Suyu nedir, Suyu ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

İnanışa göre ölüp gömüleceği yere bilmeden gitmek.

Suyu ile ilgili Cümleler

  • Dünya ile diğer gezegenler arasındaki fark Dünya'da suyun var olmasıdır.
  • Suyun sıfır kalorisi vardır.
  • “Aslan gibidir maşallah, taşı sıksa suyunu çıkarır, diyor.”
  • Suyu ölçüsüz ve aşırı miktarda içmek "su zehirlenmesi" ile sonuçlanabilir, potansiyel olarak ölümcül bir durum.
  • “Suyun başına çöküp ellerini, yüzünü yıkamaya koyuldu.”
  • Suyu döktü, testiyi kırmadı.
  • “Bu ziyafete elimiz erişmiyor, uzaktan ağzımın suyu akıyor.”
  • Suyu severim.
  • Suyun seviyesini kontrol etmek için eğildiğinde Tom'un cep telefonu cebinden havuza düştü.
  • “Bunlarda sezilen intibakçı hatta biraz suyun akıntısına giden ruh, Ayşe'nin mizacına pek uymuştu.”
  • Ali bardağa biraz elma suyu koydu.
  • Suyu korumamız gerkiyor.
  • Suyu kapat.
  • Ne kadar suyumuz kaldı?
  • Hipopotamlar suyu severler.
  • Ali biraz portakal suyu içti.
  • “Alır mıydım? Sevinir miydim? Yoksa mızıkçılık eder, -Olmaz, sayım suyum yok... Siz birlik olup bana oyun ettiniz -mi derdim.”
  • Suyun kalorisi yoktur.
  • “Paralar suyunu çekti. Fabrika da olduğu gibi Nihat'a geçti.”
  • “Konferansı düzenleyenlerin hepsi, zemzem suyuyla mı yıkanmışlar sanki?”
  • “Hasılı, hastaneye benzemeyen hastanemden pek memnundum. Yalnız, bu değirmenin suyu nereden geliyordu?”
 

Suyu ile ilgili Atasözü veya Deyim

adamın yere bakanından, suyun yavaş akanından kork : “duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir” anlamında kullanılan bir söz.

ağzının suyu akmak : çok beğenip istemek, imrenmek.

akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer : “atak kişi tehlikeyi göze alarak işe girişir ve çabuk sonuç alır” anlamında kullanılan bir söz.

bıçağı kestiren kendi suyu, insanı sevdiren kendi huyu : “bir şeyin, bir kimsenin değeri, kendisinde aranılan özel niteliklerle artar” anlamında kullanılan bir söz.

bıçak suyu kesiyor : “çok körleşmiş” anlamında kullanılan bir söz.

(birinin) huyuna suyuna gitmek : birini kızdırmayacak veya ürkütmeyecek biçimde uysalca davranmak, alışkanlıklarına, isteklerine uygun davranışlarda bulunmak.

bulaşık suyu gibi : kötü hazırlanmış, tadı tuzu olmayan (sulu yiyecek ve içecek).

çakı suyu kesiyor : bıçak suyu kesiyor.

çapanoğlunun abdest suyu gibi : çok sulu, tatsız ve kötü görünüşlü olan (içilecek şeyler).

çömlekçi suyu saksıdan içer : “kişi, geçimini sanatı ile sağlar” anlamında kullanılan bir söz.

değirmenin suyu nereden geliyor : “bu işin masrafını karşılayacak para nasıl kazanılıyor?” anlamında kullanılan bir söz.

dümen suyunda gitmek : birine bağımlı olmak, her şeyde ona uyarak davranmak.

eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır) : “bilgisiz, görgüsüz kimse ince, güzel şeylerin zevkine varamaz, değerini ölçemez” anlamında kullanılan bir söz.

ez de suyunu iç : değersiz, yararsız şeyler için kullanılan bir söz.

