Turkish: Herkes buradan manzaranın güzel olduğunu söylüyor.
English: During a total eclipse, the Moon completely covers our view of the Sun.
Turkish: Toplam tutulma sırasında ay tamamen güneş görüşümüzü örter.
English: Could you change my room to one with a view of the ocean?
Turkish: Odamı, okyanus manzaralı bir odayla değiştirebilir misiniz?
English: Do you have a table with a view of the ocean?
Turkish: Okyanus manzaralı bir tablonuz var mı?
English: From here, one can view Mt. Fuji.
Turkish: Buradan Fuji Dağı görülebilir.
View access form : Access formunu görüntüle.
View access report : Access raporunu görüntüle.
View all : Hepsini görüntüle. Tümünü göster.
View angle : Görüntüleme açısı.
View annotations : Ek açıklamaları göster.
View design : Görünüm tasarımı. Tasarımı göster.
View footnote area : Dipnot alanını göster.
View footnotes : Altbilgileri göster. Dipnotları göster.
View another : Diğerini görüntüle.
View endnote area : Sonnot alanını göster.
Sözcükler, direkt olarak View ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Sound : Oturaklı. Sondalamak. Yasal. Sağlam. Yoklamak (düşünce veya fikir). Deliksiz (uyku). Yerinde. Selen odası. Sert. Bilgisayar, fizik, gramer, sinema, televizyon, tiyatro alanlarında kullanılır.
Deeming : Sanmak. Kıyas etmek. Kabul etmek. İnanmak. Farzetmek. Tutmak. Addetmek. Farz etmek. Saymak.
Explored : Kontrol etmek. Araştırmak. Keşfetmek. Keşfedilmiş.
Make : Biçim. Yapı. Düzeltmek. Yaratmak. Meydana getirmek. Yapmak. Düdüklemek. Hesap etmek. Olmak. Zorlamak.
Exterior : Dış görünüş. Dışsal. Dışarıda olan. Dış ilişkiler. Harici. Dışardan gelen. Dış ülkelerle olan. Hariç. Zahiri. Gösteriş.
Bethought : Anımsamak. Düşünmek. Anımsanmış. Hatırlamak. Kafa yormak. Anımsanan.
Outlooks : Hedefleme. Seyredilen yer. Bakış açısı. Görüntü. Tahmin. Görüş tarzı.
Behold : Seyretmek. Farkına varmak. Dikkatle bakmak. Gözlemlemek. Dikkat etmek.
Prize : Kanırtmak. Takdir etmek. Madalyalı. Futbol, iktisat alanlarında kullanılır. Çok değer vermek. Su katılmadık. Ödül olarak verilen. Ödül. Kazanmalık. Manivela ile kaldırmak.
Favour : Destek. Koruma. Vermek. Onaylama. Kayırmak. Hediye (sürpriz). İyilik. Ayrıcalık. Yüreklendirmek.
View synonyms : view as, bird's eye view, supervisions, assess, cases, epiphanies, scenes, excogitate, mien, impressure, think, sounded, prise, apercu, identify, communions, panoramic view, miens, sounds, orientation, gazed, attends, colouring, value, case, commenting, oversight, sceneries, apercus, prospects, conceiting, arriving, forefront.
Disrespect : Saygısızlık etmek. Kabalık. Hürmetsizlik. Saymamak. Saymazlık. Hürmet etmemek. Saygısızlık yapmak. Saygısızlık. Nezaketsizlik. Kabalık etmek.
Exclude : Kapsamdan çıkarmak. Kovmak. Dahil etmemek. Hariç tutmak. Hesaba katmamak. Dışlamak. Dışarıda bırakmak. İçeri almamak. Saymamak. Önlemek.
Esteem : İnanmak. İtibar etmek. Gözüyle bakmak. Saygı duymak. Düşünmek. Saygı. Saygı göstermek. Değer vermek. İtibar. Takdir etmek.
View antonyms : disesteem, respect, unbelief.
View kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Sight. Especially, to look at with attention, or for the purpose of examining. To see. To inspect. Survey. Look. To examine with the eye. Inspection. To behold. The act of seeing or beholding. Examination by the eye. To explore.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda View kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede View ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce View anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz View ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.