Yükselmek nedir, Yükselmek ne demek

"Yükselmek" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Yerli oyunların çeviri oyunlara oranı değişti ve yükseldi." - M. And
  • "Benim gözümde bu davranışıyla yükseldi."
  • "Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti." - N. Cumalı
  • "Sağdan soldan nargile gurultularının yükseldiği işitiliyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu

İngilizce'de Yükselmek ne demek? Yükselmek ingilizcesi nedir?:

rise

Yükselmek tanımı, anlamı:

Yükselme : Yer kabuğunun yerin düşey salınımından ileri gelen hareketi. Yükselmek işi, itila. Suların kabararak yüzeyinin yükseğe çıkması. Terfi.

Çıkmak : Süresi dolduğunda ayrılmak. Gelmek. Olmak, bulunmak, var olmak. Oyunda herhangi bir rolü oynamak. Ay veya mevsim geçmek. Eksilmek. Bulaşmak. Yayımlanmak. Yapılmak, yürümek. Binaya kat eklemek. Görünür veya belli bir durumda bulunmak. İçeriden dışarıya varmak, gitmek. Unutmak. Yetkili birinin makamına iş için gitmek. Ay, Güneş görünmek. Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek. Bir iddia ile ortalıkta görünmek. Mal olmak. Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak. Giderilmek, yok olmak. Vermeye katlanmak. Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek. Meydana gelmek. Bir konu yetkililerce karara bağlanmak. Yetişecek ölçüde olmak. Yükselmek, artmak. Bir şeyin yukarısına doğru yürümek. Harcamak zorunda kalmak. Erişmek, görmek. Bitmek, büyümek, sürmek. Artırmak, fiyatı yükseltmek. Flört etmek. Karaya ayak basmak. Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek. Sesini yükseltmek. Oluşmak, olmak. Sıyrılmak, ayrılmak. Piyasaya sürülmek. Yerinden oynamak. Büyük abdest bozmak. Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak. Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek. Gerçekleşmek. Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak. Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak. Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek. Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak. Yeni yetişip satışa sunulmak. Verilmek. Yayılmak. Bir yere ulaşmak, varmak. Yayılmak, duyulmak. Belirmek, tanınmak. Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak. Niteliği sonradan anlaşılmak. Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak.

 

Fiyat : Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha. Bir mal veya iş gücü için uygun görülen para karşılığı. Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki.

Çoğalmak : Azken çok olmak, çok duruma gelmek, artmak, fazlalaşmak, ziyadeleşmek.

Artmak : Harcandıktan sonra bir miktar geri kalmak. Çoğalmak. Büyük heybe. Değeri yükselmek, fazlalaşmak.

Aşama : Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap. Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye. Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale.

 

Unvan : San.

Rütbe : Mertebe, derece, paye. Subay, astsubay ve polislerin sahip olduğu derece, mevki.

İlerlemek : Daha iyi, daha yüksek bir düzeye, aşamaya erişmek, gelişmek, terfi etmek, terakki etmek. Bulunduğu yerden daha ileriye gitmek, yol almak. Daha güçlü, daha etkili duruma gelmek. Vakit geçmek.

Güçlenmek : Güçlü duruma gelmek, kuvvetlenmek.

Şiddetlenmek : Şiddeti giderek artmak, hızlanmak, azışmak.

Yüce : Yüksek, büyük, ulu, ulvi.

Gelmek : Varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek. Dayanmak, tahammül etmek. Uygun düşmek. Kazanılmak, sağlanılmak. İzlemek, takip etmek. -mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar. Olmak, -e uğramak. Çıkmak, yönelmek. Başlamak, ortaya çıkmak. Yönelme durumundaki bazı kelimelere getirilerek birleşik fiil yapar. İsabet etmek. Ulaşmak, varmak. Kadar olmak. Belli bir süre dolmak. Uymak. Bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak. İhtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil. Oturmaya, ziyarete gitmek. Akmak. Etkisini herhangi bir biçimde göstermek. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur. Düşmek, rast gelmek. Daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek. Türemek. Katılmak, eklenmek. -dikçe, -esi biçiminde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille ilgili olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir fiil. Sonuç çıkmak. Kendine yapılmış olan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak. Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek. Mal olmak. Getirmek. Görünmek, sanılmak. Biriyle birlikte gitmek. Herhangi bir sırada bulunmak. Ortaya çıkmak, doğmak. Belli bir zamana ulaşmak.

Yücelmek : Yükselmek, yüce bir duruma gelmek.

Yükselmek ile ilgili Cümleler

  • Fiyatlar tekrar yükselmek üzere.
  • Ücretler yükselmek üzere.

Diğer dillerde Yükselmek anlamı nedir?

İngilizce'de Yükselmek ne demek? : v. arise, ascend, be in the ascendant, be in the ascendent, climb, escalate, gain, go up, harden, heighten, improve, louden, nose up, get one's promotion, rear up, rise, scale up, soar, steepen, step up, sublime, swell, tower, upheave, upsurge

Fransızca'da Yükselmek : s'élever, monter, accroître, être en hausse, hausser

Almanca'da Yükselmek : v. aufragen, aufrücken, aufschwingen: sich aufschwingen, aufsteigen, belaufen, emporkommen, erhöhen: sich erhöhen, heben: sich heben, Höhe: in die Höhe gehen, klettern, schnellen, steigen

Rusça'da Yükselmek : v. возвышаться, подниматься, возрастать, повышаться, увеличиваться, нарастать, продвигаться, выситься, возноситься, вздыматься, доминировать, возвыситься, подняться, возрасти, повыситься, продвинуться, вознестись