Substance türkçesi Substance nedir

  • Anafikir.
  • Özlülük.
  • Esas.
  • Öge, madde, doku, özel nitelikleri olan madde, bir organ veya vücudu oluşturan şey.
  • Madde.
  • Servet.
  • Uzayda yer doldurup kimyasal bir yapısı olan varlık.
  • Zenginlik.
  • Düşünbilimde evreni oluşturduğu ve altöğelere ayrılamayacağı varsayılan temel öğelerden her biri.
  • Asıl mesele.
  • Fizik, kimya, veterinerlik alanlarında kullanılır.
  • Doğruluk.
  • Öz.
  • Önem.
  • Töz.
  • Sağlamlık.
  • İçerik.
  • Asıl.
  • Özdek.
  • Cisim.
  • Substans.
  • Ana fikir.
  • Güçlülük.

Substance ile ilgili cümleler

English: Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
Turkish: Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.

English: Glands secrete chemical substances into the body.
Turkish: Bezler vücuda kimyasal maddeler salgılar.

English: Carbon monoxide is a poisonous substance formed by the incomplete combustion of carbon compounds.
Turkish: Karbon monoksit karbon bileşiklerinin tam yanmamasından oluşan zehirli bir maddedir.

English: The substance is light enough to float on the water.
Turkish: Bu nesne su üzerinde yüzmek için yeterince hafif.

English: The substance must be treated with acid.
Turkish: Bu madde, asite maruz kalmış olmalı.

 

Substance ingilizcede ne demek, Substance nerede nasıl kullanılır?

Substance p : Ağrı uyarısının duysal nörondan duysal nörona aktarılmasını sağlayan, 11 amino asit içeren bir peptit. P maddesi.

A man of substance : Varlıklı adam.

Active substance : Etken madde. Aktif madde. Canlı vücudundaki fizyolojik, biyokimyasal ve parolojik süreçleri yapı veya görev açısından farmakolojik olarak etkileyen, hastalıkların tanı, tedavi veya korunmasında etkin olan herhangi bir ilaç veya benzeri maddenin ana bileşeni.

Aromatic substance : Aromatik maddeler. Gıda maddelerine tat ve koku vermek ve bunları geliştirmek için kullanılan katkı maddeleri.

Buffer substance : Bir sıvıya, özellikle kana, az miktarda asit ya da alkali madde eklendiği zaman ph değişikliğinin en az seviyede olmasını sağlayan çözeltiler. Tampon madde.

Chemical substance : Kimyasal madde. Kimyasal işlem yoluyla üretilen maddeler. Kimyasal maddeler.

Carcinogenic substance : Kansere neden olan madde. Kanserojenik madde.

Colloid substance : Koloidal madde.

Explosive substance : Patlayıcı madde.

Flammable substance : Tutuşucu madde.

İngilizce Substance Türkçe anlamı, Substance eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Substance ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Central : Baş. Merkezsel. Ana. Merkezi. Uygun. Orta. Merkezde olan. Özek doğrutusunda; özekten geçen doğru boyunca. Önde gelen. Telefon santrali.

Denotation : Vuruntu. Ad. Ayırma. Ünvan. Tarif. Delalet. Anlam. Düzanlam. İfade. İşaret.

Broader : Geniş. Açık. Daha geniş. Belli. Göze çarpan. Terbiyesiz. Enli. Genel. Yaygın. Ana.

 

Essence : Ruh. Cevher. Esas nitelik. Bir olgunun kökenini, ırasını ve gelişme eğilimlerini belirleyen en derin, en durağan özelliklerinin ve ilişkilerinin tümü. Nitelik. Nefis.

Contenting : Memnun kılmak. Mutlu etmek. Memnun etmek. Hoşnut etmek. Olumlu oy miktarı. Tatmin etmek. Lehte oy kullananlar.

Correctness : Dürüstlük. Selamet. Uygunluk. Sıhhat. Tam doğruluk. Bir bilginin şaşmaz geçerliği ya da konusuna tam uygunluğu.

Compendious : Net. Özlü. Muhtasar. Az ve öz. Kısa. Özet halinde. Az ama öz.

Basilar : Baziler. Temel ile ilgili. Temel oluşturma. Temel. Temel oluşturan. Temele özgü.

Accuracy : Kesinlik. Titizlik. Ayar. Bir ölçünün, gözlemin gerçeğe yakın olma derecesi. Tamlık. İncelik. Bir bilginin, gerçekleşebilir çıkarımlarda bulunma yeteneği. Dikkat.

Forcefulness : Şiddet. Etkinlik. Kuvvet. Güç. Etki.

Substance synonyms : living substance, phlogiston, body substance, balancing, volatile, element, meaning, actually, actualness, chemical element, haleness, circumstance, candidnesses, authentics, objected, headings, mixture, bodying, strain, authenticities, candor, deref, extension, central idea, caste, gold, golds, aggressiveness, compendiums, tenor, atom, thought, basal.

Substance zıt anlamlı kelimeler, Substance kelime anlamı

Inhibitor : İnhibitör. Bir kimyasal tepkimenin hızını yavaşlatmak ve kimi zaman da durdurmak için kullanılan kimyasal özdek. Tezgenin çalışmasını önleyerek, tepkime hızını azaltan katışkı. Gelişmeyi engelleyici. enzimle katalize edilen reaksiyonların hızını azaltan veya tamamen yok eden madde. Biyoloji, fizik, kimya, veterinerlik alanlarında kullanılır. Yavaşlatıcı. Engelleyici. Bir faaliyeti ya da olayı kontrol eden ya da engelleyen herhangi bir madde. inhibitör. Durdurucu. Bir faliyeti veya olayı kontrol eden veya önleyen madde, inhibitör.

Approval : Tasvip. Bir ölçekle ölçüye vurulan kişinin herhangi bir ölçek sınarında dile getirilen yargıyı olumlaması ya da ilgili görüşe katılması. Onama. Onay. Resmi izin. Uygun bulma. Onaylama.

Disapproval : Ayıplama. Hoşnutsuzluk. Reddetme. Kınama. Onaylamama. Doğru bulmama. Bir toplumsal kümede yaptırıma bağlanmış davranış ölçülerine aykırı düşen davranışlar karşısında kümece takınılan olumsuz yönde eleştirici ya da suçlayıcı tutum. Uygun görmeme. İtiraz.

Substance ingilizce tanımı, definition of Substance

Substance kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : That which is real, in distinction from that which is apparent. That which underlies all outward manifestations. The abiding part of any existence, in distinction from any accident. To make rich. Real or existing essence. That in which properties inhere. To supply property to. To furnish or endow with substance. The permanent subject or cause of phenomena, whether material or spiritual. Substratum. That which constitutes anything what it is.