değişkenlerin değerleri verildiğinde, dizgenin kesinlikle tanımlanan belirli durumu.
  • Heyecan.
  • Toplumun siyasal örgütlenişi. toplumdaki siyasal örgütlerin tümü.
  • Stres.
  • Bilgisayar, hukuk, fizik, kimya, sosyoloji alanlarında kullanılır.
  • Söylemek.
  • Duru.
  • Devlet.
  • Açıklamak.
  • Yağday.
  • Durum.
  • Bir dizgenin ölçülebilen tüm özellikleri arasında kurulan ve o dizgeyi ayırt edici olarak belirlemeyi sağlayan nicelikler ve aralarındaki bağıntı.
  • Tantana.
  • Mevki.
  • Nesnelerin kesin olarak tanımlanmış koşullardaki ortak niteliklerinin tümüne verilen ad. anlamdaş durum.
  • Eyalet.

State ile ilgili cümleler

English: Ali was sent to a state penitentiary.
Turkish: Ali bir eyalet hapishanesine gönderildi.

English: Albania gained its independence from Ottoman State in 1912.
Turkish: Arnavutluk 1912'de Osmanlı Devleti'nden bağımsızlığını kazandı.

English: Ali comes from the state of Ohio.
Turkish: Ali Ohio eyaletinden gelir.

English: A republic is a state with a president at its head instead of a king or queen.
Turkish: Bir cumhuriyet başında bir kral ve kraliçe yerine bir başkanı olan bir devlettir.

English: A devastating earthquake hit the state capital.
Turkish: Yıkıcı bir deprem eyalet başkenti vurdu.

 

State ingilizcede ne demek, State nerede nasıl kullanılır?

State aggregation : Durum toplulaştırması.

State aid : Devlet yardımı. Devlet desteği.

State apparatus : Devlet aygıtı.

State bank : Devletin para basma işlerinin yürütülmesinde ve yabancı ülkelerle para ilişkilerinin düzenlenmesinde yardımcı olmak üzere kurulan banka. (türkiye'de merkez bankası bu işleri yürütür) abd.nde birleşik devletlerden her birinin kendi yasalarına göre kurmuş olduğu banka. Devlet bankası. Eyalet bankası. Kamu bankası.

State bond : Devlet tahvili.

State carriage : Saltanat arabası.

State boundary : Eyalet sınırı.

State controlled : Devlet kontrolünde. Devlet güdümlü.

State conservatory : Devlet konservatuvarı. Devlet konservatuarı.

State capitalism : Devlet kapitalizmi. Özel kesimde olduğu gibi devletin üretim araçları mülkiyetine sahip olup piyasa koşullarında iktisadi etkinlikte bulunması.

İngilizce State Türkçe anlamı, State eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak State ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Vocalize : Sesli duruma getirmek. Noktalamak (harf). Ünlüye dönüştürmek. Seslendirmek. Vokal yapmak. Sesli harf yerine kullanmak. Ağızlamak.

Denominate : Demek. Ad vermek. Göstermek. Ayırmak. İsim koymak. Adlandırmak. İsimlendirmek. İsim vermek.

Posture : Tavır. Postür. Tutum. Doğum sırasında yavrunun baş, bacaklar ve kuyruk gibi kısımlarının gövdeye göre duruşu, postür. bedenin genel duruşu. Poz. Kurulmak. Jimnastik, veterinerlik alanlarında kullanılır. Taslamak. Duruş. Dik durmak.

 

Attitude : Poz. Görüş. Bireyin insanlar, olaylar ve cansız varlıklar karşısında takındığı davranış biçimi. Tavır. Dansçının gövdesini tek bacağı üzerine durdururken, öbür bacağını doksan derecelik bir açıyla kaldırması ve dizden bükerek geriye getirmesi. Eğitim, sosyoloji alanlarında kullanılır. Düşünce. Belli nesnelere, olaylara, kişilere karşı belli biçimde davranma yolunda toplumsal olarak kazanılmış eğilim ya da yönelim. Bakış açısı. Uyumlu duruş.

Realm : Diyar. Krallık. Saha. Ülke. Dünya. Memleket. Alem. Alan.

Gloried : Ün. Şan. Güzel görünüş. Övünmek. Sena. Övgü. Gurur duymak. Memnun olmak. -e çok sevinmek. Celal.

Lay out : Tasarlamak. Tertip. Düzen. Yere sermek. Sermek. Sarf etmek. Sergilemek. Harcamak. Vurmak. Plan.

Priding : Övünmek. Ağalık. Haysiyet. Özsaygı. Gurur duymak. Onur. Gurur. Tüylerini kabartmak (kuş). Kendini beğenmişlik.

Clarified : Aydınlatılmış. Durulmak. Berraklaştırmak. Aydınlanmak. Süzmek. Aydınlığa kavuşturmak. Arınmak. Berraklaşmak. Temizlemek.

Conjuncture : Şartlar. Buhran. Eylem ya da etkinliği çevreleyen şartların tümü. Kritit durum. Kriz. Ekonomik hayatın gelişmesi. Kritik durum. Belli bir zaman dilimi içinde belli bir olayı. Konjonktür.

State synonyms : italian region, canadian province, soviet socialist republic, array, australian state, give tongue to, brightness, asseverating, clarifies, assign, detect, splendors, pride, accounter, attitudes, governmental, magnificence, postures, apprise, costliness, append, pronounce, verbalize, asseverated, animations, lay, jitter, stances, cleared, amount, polities, defining, be declaratory of.

State zıt anlamlı kelimeler, State kelime anlamı

Unemployment : Kişinin herhangi bir nedenle işini yitirmesi ve bir yenisini bulma çabası içine düşmesi durumu. İşsizlik. İşçisizlik. Coğrafya, iktisat, sosyoloji alanlarında kullanılır. Bir toplumda, bir toplumsal kümede çalışma çağındaki nüfusun bir bölümünün istençleri dışında ücretli işten yoksun bulunması durumu. Bir ülkede, bölgede ya da anakentte, çalışma çağındaki insanların bir bölümünün, istençleri dışında, çalışmalıklı bir işten yoksun bulunmaları durumu. Aylaklık. Cari ücret düzeyinde emek sunumunun emek istemini aşması durumu.

Being : Varlık. Mevcudiyet. Yaşam. Vücut. Oluş. Yapı. Yaradılış. Varoluş. Olma. Mahluk.

Motionlessness : Hareketsizlik.

State antonyms : activeness, homozygosity, immaturity, employment, nonexistence, union, imperfection, nonbeing, inaction, unskillfulness, inactiveness, heterozygosity, perfection, separation, dystopia, inactivity, motion, maturity, utopia, activity, action, disorder, order, gaseous, liquid.

State ingilizce tanımı, definition of State

State kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Also, a document containing a statement. Stately. To establish. The circumstances or condition of a being or thing at any given time. To set. To settle. A statement.