Trend türkçesi Trend nedir

  • Meyil.
  • Eğimli olmak.
  • Modaya uygun olan.
  • Akım.
  • Yönelmek.
  • Eğilim göstermek.
  • Cereyan.
  • Kırık doğrultusu.
  • Gelişme doğrultusu.
  • Yön.
  • Meyletmek.
  • Yönseme.
  • Bir tesadüfi değişkene ait değerlerin, belli bir zaman döneminde oluşan bir yöndeki hareketi.
  • Kırık düzleminin yatay düzlemle kesiştiği çizgi.
  • Yönlence.
  • Ekonomi, madencilik, veterinerlik, jeoloji alanlarında kullanılır.
  • Bir gidişin, bir sürecin kısa ve uzun dönemde aldığı doğrultu ya da kazandığı eğilim.
  • Eğilim.
  • Gidişat.
  • Genel eğilim.
  • Moda.

Trend ile ilgili cümleler

English: There's a trend these days towards small families.
Turkish: Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.

English: The trend is always to produce more products using fewer employees.
Turkish: Eğilim her zaman daha az işçi kullanarak daha fazla ürün üretmektir.

English: Jale knows everything about the latest fashion trends.
Turkish: Jale en son moda trendleri hakkında her şeyi bilir.

English: I gave up keeping up with trends.
Turkish: Tendlere yetişmekten vazgeçtim.

English: Have moustaches suddenly become trendy?
Turkish: Bıyıklar birden moda oldu mu?

Trend ingilizcede ne demek, Trend nerede nasıl kullanılır?

Trend curve : Eğilim eğrisi.

Trend cycle component : Eğilim-çevrim bileşeni.

Trend cycle decomposition : Eğilim-çevrim ayrıştırması.

 

Trend fitting : Trend uydurma. Eğilim uydurma. Yönseme uydurma. Yönseme eğrisi uydurma.

Trend in prices : Fiyatların eğilimi.

Stochastic trend model : Olasılıksal eğilim modeli.

The trend of events : Olayların gidişatı.

Trend stationary series : Eğilim durağan seri.

Trend stationary : Eğilim durağan. Ts.

General trend model : Genel eğilim modeli.

İngilizce Trend Türkçe anlamı, Trend eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Trend ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Aspects : Görüş. Görünüm. Hal. Bakış açıları. Görünüş. Cephe. Tavır. Çehre. Bakım.

Fondness : Yakınlık. Zaaf. Fazla müsamaha. Düşkünlük. Tercih. Muhabbet. Sevgi. Şefkat. Sıcaklık duygusu.

Inclination : Eğilim gösteren hareket. Eğiklik. Bir düzlemin yatayla yaptığı açısının teğetliği (tanjanlı). bir eğrinin türevinim belirli bir noktada aldığı değer. Yatma. Yatkınlık. Bayır. Beğeni. Eğilme. Eğinim. Yokuş.

Fashion : Giyim, ev, konuşma, sanat, dinlenme-eğlenme gibi kimi ekin öğelerinin biçiminde (çoğunlukla bu biçimin ayrıntılarında) sık sık ortaya çıkan kısa süreli ve toplum ya da. küme içinde az çok onay görüp izlenen değişiklikler. Yapmak. Uydurmak. Öncülük etmek. Oluşturmak. Tasarlamak. Tarz. Dış görünüş. Adet.

Directions : Alıcı adresi. Açıklama. Tarife. Yönerge. Kullanma talimatı. İstikamet. Yönergeler. Emir. Kumanda.

Fanciest : Süslü püslü. Süslü. Bayılmak (sevmek vb). Fantezi. Aşırı. Fahiş. Süs. Tahayyül etmek. Sanmak. Sevmek.

Draught : Ağ çekme. Çekiş. Foroz. Dama taşı. Askere çağırmak. Dama oyunu. Cereyan yapmak. Askere almak. Tasarı hazırlamak.

 

Debit : Borçlandırmak. Deftere kaydedilen borç. Verim. Zimmetine geçirmek. -in zimmetine geçirmek. Birinin borcuna kaydetmek. Borç kaydetmek. Zimmetine kaydetmek. Zimmet.

Facet : Elmas yontmak. Traş edilmiş elmas ya da diğer değerli taşların yüzü. Böcek gözünün petek benzeri saydam kat bölgesi. Ortak görünü. Tıraş edilmiş elmas yüzü. Görünüş. Bir konunun ya da herhangi bir şeyin çeşitli yüzleri. Faset. Sınıflamada bölüm, grup ya da alt grupların hepsinde bulunan görünüm. (örneğin iki nokta sınıflama yönteminde kişilik, nitelik, enerji, yer, zaman.).

Front : Yol göstermek. Çehre. Öndeki. -e bakmak. Önle ilgili. Yaygın ve etkin politik hareket. İle karşı karşıya olmak. Önde bulunan. Hareket. Önünde bulunmak.

Trend synonyms : evolutionary trend, cult, bears, tenor, streamline flow, fancy, tendency, boomers, craze, drift, slope, gradient, flowvolume, all the go, fluxion, fashioned, cant, canting, directional, state of affairs, anisotropy, head for, course of events, gear, reed, circulations, desiring, fronted, direction, bend, declinations, acclivitousness, trended.

Trend zıt anlamlı kelimeler, Trend kelime anlamı

Unfashionable : Modası geçmiş. Rağbette olmayan. Modaya uygun olmayan. Moda olmayan. Demode. Modaya uymayan.

Trend ingilizce tanımı, definition of Trend

Trend kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To run. To bend. To cause to turn. Clean wool. General direction. Inclination in a particular direction. To have a particular direction. As, the trend of a coast. As, the shore of the sea trends to the southwest. To stretch. Tendency. To tend. To cleanse, as wool.