 

huyu huyuna suyu suyuna (uygun) : iki kişinin her yönden birbirine uygunluğunu anlatmak için kullanılan bir söz.

huyunu suyunu değiştirmek : eskisine göre değişik davranmasına sebep olmak.

imamın abdest suyu gibi : soğuk veya sıcak olması gerekirken ılık olan içecekler için kullanılan bir söz.

kestane suyu gibi : sulu (kahve).

kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan : “kişi arkadaşlık ettiği kimseden etkilenir” anlamında kullanılan bir söz.

kulağına kar suyu kaçırmak : dolaylı olarak duyurmak.

kulağına kar suyu kaçmak : bir duyum almak.

sayım suyum yok : çocuk oyunlarında “kısa bir süre için oyun dışıyım” anlamında kullanılan bir söz çocuklar arasında bir işte şakaya yer verilmeyeceğini anlatan bir söz.

sıkıp suyunu çıkarmak : sömürmek.

suyu baştan (veya başından) kesmek : işin aslı üzerinde kesin bir şey söyleyip ayrıntılarını konuşmaya gerek duymamak.

suyu çıkmak : çok söz edildiği veya üzerinde yerli yersiz durulduğu için değerini yitirmek, önemsizleşmek.

suyu getiren de bir, testiyi kıran da : testiyi kıran da bir, suyu getiren de.

suyu görünce teyemmüm bozulur : “bir zorunluluk dolayısıyla yapılmakta olan bir işin, bu zorunluluk ortadan kalktığında gereği gibi yapılmak için yeni baştan ele alınması gerekir” anlamında kullanılan bir söz.

suyu ısınmak (veya kaynamak) : işbaşından uzaklaştırılması yakın olmak kötü son yaklaşmak veya gelmek.

suyu kesilmiş değirmene dönmek : işlemez, yararsız duruma gelmek.

suyu nereden geliyor : “bir işi görmek için harcanan para hangi kaynaktan sağlanıyor?” anlamında kullanılan bir söz.

suyu seli kalmamak : sulu yemek kaynaya kaynaya suyu azalmak.

suyun akıntısına gitmek : olayların veya durumun gelişmesine göre davranmak, uymak.

suyun başı : suyun çıktığı yer, kaynak bir işin asıl yetkililerinin bulunduğu yer Mecaz anlamı en çok yarar sağlanacak yer.

suyuna gitmek : suyunca gitmek.

suyuna tirit : baştan savma, değersiz, özensiz.

suyunca gitmek : bir kimseyi sinirlendirmeyecek biçimde davranmak.

suyunu almak : Bitkiler suya kanmak, gereksindiği oranda su almak : Bu ağaçlar suyunu iyi alamıyorlar, önlerine köstek yapmalı.

suyunu çekmek : yemek kaynayıp suyu kalmamak tükenmek.

suyunun suyu : tavşanın suyunun suyu.

taşı sıksa suyunu çıkarır : “çok güçlü biridir, her zorluğun üstesinden gelir” anlamında kullanılan bir söz.

tavşanın suyunun suyu : iki şey arasındaki ilginin çok uzak olduğunu anlatan bir söz.

testiyi kıran da bir, suyu getiren de : “görevini iyi yapanla kötüye kullanan arasında bir fark gözetilmemektedir” anlamında kullanılan bir söz.

ya huyundan ya suyundan : bazı özellikleri olduğu gibi bir yerden, bir kimseden almış kimseler için kullanılan bir söz.

yüzü suyuna : yüzü suyu hürmetine.

zemzem suyu ile yıkanmak : hiçbir suçu veya günahı olmamak.

Suyu anlamı, tanımı

Artezyen kuyu suyu : Artezyen suyu

Artezyen suyu : Derin yer altı su tabakasına inilerek açılan kuyudan elde edilen basınçlı su, artezyen kuyu suyu.

Asım suyu : Et suyu.

Badılcan suyu : Domates salçası.

Bağırsak suyu : Bağırsak duvarında bulunan bezlerin saldığı sindirim enzimleri. Bağırsak duvarlarında bulunan bezlerin saldığı sindirim enzimleri.

Balık ıslatma suyu : Balık hücre çözeltilerini ve işleme sırasında kullanılan su içeren, pişirilmiş balığın yağsız, sıvı durumundaki özütü.

Bel suyu : Sperma.

Besleme suyu : Kazanı beslemekte kullanılan su.

Buzulaltı sel suyu : Buzulun yüzden erimesiyle oluşan suların yarıklardan iç ve dibe inerek orada eğim aşağı akması.

Curruk suyu : Özleşmemiş koyulaşmamış sulu (yemeklik hakkında).

Çekirdek suyu : (karşılık: nukleoplazma, karyoplazma, karyolenf),Sıvı çekirdek maddesi; çekirdek içinde bulunan plazma yığını; çekirdek plazması.

Çekirge suyu : Çekirge öldüren kuşları çekirgelerin bulunduğu yere toplamak maksadıyla bir kab içinde o yere götürülen ve kuşların onun arkasına düşeceklerine inanılan belli bir su.

