Timekeeper türkçesi Timekeeper nedir

  • Saat.
  • Metronom.
  • İş saatlerini yazan alet.
  • Zaman kaydedici.
  • Atletizm alanında kullanılır.
  • Zaman göstergesi.
  • Koşuların süresel sonuçlarını saptayan yargıcı.
  • Zaman hakemi.
  • Sögen hakemi.
  • Kronometre.
  • Kronometreci.
  • Saat hakemi.
  • Süre yargıcısı.
  • Zaman tutan kimse.

Timekeeper ile ilgili cümleler

English: We need a timekeeper.
Turkish: Bir kronometreye ihtiyacımız var.

Timekeeper ingilizcede ne demek, Timekeeper nerede nasıl kullanılır?

Chief timekeeper : Süre yönetmeni. Süre yargıcılarının görevlerinden, saptanan derecelerin yazılıp yayımından sorumlu yargıcı.

Timekeepers : Saat hakemi. Kronometreci. Zaman kaydedici. Zaman göstergesi. Zaman hakemi. Metronom. İş saatlerini yazan alet. Saat. Kronometre. Zaman tutan kimse.

Timekeeping : Bir oyunun doğru sürede devam etmesini sağlama eylemi (spor). Çalışma saatleri kontrolü. Puantörlük. Bir işçi tarafından çalışılan bir zaman hesabının korunması. Zaman kaydetme. Zaman tutma. Puantaj.

İngilizce Timekeeper Türkçe anlamı, Timekeeper eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Timekeeper ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Measuring device : Ölçme aygıtı. Ölçek. Ölçme aleti. Ölçü aleti. Ölçüm cihazı. Ölçü tesisi.

Break the record : Rekor kırmak. Eski sonaşamı yenilemek ya da aşıp yeni bir sonaşam elde etmek. Rekoru kırmak. Sonaşamlamak. Belirli bir zamanda kadar resmi olarak belirlenmiş en iyi performanstan daha iyi performans göstermek (örneğin bir spor müsabakasında).

 

Stopwatches : Süreölçer.

Balance wheel : Kasnak. Rakkas. Cep saati sarkacı. Ayar dişlisi. Nazım çark. Düzenteker. Denge çarkı. Volan.

Watch : Nöbet. Nöbet tutmak. Başında beklemek. Gözetlemek. Yolunu gözlemek. İle ilgilenmek. Kollamak. İzlemek. Bakma.

Measuring system : Ölçme sistemi. Ölçüm dizgesi. Ölçme dizgesi. Ölçüm sistemi.

Approach : Temasta bulunmak. Yanaşmak. Girişmek. Yaklaşım. Yaklaşma. Toplumbilim yönteminde toplumsal yapının biçimlenişi ve öğeler arasındaki ilişkilere bakış biçimleriyle birbirinden ayrılan ana doğrultulardan her biri. Ele almak. Koyulmak. Görüşmek.

Advancing foot : Yürüyüş yarışında, ilerde bulunanın yere değmesinden sonra kalkan ayak. İlerideki ayak.

Timekeeper synonyms : time ball, timekeepers, timepieces, measuring instrument, hours, metronome, timers, official, chronographs, angle of flight, stopwatch, sandglass, metronomes, horologe, caution, chief course judge, metred, seconds counter, stop watch, hour, clockers, chronometers, clock, bar clearence, time keeper, baton, clocker, chief timekeeper, atomic clock, split second watch, clocks, timer, sundial.

Timekeeper ingilizce tanımı, definition of Timekeeper

Timekeeper kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A clock, watch, or other chronometer. A timepiece.