Turkish: Salıncaklarda oynayan çocuk görmedim.
English: Julio is swinging in the hammock that I hung under the old oak tree.
Turkish: Julio, eski meşe ağacına kurduğum salıncakta sallanıyor.
English: I took a swing at him.
Turkish: Ben ona bir yumruk attım.
English: He has a perfect swing.
Turkish: Onun mükemmel bir salıncağı var.
English: The banquet was in full swing.
Turkish: Ziyafete tüm hızıyla devam edildi.
Swing axle : Bir ucundan gövdeye oynak şekilde bağlanmış, öteki ucunda tekerleği taşıyan bağımsız askılı dingil türü. Esnek yarım dingil. Serbest süspansiyonlu dingil.
Swing bridge : Döner köprü. Kanatlı köprü. Açılır kapanır köprü. Geriye doğru açılan köprü.
Swing credit : Hareketli kredi. Swing kredisi. Kliring kapsamında yapılan ticarette dönem içinde denkleşmenin olmadığı durumda ticaretin kesintiye uğramaması için tarafların karşılıklı olarak belirli sınırlar içerisinde birbirlerine açtıkları kredi. Kısa vadeli dış kredi. Esnek süreli kredi.
Swing door : İki tarafa açılır kapı. Kanatlı kapı. Döner kapı.
Swing into action : Harekete geçivermek. Harekete geçmek.
Swing joint : Sapmalı bağlantı. İki dirsekle yapılan ve kolaylık sağlıyan bir bağlantı.
Swing pipe : Döner boru.
Swing open : Kendiliğinden açılmak (kapı vb.).
Swing shut : (kapı vb) otomatik kapanmak.
Swing it : Hızlan. Çabuk ol. Yaylan. Defol.
Sözcükler, direkt olarak Swing ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Catapult : Katapült uçak. Fırlatma düzeneği ile ilgili. Topun bulunmasından önce, kaleleri dövmek için taş gülle fırlatmakta kullanılan bir tür büyük sapan. Atmak. Vurmak. Sapan. Mancınık. Mancınıkla atmak.
Halts : Kesmek. Aksamak. Tereddüd etmek. Topallamak. Tökezlemek. Durdurmak. Tereddüt etmek. Duraksamak. Bocalamak.
Arm exercises : Kolun işlekliğini ve gücünü geliştirmek amacıyla yapılan özel alıştırmalar. Kol alıştırmaları.
Circled : Etrafını dolaşmak. Kuşatmak. Çevrelenmiş. Daire içine alınmış. Kuşatılmış. Çevrelemek.
Dawdle : Oyalanmak. Zaman harcamak. Boşa geçirmek. İşini ağırdan alarak vakit kaybetmek. Eğlenmek. İşi ağırdan almak. Ağır davranmak. Aylaklık etmek.
Actuated : Harekete geçirilmiş. Harekete geçirmek. Çalıştırmak. Harekete geçmiş.
Change into : Kaymak. -e dönüşmek. -e dönüştürmek.
Gibbet : Bel kirişi. Rezil etmek. Maçuna kolu. Kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak. Vinç kolu. Darağacı. İdam etmek.
Carries : Menzili olmak. Nakletmek. Büyülemek. Taşımak. Satışa sunmak. Sağlamak. Yayımlamak. Geçirmek. Taşıyıcılık yapmak.
Swing synonyms : move back and forth, swung, oblique, waggle, draped, chuck away, fling, dawdling, waggled, accosts, bring off, pivoted, waver, befool, befooled, achieved, pivot, befools, bunging, hang out, faltered, bear off, drape, achieve, flap, make it snappy, bung, rotated, gibbeting, falters, chucking, brandish, arm walks with body swinging.
Stay in place : Yerinde kalmak.
Stay : Sabitlemek. Kalmak. Erteleme. Durmak. ...olarak kalmak. Sürdürüp tamamlamak. Bastırmak. Önlemek. Alıkoymak. Bırakmamak.
Swing kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To move to and fro, as a body suspended in the air. A waving, oscillating, or vibratory motion of a hanging or pivoted object. To cause to move backward and forward, or from one side to the other. To wave. As, the swing of a pendulum. The act of swinging. To cause to swing or vibrate. Oscillation. To vibrate. To oscillate.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Swing kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Swing ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Swing anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Swing ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.