Çöp suyu : Şıra yapılırken üzüm ezilerek ilk suyu alındıktan sonra posasına bir parça su katılarak tekrar sıkılmasıyla çıkarılan pekmez, reçel, tarhana yapılan üzüm suyu.

Deniz suyu buzu : Kuzey enlemlerde, —0.5 ile —2 derece arasında önce donarak sürekli bir örtü oluşturan, sonra da, sıcaklık ve akıntıların etkisiyle irili ufaklı parçalara bölünerek sürüklenen birkaç metre kalınlıkta buzlara verilen ad.

Dolaşım suyu : Dolaşım yapan su.

Düşük laktozlu yoğunlaştırılmış peynir altı suyu : Laktozun, proteinin ve/veya minerallerin bir kısmı alınmış olan peynir altı suyundan suyun kısmen ayrılması suretiyle elde edilen bir ürün.

Erime suyu : Buzul ve karların sıcaklığın etkisiyle erimesi sonunda oluşan ve özellikle ilkbahar ve yaz başında akarsuların beslenmesinde önemli payı olan sular.

Evin suyu : [Bakınız: erlik suyu]. [Bakınız: er suyu].

Gönül suyu : Göz yaşı.

Guduretden gurt suyu etmek : Allah'a emanet etmek.

Güz suyu : Sonbaharda bostanlara verilen su.

Havayuvarı suyu : Havada bulunan ya da havada türeyen gaz, sıvı, katı durumda bulunan su.

Hidrasyon suyu : Bağlı su.

İletkenlik suyu : Öz iletkenliği 18 °C’de ve vakumda 4x10-7 ohm1 cm-1 olan çok saf su.

Jalap suyu : Jalap bitkisinden elde edilen glikozitli reçinelerin bir karışımı.

Javel suyu : Ağartma işlemlerinde kullanılan potasyum klorür ve hipokloritden oluşan çözelti, çamaşır suyu. Tıbbi amaçla dezenfektan olarak kullanılmak üzere sodyum hipokloritin suda hazırlanan % 12’lik çözeltisi.

Kefenk suyu : İçilmeye elverişli olmayan acı su.

Koyulaştırılmış hidrolize peynir altı suyu : Laktaz enzimiyle hidrolize edilen peynir altı suyunun buharlaştırılmasıyla elde edilen, en az % 50 toplam katı madde ve her yüzde toplam katı madde için en az %. 3 toplam glikoz ve galaktoz içeren bir kalıntı.

Kral suyu : Üç hacim derişik hidroklorik asit ve bir hacim nitrik asit karışımından oluşan ve kuvvetli yükseltgen bir çözelti.

Kristal suyu : 100 °C sıcaklıkta veya bu sıcaklığın yakınında örgü yapısının bozulmasıyla kristal özelliği kaybolan, bir çok kristalleştirilmiş maddede kimyasal olarak bağlı olan su.

Kurutulmuş hidrolizlenebilir peynir altı suyu : Laktaz enzimiyle hidrolize edilen peynir altı suyunun kurutulmasıyla elde edilen ve en az % 30 toplam glikoz ve laktoz içeren bir kalıntı.

Kurutulmuş peynir altı suyu : Peynir altı suyundan elde edilen en az % 11 protein ve % 61 laktoz içeren bebek mamaları, süt ürünleri, dondurma ve sütlü tatlılar gibi besin maddelerinin yapımında ve hayvan beslemede yem katkı maddesi olarak kullanılan bir ürün.

Maran suyu : Bulaşık suyu.

Mayalı koyulaştırılmış peynir altı suyu : Mayalanmış peynir altı suyundan suyun kısmen ayrılmasıyla elde edilen bir ürün.

Mengü suyu : Âbıhayat.

Mesih suyu : İmam suyu, papaz suyu, şarap.

Mısır ıslatma suyu : Mısırdan nişasta elde edilmesi sırasında tanelerin ıslatılmasında kullanılan suyun süzülmesiyle elde edilen yan ürün. Düşük sıcaklık derecesi ve basınç altında yoğunlaştırılmasıyla mezoferm adı verilen proteince zengin ürün elde edilir, mezoferm.

Mide suyu : Mide duvarındaki çukurlar içinde bulunan bezlerin saldığı sindirim enzimleri. Mide duvarlarındaki çukurlar içinde bulunan bezlerin saldığı sindirim enzimleri.

