Uğraş oyunu nedir, Uğraş oyunu ne demek

Uğraş oyunu; Halk Bilimi alanında kullanılan bir terimdir.

Sosyoloji'deki terim anlamı:

Pirinç dikme, tarla sürme, ekin biçme, halı dokuma, demir döğme, dikiş dikme, çamaşır yıkama ve daha birçok uğraşıyı, benzerduyusal büyü ilkesine uygun bir biçimde beden ve yüz devinmeleri yardımıyla anlatmaya çalışan bir halk oyunu türü. bk. halk oyunu. karşılığı savaş oyunu, benzerduyusal büyü.

Uğraş oyunu tanımı, anlamı

Oyun : Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence. Kumar. Güreşte rakibini yenmek için yapılmış olan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket. Müzik eşliğinde yapılmış olan hareketlerin bütünü. Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes. Hile, düzen, desise, entrika. Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi. Şaşkınlık uyandırıcı hüner. Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma. Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç

Uğra : Yufka açılırken hamurun tahtaya yapışmaması için serpilen kalın un.

Uğraş : Bir insanın yaptığı iş veya meslek, iş güç, meşguliyet. Bir güçlüğü yenmek için gösterilen sürekli çaba, mücadele. Bir kimsenin kendi isteğiyle seçerek ve zevk alarak yaptığı iş, iş güç, meşguliyet.

 

Savaş oyunu : Toplumu savaşa hazırlamak ve savaşı kazanmak amacını güden benzerduyusal büyü eylemleri üzerine temellenen halk oyunu, bk. oyun. karşılığı barış oyunu, benzerduyusal büyü.

Halk oyunu : Halkın malı olan ya da halkın benimsediği oyun türü. bk. oyun.

Daha bir : Değişik, farklı.

Çalışan : Çalışma işini yapan kimse. Bir iş yerinde ücret karşılığında görev yapan kimse, personel, eleman. Mardin şehrinde, Ömerli belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi.

Çamaşır : İç giysisi. Kirli eşyaları yıkama işi.

Devinme : Devinmek işi.

Anlatma : Anlatmak işi, ifham, ilam, tefhim.

Pirinç : Buğdaygillerden, kökleri bol su içinde yetişen bir bitki (Oryza sativa). Bakıra çinko katılarak elde edilen sarı renkte bir alaşım. Bu bitkinin besin olarak kullanılan taneleri. Bu alaşımdan yapılmış.

Dokuma : Dokumak işi, tekstil. Tezgâhta dokunarak elde edilen (kumaş). Kumaş olabilen, kumaş yapılabilen. Yapı, oluşum. Minder örtüsü, yatak kılıfı vb. için kullanılan ve boyalı pamuk ipliğinden dokunan bez.

Benzer : Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil. Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.

Yıkama : Yıkamak işi. Film üzerinde kalması istenmeyen kimyasal maddelerin akıtılması için arı suyla yapılmış olan temizleme. Bir eriticideki bir veya birkaç çözünür birleşeni ayırmak amacıyla, eriticiyi, toz durumuna getirilmiş bir maddenin içinden yavaş yavaş geçirme.

 

Yardım : Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet. Etki. Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri. İşlerin daha etkin ve verimli olabilmesi için sağlanan katkı, destek. Bağış, iane.

Birçok : Oldukça çok, sayısı belirsiz, bir hayli, müteaddit.

Uğraşı : Uğraşılan şey, meşgale. Görev ve meslek dışında severek yapılan, dinlendirici, oyalayıcı uğraş, düşkü, hobi.

Karşı : Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi. İçin, hakkında. Bulunan yere göre önde, ileride olan. Karşılık olarak, mukabil. -e doğru. Karşıt, zıt, muhalif. Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı. Ön, kat, huzur. Yüzünü bir şeye doğru çevirerek.

Savaş : Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp, cenk, cidal. Uğraşma, kavga, mücadele. Bir şeyi ortadan kaldırmak, yok etmek amacıyla girişilen mücadele.

Diğer dillerde Uğraş oyunu anlamı nedir?

İngilizce'de Uğraş oyunu ne demek ? : occupation dance