Veneer nedir, Veneer ne demek

Veneer; Gitar alanında kullanılan bir kelimedir.

Gitar terimi olarak anlamı:

Çalgıların yüzeyine pürüzsüz bir matlık veya parlaklık vermek amacıyla kullanılan genellikle nitro selüloz, polyester, gomalak gibi kimyasalların genel adı.

Çalgıların yüzeyine güzel bir görünüm kazandırmak amacıyla gövde üzerine yapıştırılan çok ince ağaç katmanı.

Veneer anlamı, kısaca tanımı

Nitro selüloz : Pamuğun veya diğer bazı selüloz yapıların nitrik ve sülfürik asit karışımı ile muamelesi sonucu oluşan nitrik asit esterleri

Kazandırmak : Kazanmasını sağlamak.

Kimyasallar : Belli moleküler bileşimdeki maddeler veya bileşikler için, genellikle de tek bir moleküler yapıdaki maddeler için kullanılır. İlaç terimi kimyasal madde yerine kullanılamaz.

Kazandırma : Kazandırmak işi.

Parlaklık : Parlak olma durumu, revnak. Bir ışık kaynağının verdiği ışığın, göz gibi bir alıcının üzerinde yaptığı etki. İlgi ve dikkat çekici olma durumu.

Polyester : Tahta üzerine sürüldüğünde koruyucu, parlak bir katman oluşturan poliasidin doymamış alkollere veya glikollere etkimesiyle elde edilen kimyasal madde.

Pürüzsüz : Pürüzü olmayan. Hatasız, takılmadan. Düzgün (ses).

Genel ad : Yeni bulunan her ilaç maddesine Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından verilen ad, jenerik ad.

 

Kimyasal : Kimyaya ait, kimya ile ilgili, kimyevi.

Üzerine : Üstüne. -den daha üstün. -den dolayı. -den sonra. Hakkında.

Selüloz : Bitkilerde hücre yapısının büyük bir bölümünü oluşturan kâğıt, yapay ipek ve patlayıcı maddelerin yapımında kullanılan bir karbonhidrat (C6H10O5).

Görünüm : Bir şeyin dıştan bakıldığında görünen biçimi, görünme durumu, görünüş, manzara, zevahir, vizyon.

Gomalak : Mobilya cilası ve zamk yapımında kullanılan, alkolde eriyen bir tür hayvansal reçine.

Parlak : Parlayan, ışıldayan. Temiz ve ışıklı. Göze çarpacak kadar başarılı. Yüzü güzel (oğlan).

Matlık : Mat olma durumu.

Katman : Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka. Altında veya üstünde olan kayaçlardan gözle veya fiziksel olarak az çok ayrılabilen, kalınlığı 1 santimetreden az olmayan tortul kayaç birimi, tabaka. Bir toplum içinde makam, şöhret, meslek vb. bakımdan ayrılan topluluklardan her biri, tabaka.

Vermek : Üzerinde, elinde ya da yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek. Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Sahip olmasını sağlamak. Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek. Herhangi bir duruma yol açmak. Tespit etmek. Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak. Kazandırmak, katmak. Doğurmak. Ondan bilmek, atfetmek. Döndürmek, çevirmek, yöneltmek. Cinsel yönden kendisini kullandırmak. Kızı, kadını biriyle evlendirmek. Ödemek. Ayırmak, harcamak. Bırakmak veya bağışlamak. Bitki ve ağaç, ürün üretmek. Yaymak. Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek. Dayamak. Satmak. Hepsini herhangi bir duruma sokmak.

 

Üzeri : Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı. Bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz. Vücut, beden. Artan, geriye kalan bölüm. Bir şeyin dış yüzü, yüzey.

Güzel : Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı. Güzellik kraliçesi. Görgü kurallarına uygun olan. İyi, hoş. Güzel kız ya da kadın. Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı. Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran. Adamakıllı, şiddetli. Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde. Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran. Sakin, hoş (hava). Pek iyi, doğru.

Yüzey : Bir cismi uzaydan ayıran dış ve yaygın bölüm, satıh, yüz (II).

Diğer dillerde Veneer anlamı nedir?

Osmanlıca Veneer : cila, kaplama