Mineral suyu : Herhangi bir ek işlemden geçirilmeksizin, çözünmüş mineral tuzları, elementler ve gaz içeren doğal sular.

Öd suyu : Safra.

Örüt suyu : Kimi kimyasal özdeklerin, sulu çözeltiden katı evreye geçerken oluşturdukları örüt yapıya kattıkları su.

Pankreas suyu : Pankreastan onikiparmak bağırsağına salgılanan ve içinde tripsinojen, lipaz, prokarboksipeptidaz, alfa amilaz, maltaz ve ribonükleaz gibi sindirim enzimleri ile enzim öncülerini kapsayan salgı. Pankreas bezinin enzimleri kapsayan dış salgısı.

Peynir altı suyu : Peynir suyu.

Peynir altı suyu çözünürleri kurusu : Peynir altı suyundan laktozun bir kısmıyla birlikte veya yalnız peynir suyu proteininin ayrılmasından sonra kalan sıvının kurutulmasıyla elde edilen kalıntı.

Peynir altı suyu koyulaştınlmış çözünürleri : Laktozun bir kısmıyla birlikte veya yalnız peynir altı suyu proteininin ayrılmasından sonra kalan sıvının yoğunlaştırılmasıyla elde edilen kalıntı.

Peynir altı suyu kurusu : Bir kısım laktozu, proteini ve/veya mineralleri alınmış olan peynir altı suyunun kurutulmuş biçimi.

Peynir altı suyu protein konsantresi kurusu : Peynir altı suyundan laktozun ve/veya minerallerin süzülmesi, suyun alınması ve kurutulmasıyla elde edilen, en az % 25 ham protein içeren bir ürün.

Peynir suyu : Yağlı veya yağsız sütten peynir üretimi sırasında süzülen, pasta veya yoğurt üretiminde insan gıdası, süt ikame yemi veya silaj katkı maddesi olarak hayvan beslemede kullanılan, taze veya kurutularak değerlendirilen süt şekeri bakımından zengin ürün, peynir altı suyu.

Pres suyu : Sıkma suyu.

Sıkma suyu : Balık veya etin hidrolik sıkılması, yağının da santrifüjleme veya başka usullerle ayrılmasıdan sonra elde edilen yağsız sıvı özütü, pres suyu.

Sıtma suyu : Bedeni yıkayınca sıtmayı gidereceğine inanılan kaynak suyu.

Soğutma suyu : Soğutucu olarak kullanılan su. Motorun soğutulması için ısıyı yuvgu duvarlarından alarak havaya ileten su.

Soğutma suyu sıcakölçeri : Soğutma suyu sıcaklığını belirleyen aygıt.

Suni maden suyu : Saf suyun veya içinde tuzlar çözündürülmüş suların karbondioksitle doyurulmasıyla elde edilen su, yapay maden suyu.

Suverme suyu : Su verme işleminde, soğutucu olarak kullanılan su.

Suyu aşlamak : Suyu ılıtmak.

Suyu başından kesmek : Bir işi en yetkili kimseye baş vurarak kesin sonuca bağlamak : Suyu başından kesseydin işin böyle sürneşip durmazdı.

Suyu bellemek : Suyu bırakmak, salmak : Hangin suyunu bizim çayıra ele belledim ki!.

Suyu çekilmek : Ağaçların yeşermesi dal budak salması durmak : Suyu çekildi gayrı ağaçların, budayabilirsin.

Suyu çekmek : İnanışa göre bir yerin havası suyu kişiyi oraya gelmeye zorlamak, çekmek : Doğup büyüdüğü yirin suyu çekiyor insanı.

Suyu düşük : Soluk, revnaksız.

Suyu görmeden çemrenmek : İşin nereye varacağı belli değilken olmuş gibi davranmak, paçaları sıvamak.

Suyu kesik değirmene dönmek : Gürültü patırtı kesilmek, sessizlik olmak.

Suyu samık : Suyu kesik (değirmen için).

Suyu sili galmamak : Suyunu çekmek, suyu kalmamak.

Suyugüzel : Ankara ilinde, Balâ ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Suyum : Biraz, bir parça.

Suyumak : Sövmek.

Suyun iyon ürünü : 25ºC sıcaklıkta saf su içinde bulunan H+ ve OH-‘in molar konsantrasyonlarının çarpımı, Kw, Kw = [H+] [OH-] = 1x 10-14.

