Turkish: Hepiniz salaksınız.
Tinsel : Gümüşi şeritler (kısa kesilmiş). Allı pullu. Asılsız. Gelin teli ile süslemek. Duvak teli. Cicili bicili şey. Simli kumaş. Gelin teli. Sahte parlaklık. Pul.
Tinsel conductor : Gelinteli iletken. Gelin teli iletken.
Tinsel town : Hollywood (abd). Hollywood'un ve onun sinema endüstrisinin yüzeysel olarak büyüleyici dünyası. (argo) cicilibicili kasaba.
Tinseled : Süslü.
Tinseling : İncik boncuk. Gümüşi şeritler (kısa kesilmiş). Asılsız. Cicili bicili. Sim. Duvak teli. Gelin teli. Gelin teli ile süslemek. Allı pullu. Pul.
Tinstone : Kalay taşı. Kalay cevheri. Kalaytaşı.
Tinstones : Kalaytaşı. Kalay cevheri. Kalay taşı.
Tinsmith : Çinkocu. Lehimci. Tenekeci. Kalaycı.
Tinsels : Asılsız. Allı pullu. Cicili bicili. Gümüşi şeritler (kısa kesilmiş). İncik boncuk. Pul. Duvak teli. Gelin teli ile süslemek. Gelin teli. Cicili bicili şey.
Tinselled : Süslü.
Sözcükler, direkt olarak Tins ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Tin can : Teneke kutu. Muhrip.
Tin plate : Kalayla kaplı levha. Kalaylı sac. Kalay levha. Sac. Saç. Teneke kaplı çelik. Kalaylı teneke.
Tinplate : Kalay ile kaplamak. Teneke levha. Kalay veya teneke ile kaplanmış veya örtülmüş. İnce metal levha.
Cursing : Lanetleme. Bayramlık ağız. Telin. Lanet okuma. Sövme. Sövgü. Küfürlü konuşma.
Banknote : Saymaca kağıt para. Papel. Altın ya da gümüş karşılığı olmayan kağıt para. devlet gücüyle dönüştürülen zorunlu bir borçlanmadan başka bir anlam ve niteliği olmayan kağıt para. Banknot. Kaime. Kağıt para.
Tin foil : Kalay varağı. Kalay yaprağı. Folyo. Stanyol. İnce levha. Kalay folyo.
Lilliputian : Küçücük. Ufak. Minicik. Çok küçük. Cüce. Ufacık. Liliput'a ait.
Stannous : Stanöz. Kalaylı. İki değerli kalay.
Chinks : Metalik ses çıkartmak. Şıkırtı. Şıngırdatmak. Şangırdamak. Temiz para. Yarıkları doldurmak. Şıkırdatmak. Çatlak. Şangırdatmak.
Stannum : Stanum. Kalay alaşımı.
Tins synonyms : atomic number 50, metallic element, bin, breads, cash, tin, tinwares, metal, taggers, brasses, cassiterite, tinfoil, cashes, chip, petite, boodles, stann, bread, small, flyspeck, swearing, diminutive, tinplates, canister, tagger, coffer, midget, binned, tining, bantam, bunce, coffering, tinned sheet iron.
Large : İri. Büyük. Bol. Büyücek. Kalabalık (aile). Çok. Koca. Kocaman. Geniş. Büyük (servet).
Big : Önemli. Kocaman. Büyük. Ünlü. Popüler. İri.
Discolor : Soldurmak. Rengini değiştirmek. Lekelemek. Bozmak. Rengini bozmak. Leke. Solma. Rengi değişmek. Solmak.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Tins kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Tins ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Tins anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Tins ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.