Uğraş nedir, Uğraş ne demek

"Uğraş" ile ilgili cümle

  • "Bu arada köy yaşamından çeşitli sahneleri, uğraşları canlandıran oyunlar vardır." - M. And
  • "Onlara biraz gayretle anımsatılabilir bu gerçekler ama bu hem zahmetli, hem de süreç içinde kendimizi de onları da kırmayı göze alan bir uğraş gerektirir." - R. Mağden

Yerel Türkçe anlamı:

Anlaşmazlık.

Hukuki terim anlamı:

meslek.

Sosyoloji'deki anlamı:

Sürekli, kurumlaşmış ve uzmanlık konusu olan etkinlik.

Diğer sözlük anlamları:

Harp, savaş, kavga, cenk, dalaşma.

İngilizce'de Uğraş ne demek? Uğraş ingilizcesi nedir?:

profession

Uğraş anlamı, tanımı:

Uğraşı : Görev ve meslek dışında severek yapılan, dinlendirici, oyalayıcı uğraş, düşkü, hobi. Uğraşılan şey, meşgale.

Uğraşılma : Uğraşılmak işi.

Uğraşılmak : Uğraşma işi yapılmak.

Uğraşma : Uğraşmak işi.

Uğraşmak : Zamanını bir işe verme durumunda kalmak. Bir iş üzerinde sürekli çalışmak. Savaşmak. Birine kötü davranmak. Bir işi başarmaya çalışmak, iş edinmek.

Uğraştırma : Uğraştırmak işi.

 

Uğraştırmak : Uğraşmasına yol açmak.

Canı ile uğraşmak : Büyük sıkıntıya düşmek. ağır hasta olmak, ölüm döşeğinde can çekişmek.

Yaşama uğraşısı : Yaşama çabası.

İnsan : Âdemoğlu, âdem evladı. Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı.

Meslek : Uğraş. Öğreti. Dizge. Çığır, okul, ekol. Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş.

Meşguliyet : Uğraş. Meşgul olma, uğraşma durumu.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Zevk : Eğlence. Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni. Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz. Tat, lezzet.

Güçlü : Nitelikleri ile etki yaratan, etkili. Gücü olan, kuvvetli, yavuz. Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu. Şiddeti çok olan.

Yenmek : Kazanmak, ütmek. Tutmak, bastırmak. Yemek işine konu olmak. Aşınmak. Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek.

Uğraş dergisi : Sinemacılık ya da televizyonculuk uğraşıyla ilgili yayınlarda bulunan ya da bu uğraşlardan olanların örgütlendikleri kuruluşlarca yayımlanan dergi.

Uğraş etmek : Hayvan dövüşmek. Savaşmak, cenk etmek.

Uğraş oyunu : Pirinç dikme, tarla sürme, ekin biçme, halı dokuma, demir döğme, dikiş dikme, çamaşır yıkama ve daha birçok uğraşıyı, benzerduyusal büyü ilkesine uygun bir biçimde beden ve yüz devinmeleri yardımıyla anlatmaya çalışan bir halk oyunu türü. bk. halk oyunu. krş. savaş oyunu, benzerduyusal büyü.

 

Uğraş ve sanattan uzaklaştırma : Cezasının sonucu olarak yargılının uğraşını ve sanatını yapamaması (ebe, doktor, eczacı vb. gibilerin uğraşılarını bir ceza sonucu olarak yapamamaları gibi).

Uğraş yeri : Muharebe meydanı.

Uğraşabilme : Uğraşabilmek işi.

Uğraşabilmek : Uğraşma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Uğraşçı : Muharip, savaşçı.

Uğraşçı tiyatro : Uğraşları tiyatro olan kişilerin bir araya gelerek ortaya çıkardıkları tiyatro Gelirini, tiyatro oyunları oynayarak sağlayan tiyatro.

Uğraşı alışkanlığı : Bir işçinin değişik nitelik ve yerlerdeki işlere uyabilme yeteneği.

Uğraş ile ilgili Cümleler

  • Uğraşacağım başka şeylerim var.
  • O sorunla uğraşıyoruz.
  • Ben başka bir şey yapmadan önce bu mektupla uğraşmak istiyorum.
  • Lütfen bununla uğraşmama izin ver.
  • Uğraşacak daha büyük sorunlarım var.
  • Ne kadar uğraşırsan uğraş, bir gün içinde beş roman gibi çok sayıda kitap okuyamayacaksın.
  • Uğraşsak bile muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimiz ise sağlam dostlardır.
  • İstediğin kadar uğraş, asla onu buna ikna edemeyeceksin.
  • Benim de bir sınırım var. Onu aşarsan hiç uğraşamam, çeker giderim.
  • Ne kadar uğraşırsan uğraş, sonuç aynı olacak.

Diğer dillerde Uğraş anlamı nedir?

İngilizce'de Uğraş ne demek? : n. occupation, profession, avocation, employment, engagement, struggle, exertion, wrestle, endeavor, endeavour [Brit.], resource, toil, tug

v. struggle, deal, make an effort, work hard, tussle, endeavor, endeavour [Brit.], fight, wrestle, get at, be occupied in doing, be occupied with doing, engage in, agonize, attack, come at, contend, cope, exert oneself, go in for, grapple, groove

Fransızca'da Uğraş : occupation [la]

Almanca'da Uğraş : die Beschäftigung

Rusça'da Uğraş : n. борьба (F)