Suyun normal buharlaşma noktası : Suyun 1 atm dış basınçtaki en yüksek buhar basıncına karşılık gelen sıcaklığı. Su buharı noktası 100 °C’dur.

Suyun otoyu : Suyun öte yanı, suyun öte gecesi : Sen suyun otoyunda, men bu otoyunda ne gayrém el yetmer, un çatmér, sen o geçede ben bu geçede, ne yapayım.

Suyunca : Ardından, izinden, peşi sıra. Keyfine göre, arzusu gibi, isteğine uygun.

Suyunca olmak : Peşini takibetmeh, ardından gitmek.

Suyunca varmak : Ardından, peşi sıra gitmek.

Suyungözü : Kaynak, pınar : Haydin suyun gözüne gidelim.

Suyunközü : Suya düşen cemre, ikinci cemre.

Suyunnan ahmah : Birinin istediği gibi davranmak, suyunca gitmek.

Suyunu buldurmak : İşi nizamına koymak.

Suyunu bulmak : İntizama girmek, yoluna girmek.

Suyunu giderme : Histolojide dokuların yıkamadan sonra suyunu gidermek amacıyla düşük dereceli alkollerden geçirilmesi. Parafin ve selloidin gibi maddelerle işlem yapılacak preparatlar sırasıyla % 50, % 60, % 70, % 80, % 90, % 96 ve saf alkollerde tutulurlar.

Suyurdu : Kaynak, pınar. Giresun şehri, Alucra ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer.

Suyurgal : İhsan, atiyye, hükümdar tarafından bağışlanan dirlik. [Bakınız: Soyurgal].

Suyurgamak : Taltif etmek, ihsanda bulunmak.

Suyurgamış : Lütufta, ihsanda bulunan, bağış yapan kimse. Acıyan, merhamet eden.

Suyurgan : Bağışta, ihsanda bulunan. Merhametli.

Suyurgatmak : Yüzüne karşı övülmek, armağan ya da ödül almak.

Suyuşmah : Gizlice kaçmak, uzaklaşmak, sıvışmak : Osman döğüş olanda ordan ele suyuştu ki!.

Suyutan : Karst yörelerinde, gölova ve kör koyakların tabanında biriken suları çekerek derine aktaran bir tür doğal kuyulara verilen ad.

Suyutkunu : Beceriksiz, inceliksiz, kaba kişi.

Şeker suyu : Şekerli su.

Taban suyu : Yer çekimi etkisiyle topraktan sızan suların su geçirgen tabakaları aştıktan sonra su geçirmez bölgede toplanması ile oluşan su.

Tohum suyu : Meni.

Tolu suyu : Kirli yıkamakta kullanılan küllü su.

Uğur suyu : Yolcunun ardından, ev halkınca kapı önüne dökülen su.

Üzüm suyu : Üzümün sıkılması sonucu elde edilen meyve suyu.

Yapay maden suyu : Suni maden suyu.

Yara suyu : Cerahat, irin.

Yer altı suyu : Yer altı tabakalarından elde edilmiş ve yüzey sularıyla direk etkileşim içinde olmayan su.

Yeraltı suyu : Yeraltında taş ve toprak yapısında önemli miktarda depolanmış olan su. Yeryüzünün altında su olarak bulunan ve cisimlerin kimyasal bileşimine girmemiş su.

Yeraltı suyu teknesi : İçinde yeraltı suyunu tutabilen, yanlarında ve altında geçirimsiz kayaçlar bulunan geçirimli bir katman.

Yoğun deniz suyu : Deniz suyunun buharlaşmasından ve tuz kristallerinin çökmesinden sonra kalan kısım.

Yoğunlaştırılmış peynir altı suyu : Peynir altı suyundan suyun kısmen ayrılmasıyla elde edilen ve en az katı madde oranı etiketinde açıkça belirtilmesi zorunlu olan bir ürün.

Yuntu suyu : Bulaşık suyu.

Yüz suyu : Ar, hicap, hayâ, namus ve şeref, haysiyet, itibar. Güzellik, hüsün, letafet.

Altın suyu : Bir kısım konsantre nitrik asit ile üç veya dört kısım konsantre hidroklorik asitten oluşmuş, özellikle platin, altın vb. metalleri çözmekte kullanılan bir karışım.

Arpa suyu : Bira.

Besi suyu : Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su.

Bulaşık suyu : Bulaşıkları yıkamak için kullanılan su. Bulaşığın yıkanmasıyla ortaya çıkan su.

