Vuruş nedir, Vuruş ne demek
- Vurma işi.
- Bir kuvvetin etkileme süresi ile şiddetinin çarpımından çıkarılan nicelik
- Bir ölçüyü oluşturan eşit sürelerden her biri, darp.
- Tempo.
"Vuruş" ile ilgili cümleler
- "Bazen kalbinin hafif ve sık çarpıntıları arasında ansızın tokmak gibi vuruşlar var." - P. Safa
Bir fizik terimi olarak tanımı:
Çarpışan ilki nesneden birinin ya da ikisinin birden hızlarını değiştiren etkileşim.
Bilimsel terim anlamı:
Bir oyuncunun topu ayağı ya da kafası ile herhangi bir arkadaşına, kaleye ya da alan dışına göndermesi.
Karşı yarışmacının sayılan ya da sayılmayan vücut bölgelerine savut namlusuyla dürtüşten ayrı bir biçimde vurma. Ayrıca, bir deyim olarak, geçerli dürtüşlerin sayı olarak belirtilmesi.
Kurallara aykırı düşmeden topa değme.
Topa tokaçla vurma.
Topa tokaçla vurma.
mekanik: Bir kuvvetin etkileme süresi ile yeğinliğinin çarpımından çıkarılan nicelik.
Yumruk yapılmış eldivenin parmak eklemi üst kısmına gelen yeri ile, gövde ve omuzdan kuvvet alarak, yağının belden yukarı gövdesinde ya da başının önünde, yanlarında herhangi bir yere (çelinmeyecek, durdurulmayacak, ele ve eldivene raslamayacak biçimde) vurma.
İngilizce'de Vuruş ne demek? Vuruş ingilizcesi nedir?:
kick, impact, stroke, hit, hitting the ball, percussion, punch, blow
Fransızca'da Vuruş ne demek?:
battement
Vuruş tanımı, anlamı:
Çift vuruş : Kurala aykırı ancak kasıtlı olmayan bir davranış dolayısıyla topun doğrudan doğruya kaleye vurulamadığı, iki vuruşlu bir ceza türü, endirekt atış.
Önleyici vuruş : Dış politikada taraflardan birinin saldırısını önlemek amacıyla önceden müdahalede bulunma.
Serbest vuruş : Bir oyuncunun kural dışı davranışta bulunması üzerine, kural dışı davranışın yapıldığı noktadan karşı takım oyuncularının yaptığı vuruş, frikik.
Başlama vuruşu : Futbolda oyuna ilk başlamada veya her golden sonra topu orta yuvarlağın merkezinde yeniden oyuna sokmak için yapılmış olan vuruş, santra.
Ceza vuruşu : Ceza atışı.
Kale vuruşu : Futbolda topun karşı takım oyuncuları tarafından kale çizgisi dışına çıkarılması sonucunda, genellikle kaleci aracılığıyla oyuna yeniden başlanması için yapılmış olan atış.
Korner vuruşu : Köşe atışı.
Köşe vuruşu : Köşe atışı.
Vuruşkan : Dövüşken.
Vuruşkanlık : Dövüşkenlik.
Vuruşmak : Savaşmak, çarpışmak. Birbirini vurmak, dövüşmek.
Vurma : Vurmak işi.
Ölçü : Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin. Ölçme sonucu bulunan rakam. Değer, itibar. Belirlenmiş boyut. Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan. Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi. Ölçüt. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu.
Eşit : Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse). Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi.
Darp : Vuruş. Çarpma. Vurma, dövme.
Tempo : Bir müzik parçasındaki bölümlerin hızı. Ölçünün ayrılmış olduğu zamanlardan her biri, vuruş. Vücut alıştırmalarının belirli süre içinde tekrarlanma hızı. Gidiş, ilerleyiş, gelişme hızı, tarz.
Kuvvet : Durgunluğu harekete veya hareketi durgun bir duruma çeviren etken, direnci kıran veya direnç doğuran özellik. Bir niceliğin kendisi ile çarpılarak yükseltildiği derecelerden her biri: 2x2x2=23 denkleminde, 3 sayısı 2'nin kuvvetini gösterir. Güç. Şiddet, zor, cebir. Bir ülkenin silahlı gücü. Dayanıklı olma durumu. Fiziksel güç, takat. Yetke, erk, nüfuz.
Etkileme : Etkilemek işi, tesir.
Vuruş basıncı : Devinen bir akışkanın, akış doğrultusuna dik bir yüzeye uyguladığı basınç.
Vuruş olmak : Dövüşmek.
Vuruş yeri : Yumruk oyunu kurallarına göre, yağının vücudunda vurulmasına izin verilen bölgeler.
Vuruşabilme : Vuruşabilmek işi.
Vuruşabilmek : Vuruşma imkânı veya olasılığı bulunmak.
Vuruşgu : Düşmanla çarpışma.
Vuruşma duruşu : Çalışma, vuruşma ya da yarışma için, iki kılıçoyuncusunun karşılıklı olarak aldıkları özel bir duruş biçimi.
Vuruşma süresi : Yarışma amacıyla yapılan vuruşmalarda, uluslararası kılıçoyunu yönetmeliğine göre uygulanan süre.
Vuruşmacı : Vuruşma yapan kılıçoyuncusu.
Vuruşturma : Vuruşturmak işi.
Vuruş ile ilgili Cümleler
- Ali sopayı salladı ve bir tur vuruşu yaptı.
- O sadece iyi bir vuruşçu değil fakat aynı zamanda harika bir savunma.
- Nefes nefes bu gece sevdanın son vuruşu.
- Ali iyi bir vuruş yaptı.
- Bu ekipteki herkesin kendi vuruş tarzı var.
- Başlamışsın yine bel altı vuruşlara, sinirlenme hayatım.
- Ali kaç tane sayı vuruşu yaptı?
Diğer dillerde Vuruş anlamı nedir?
İngilizce'de Vuruş ne demek? : adj. crack
n. bat, battery, batting, beat, beating, chop, crusher, cut, hack, hit, impact, knock, plug, scoop, shoot, shot, sock, strike, stroke, swat, thwack, whack, wipe, pulse
Fransızca'da Vuruş : battement [le], coup [le], frappe [la], percussion [la], shoot [le]
Almanca'da Vuruş : n. Aufschlag, Bums, Butz, Hau, Hieb, Perkussion, Schmiss, Schubs, Treffer
Rusça'da Vuruş : n. удар (M), взмах (M), попадание (N), биение (N), пробоина (F)
Bu kısımda Vuruş nedir? Vuruş ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Vuruş tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Vuruş hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.