Cam suyu : Potas veya sodanın kuvars ile eritilmesinden elde edilen, ağacın böceklere ve ateşe direncini artıran renksiz sıvı. Taşıtlarda ön ve arka camları temizlemek amacıyla kullanılan, suyun donmasını engelleyici kimyasal maddeler içeren özel sıvı. Cam yüzeyleri temizlemek amacıyla kullanılan içinde özel kimyasal maddeler bulunan su.

Can suyu : Yeni dikilen fide veya fidanlara verilen az miktardaki ilk su.

Çamaşır suyu : Çamaşırların beyazlamasını ve kolayca temizlenmesini sağlayan kimyasal birleşimli su.

Çiçek suyu : Turunçgillerin çiçeklerinin imbikten geçirilmesiyle elde edilen güzel kokulu su.

Çilek suyu : Çileğin sıkılmasıyla elde edilen meyve suyu.

Deniz suyu : Bileşiminde değişik tuzlar ve gazlar bulunan su.

Dirim suyu : Abıhayat.

Domates suyu : Domatesin sıkılmasıyla elde edilen içecek.

Dümen suyu : Gemi giderken arkasında bıraktığı köpüklü iz.

Elma suyu : Elmadan çıkarılan meyve suyu.

Er suyu : Meni. Erkeklerin cinsel organından zevklenme ile çıkan sıvı madde. Sperm.

Et suyu : İçinde et kaynatılmış su.

Gül suyu : Gül yağı yapılırken yan ürün olarak elde edilen kokulu ve renksiz sıvı.

Ham besi suyu : Kökler tarafından topraktan emilip yapraklara kadar çıkan besi suyu.

Havuç suyu : Havuç meyvesinin sıkılması ile elde edilen meyve suyu.

Islatma suyu : Bazı maddelerin çeşitli amaçlarla işlenmesinde kullanıldıktan sonra değişik yöntemlerle ayrılan ve çözünmüş besin maddeleri içeren sıvı.

İçme suyu : İçilebilecek nitelikte olan su.

Katran suyu : Hekimlikte kullanılan katranlı su.

Kaya suyu : Kayadan sızan su.

Kaynak suyu : Kaynağın veya gözenin başında alınan su.

Kenar suyu : Kenar süslemesi.

Kibrit suyu : "Yerin dibine batsın, ölsün, kahrolsun" anlamında köküne kibrit suyu ve "bir daha ortaya çıkamayacak biçimde yok etmek" anlamında köküne kibrit suyu dökmek (veya kökünü kurutmak) deyimlerinde geçen bir söz.

Kireç suyu : İçinde erimiş bir durumda kireç bulunan su.

Koruk suyu : Koruğun ezilmesiyle elde edilen sıvı.

Kuyu suyu : Kuyudan çıkarılan, genellikle sulamada kullanılan su.

Limon suyu : Limondan elde edilen meyve suyu.

Maden suyu : İçinde erimiş mineraller bulunan ve bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan kaynak suyu.

Memba suyu : İçinde erimiş mineraller bulunan, içme suyu olarak veya tedavi amacıyla kullanılan su.

Meyve suyu : Meyveden elde edilen su.

Nane suyu : İçinde nane ruhu eritilmiş su.

Ongun besi suyu : Yapraklarda yeni maddelerle zenginleştikten sonra bitkiyi beslemek için her yana inen besi suyu.

Portakal suyu : Portakal sıkılarak elde edilen su.

Safra suyu : Geminin genellikle derin pik tanklarına dengeyi sağlayıp artırmak ve pervaneyi iyice suya batırmak için doldurulan su.

Suyuk : Organizmanın kan, lenf vb. sıvı bölümü.

Suyukçuluk : Organizmadaki hastalık belirtilerini suyukların bozukluğuna bağlayan tıp öğretisi.

Şalgam suyu : Doğranmış şalgam, havuç ile bulgur, su ve tuz kullanılarak yapılmış olan bir içecek.

Tavuk suyu : Tavuk etinin haşlanmasıyla elde edilen su.

Turşu suyu : Turşunun içilebilir nitelikteki ekşimsi ve kekremsi suyu.

Vişne suyu : Vişneden çıkarılan su.

Zemzem suyu : Zemzem.

Diğer dillerde Suylakesim anlamı nedir?

İngilizce'de Suylakesim ne demek ? : hydrolysis